Örnek Bir Bilim Adamı, Bürokrat ve Siyasetçi: Mustafa İsen


 01 Mayıs 2025

İsen Hocayı Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı iken 2005 yılında Rize'ye yaptığı bir resmi ziyaret sırasında tanıdım. Daha önce Gelibolulu Ali hakkında Kültür ve Turizm Bakanlığı yayınlarından çıkan küçük bir kitabını almış ve inceleme imkânı bulmuş, ismini ilk kez bu vesile ile duymuştum. Sonra öğrendim Gelibolu Mustafa Ali Doktora çalışmasıymış. Kendisiyle iki saate yakın baş başa bir seyahatimiz olmuştu. Aynı yaşlardaydık, aynı zaman dilimlerinde Ülkenin geçirdiği sürecin tanığıydık. 12 Mart'ı, 12 Eylül'ü, Türkiye'nin Özallı yıllarını, 28 Şubat'ı koalisyon hükümetlerinin kurulup dağılma dönemlerini, terörü, kanı, gözyaşını, acıları yaşamıştık. 

Bu konulara çok derine inmeden değindik, ardından kültür ve sanat geçmişimizi ve kültür politikalarımızı ya da politikasızlığımızı konuştuk.  Sonunda edebiyata, romana, kitaplara geldik. Hoca bir edebiyat profesörü olmanın ötesinde çok iyi bir okuyucuymuş meğer. Gerçek bir aydınla karşı karşıyaydım. Bunu fark edince sohbetimizin bitmesini hiç istemedim. Böyle bir kültür adamının, bir aydının nasıl Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı yapıldığına şaşırmıştım doğrusu. Türkiye’de pek olmaz da(!).

Daha sonra Hoca'nın Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, Milletvekilliği, Türk Dünyası Aksakal'ı gibi farklı görevleri nedeniyle Ankara'da bazı toplantılarda karşılaştık, ama o ilk tanışmadaki kadar yeterli zaman ve imkânımız olamadı. Ta ki 2019'da yolumuz yeniden kesişene kadar.

Sakin, yumuşak ve sabır yüklü bir konuşma tarzı vardır. Hayata ve olaylara iyimser bakar, bardağın dolu tarafını gösterir. Geçmişine, birikimine, deneyimlerine uygun tane tane kâğıttan okur gibi, vurgularına dikkat ederek düzgün bir Türkçe ile konuşur. Bu tarzında şüphesiz doğuştan gelen vasıflarının etkisini de unutmamalı. Eski Türk Edebiyatına vukufiyeti zaten mesleğinden, uzmanlık alanından geliyor. Bunun yanında Türk dili, romanı, öyküsü, şiiri, müziği, kültürü, yakın çağ tarihi konularında derin bilgisi benim değerlendirme sınırlarımı aşar. Bölge kökenli bir aileden gelmesi, Belgrat Üniversitesinde bir süre görev yapması ve elbette araştırmacı ruhu Balkan coğrafyası, tarihi ve kültürü konularında muazzam bir birikim sağlamış. Balkan ülkelerini ve şehirlerini karış karış bilir. Bölge'nin edebiyatı, özellikle şairleri konusundaki engin bilgisi, biraz da tezkireciliğine dayanır. Vardar Yenicesi'nden ve hangi Balkan kasabasından kaç şair çıkmıştır, hangisinin divanı, hatta kaç kasidesi, kaç gazeli vardır, Mustafa Hoca'nın ağzından dinlemek doyumsuz bir haz verir insana. Yüz kez sorsanız bıkmadan usanmadan anlatır, siz de 'aman bitmese' diye heyecanla, şevkle, zevkle dinlersiniz. Son yıllarda bu birikimini kocaman bir Balkanlarda Türk Edebiyatı kitabına dönüştürdü. 

Bir de Sakarya tutkusu vardır Hoca'nın. 3-4 yıl Sakarya Büyükşehir Belediyesi'nde Başkan danışmanlığı yaptık birlikte. İlin her ayrıntısını bilir, her işiyle ilgilenirdi. Müsteşarlık ve Milletvekilliği döneminden itibaren desteklediği yatırım ve hizmetleri tamamlamaya çalışırdı. Ele aldığı konuların çoğunda somut sonuçlara ulaşmıştır. Acarlar Longozu çok emek verdiği bir projeydi. Bugün bu muhteşem doğa harikası Sakarya'nın en önemli turizm destinasyonu olarak yerini almışsa Mustafa Hoca'nın emeği ve katkısı inkâr edilemez. Karacaahmet Türbesi de onun yoğun çabasıyla gün yüzüne çıktı. Ve daha niceleri. Başlangıçta Sakarya'nın kültür ve turizm potansiyelini geliştirmeye ve tanıtmaya yönelik projeler üretmeye çalıştık, ama yerel bürokrasinin tembelliği, yerel bazı politikacıların Hoca'yı potansiyel bir siyasal rakip görüp çalışmalara gereken ilgiyi göstermemeleri, yüzünden yeterince sonuç alınamadı. Ancak belge, bilgi ve raporlar dosyalanıp Valilik ve Büyükşehir Belediyesi arşivlerinde yerini aldı. Ama onun Sakarya sevdası ve Sakarya’ya hizmet aşkını engellemeye yetmezdi olumsuzluklar. Başta Kültür yatırım ve hizmetleri olmak üzere takibini ve desteğini sürdürdü. Sakarya üzerine araştırma yapmak, konuşmak ve yazmak suretiyle her an oradadır aklı. İhtiyacı olan Sakaryalılar ve akademisyenler bu sonsuz deryadan her zaman ve her ortamda tasını doldurup istifade edebilir. Kimse istemese de o bildiklerini ve deneyimlerini paylaşmaya devam edecek Sakarya için. Çünkü ona göre bilgi anonimdir ve paylaşmak bir görevdir.

