HaftanınÇok Okunanları
Kader Pekdemir 1
HİDAYET ORUÇOV 2
ELMİRA ACIKANOAVA 3
Gülzura Cumakunova 4
Kardeş Kalemler 5
Emrah Yılmaz 6
KEMAL BOZOK 7
ÖDÜNÇ KEFEN PARASI
Burcu ALİYİ
“Olmuyor anne, kazandığım para ne kadar ki yetmiyor işte.” diyerek yine annesinden para istemişti Bora. Annesi ona hiç kıyamazdı, sen kendine yet biz bir şey istemiyoruz oğul, derdi hep. Babası ise çalışmaktan başını kaldıramaz buna rağmen emeğinin karşılığını alamaz yine de kendi haline kanaat edip şükrederdi.
Ailesi Bora’dan hiçbir şey istemezdi. Kendi paranı kazan yeter, derlerdi. Böyle olmasına rağmen yirmi beş yaşına gelen Bora hâlâ ana babasının kazandığına ortaktı. Hem kendi maaşını bitirir hem de onlardan harçlık isterdi. “Borç olarak alıyorum anneciğim, sonra geri ödeyeceğim.” derdi ama bu geri ödeme hiçbir zaman olmazdı. Ana yüreği, o da hiçbir zaman verdiğini geri istemez, ihtiyacımız var demezdi. Babası bu duruma kızsa da annesi oğluna toz kondurmazdı. Konu komşu da “Oğluna bu kadar yüz verme, bak tepene çıktı, bitirdi sizi.” diye uyarsa da kadın oralı bile olmazdı. “Ne yapacaksın evlat işte, kıyılmıyor, düzelir elbet.” deyip dururdu.
Zamanla Bora’nın savruk yaşamına ne maaşı ne annesinden istediği paralar ne de babasından gizlice çaldığı paralar yetmemeye başladı. Bu yüzden maaşı daha fazla olan bir iş bulmaya karar verdi. Bulunduğu yerde yüksek maaşlı bir iş yoktu. O da daha büyük şehirlere gitmeyi istiyordu. Annesi değerli oğlundan ayrı kalmak istemese de çaresiz durumu kabullendi. Kötü gün parası, kefen parası diye biriktirdiklerini oğluna verdi. “Gideceğin yerde darda kalırsan kullanırsın oğul.” dedi. Bora “Ödünç alıyorum anneciğim bu parayı, ilk kazancımla geri sana ödeyeceğim. Ne de olsa kefen paran.” dedi. Annesi içini çekerek tamam oğlum dercesine başını salladı.
Şehre gitmek için araba gerekiyordu. Babasının emektar arabası vardı ama babası vermezdi ki. Adamcağız bu arabayı alabilmek için senelerce çalışmıştı, annesi de sık sık hastalanırdı. Bu yüzden araba onlar için önemliydi.
Şehir, onun yaşadığı kasabadan epey uzaktaydı. Yola çıkarken babasından arabayı gizlice aldı. Dağ yolunda savrula savrula giderken araba birden durdu. Bora kontağı kapatıp açtı ama araba çalışmadı. Etrafına bakındı ama yardım alabileceği kimse görünmüyordu. Öfkeyle söylenmeye başladı. Telefonunu cebinden çıkardı telefon da çekmiyordu. Hayatında kaportayı açmayan adam, inip arabanın ötesini berisini kurcalamaya başladı. Sanki ona sihirli bir değnek dokunup ustaya dönüşecekmiş gibi ısrarla arabanın bir sağında bir solunda dönmeye başladı. Akşam çabuk çöküyordu dağlara. Birden etraf kapkaranlık oluverdi. Etraftaki ağaçlar, kayalar korkunç ve büyük görünmeye başladı gözüne. Kulağına garip hışırtılar, uğultular gelmeye başladı.
Daha çok para kazanıp bir an evvel zengin olacağım diye bu kısa dağ yolunu seçmişti ama işler istediği gibi gitmiyordu. Bu ıssız yerde koyu karanlık yetmiyormuş gibi bir de yağmur yağmaya başlamıştı. Çaresizce arabanın içine girip ısınmaya çalıştı. Ne zaman başı sıkışsa yardıma koşan anneciği de yoktu yanında. İçi hepten daralmaya, iyiden iyiye korkmaya başladı. Karanlık boğazına yapışmışçasına nefesi daralıyordu. Anlamsız sesler arabanın camından geçip içeriye doluyor, baktığı her yerden bir gölge fırlayıp üstüne üstüne geliyordu adeta. Sabaha çıkmam ben, burada bir başıma ölür kalırım, kimseler de bulamaz beni bu ıssız yerde, kurda kuşa yem olurum, diye düşünüyor korkudan titreyerek koltuğun içinde iyice büzüşüyordu. Ellerini havaya kaldırıp “Allah’ım ne olur affet beni, eğer sabaha canlı çıkarsam söz, evime geri döneceğim. Annemden aldığım kefen parasını iade edeceğim. Çaldığım arabayı tamir ettirip babama geri vereceğim. Onların ellerini öpüp af dileyeceğim. Ne olur Allah’ım beni affet, bana yardım et. Bir an evvel sabah olsun. Bu korkunç karanlık dağılsın, şu uğultular sussun. Canımı bağışla yarabbim. Tövbe Allah’ım vallahi tövbe, billahi tövbe. Bundan sonra iyi evlat olacağım, iyi insan olacağım.” diyerek sabaha kadar Allah’a yalvarıp koyu gölgelerin bir an evvel silinip gitmesini istedi.
Nihayet sabah olmuştu. Hâlâ yaşıyordu. Şaşkın bir gülümseme kapladı yüzünü, ulan oğlum hadi yırttın yine diye sevindi kendi kendine. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte bir motor sesi doldurdu etrafı. Allah’ım binlerce şükür olsun sana, diyerek hemen el sallayıp motordaki adama seslenmeye başladı.
Bora telefonunun çekmeye başladığı ilk yerden bir çekiciyi arayıp durumunu anlattı. Annesinin kefen parası da çekiciye gitti. İşleri yoluna koyup anne babasına hem sürpriz yapmak hem de özür dilemek için hemen bir taksiye binip evine döndü.
Ama gün ışığı karanlıktaki Bora’yı aydınlatırken, biricik oğlunun gidişine dayanamayan anneciği de sabaha karşı ansızın ölüvermişti.
(AYB Çevrim İçi Hikâye Atölyesi, Ocak 2023)