Akademik yayınlarını saymak benim işim değil. Fakat öncülük ettiği popüler çalışmalara değinmeden geçemeyeceğim. Bunların başında 14000 maddeyi aşan Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü (TEİS) ve onun tamamlayıcısı 8085 madde başlığından oluşan Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü (TEES) geliyor. Yüzlerce akademisyen ve uzmanın katkılarını koordine edip ortaya çıkardığı bu değerli çalışmalar bugün dijital ortamda kullanıma açıldı. Sürekli güncellenerek büyük bir boşluğu doldurmaktadır. Hoca, gördüğü otuza yakın şehri anlattığı makalelerinden oluşan "Özlenen Şehirler" kitabı ile muhteşem bir deneme sunuyor okuyucuya. Bir de doğup büyüdüğü ve hiç irtibatını koparmadığı Sakarya'daki köyünü ele aldığı "Bir Muhacir Köyünün Hikâyesi Nalköyü" kitabı ile yerel sosyolojik bir incelemeyi armağan ediyor ailesine, köylülerine ve folklor dünyasına. Kendisi köy kökenli olmasına rağmen yüksek kültürün şehir ürünü olduğuna inanır ve hep söyler. İlk gördüğü şehir o zamanlar pek gelişmemiş Sakarya'dır, Sonra yatılı okuduğu Çorum. Onu asıl etkileyen uzun yıllar yaşadığı kadim kültür ve medeniyet şehri Erzurum'dur. Burada feyz aldığı değerli hocalarla çalıştığını söylemekten kaçınmaz. Şehre verdiği önem ve bu bakışı asla köyün ve köylünün küçümsenmesi ya da ihmali anlamına gelmez. Bu anlayışının bir göstergesidir Nalköy çalışması.

Mustafa Hoca muhafazakâr bir aydın olarak şimdi Türkiye'yi, Balkanlar'ı, Kafkasya'yı, Asya’yı dolaşıyor. Bir bakıyorsunuz Herat'ta, bir bakıyorsunuz Sofya'da, Bosna'da, Üsküp'te, Şuşa'da Erzurum'da, Düzce'de, İstanbul'da, Bursa'da. Çeşitli toplantılarda, radyo ve televizyonlarda, bildiriler sunuyor, konuşmalar yapıyor. Bunun nedeni çok tanıdığının ve geniş çevresinin varlığı değil elbette, engin bilgisinin ve deneyiminin olması, bunları paylaşmaktan büyük haz duyması. 

Mustafa Hoca'nın yeni bir makale ya da kitap yayınlaması tanıyanları ve dostları için hiç sürpriz olmaz. Zira her anını inceleme ve araştırma ile geçirir, boş durmayı hiç sevmez.

Hoca'nın aynı zamanda iyi bir aile babası, iyi bir dede olduğuna yakınında bulunduğum zamanlarda tanık oldum. Bu açıdan bakınca evlatları ve torunlarının çok şanslı olduğunu söylemek gerekir. Yetiştirdiği binlerce öğrencinin de onu unutacağını sanmıyorum.

Mustafa İsen Hoca iyi bir bilim adamı, iyi bir bürokrat, bir aydın ve hâsılı iyi bir insan. Ya iyi bir siyasetçi mi? Benim tam hayal ettiğim anlamda çok iyi bir siyasetçi. Ama Türkiye böylesi siyasetçileri ne kadar benimsiyor? Bu tartışılabilir. Varsın öyle kalsın. Biz de böyle siyasetçilere alışalım artık.

Gurur ve kibir onun kitabında yoktur, ama tevazu ve hoşgörüsünü anlatmak için kitap yazmak gerekir.

Mustafa Hoca mevki, makam ve maddi beklentiden uzak doğru bildiği yolda yürümeye devam ediyor. Bütün uğraşı ülkesine daha fazla hizmet, Türk Dünyası'nın, Balkan Türk ve Müslümanlarının kültürünün ve tarihinin tanınmasına katkı sağlamak. Meslektaşları, öğrencileri ve onu tanıyanlar biliyor, görüyor, hak ettiği değeri veriyor ve el üstünde tutuyor Hoca'yı. Onun da daha fazlasına ihtiyacı yok. Beklentisi de olmaz sanırım. 

Sağlıklı ve huzurlu uzun ömrünüz olsun, faydalı görev ve hizmetlerinize devam ediniz lütfen Mustafa Hoca.

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 221. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 221. Sayı