Payıma Düşen


 01 Mayıs 2019

Kalabalığın içinden sıyrılıp nasıl yalnızlaşabileceğimi düşündüğüm anların sayısı oldukça çoktur. Gerçekten bu konu üzerinde çok düşündüğümü düşünerek yanılıyor olabilir miyim ve yahut da yanıldığımı zannederek kendimi mi kandırıyorum. Bu sözleri söylemem için aklımı kaçırmış olmam gerekiyor aksi takdirde kalabalığın içinde yalnızlaşmanın mümkün olduğunu zannetmiyorum. Zannedersem yaşlanıyorum ve eğer yaşlanıyorsam tahmin ettiğimden daha fazla yalnızlaşıyorum. 

Aslında ben zaten yalnız biriyim hatta büyük ihtimalle yalnızlıklardan doğan birliklerin tavırlarını garipserken onlardan biri olduğumun daha yeni yeni farkına varıyorum.  Garipsediklerimin bir gün en beklemediğim yerden ve en ummadığım anda başıma gelebileceği konusunda sürekli kendimi yadırgadım. İnsan en çok yüzleşmek istediklerinden kaçarken onlara tutulur ve  onları tıpkı çözülmesi mümkün olmayan düğümlere büründürür, yollara serpiştirdiği kaçış düğümleri bir gün ip olur ayağına dolanır. Yalnızlık ilelebet sahip olduğum yegâne şeyken nasıl oldu da yalnızlık benim sahibim oldu. Ben nasıl oldu da ufacık boşluğumdan faydalanmalarına izin verdim. Evet yanılmıyorum yalnızlıklarım benden faydalandı. Meğer onlar benim yalnızlıklarım değillermiş onlar yalnızlığın ta kendileriymiş. 

Sahiplendiklerinin senden gidişini izlemek zannedersem insanın yıkılışının en zirvede olduğu andır ama unutmayın ki yıkıldıktan sonra elinden tutacak biri yoksa bu da hayatın seni seninle sınıyorum deme biçimidir. Galiba düşmenin tadına varmadan dağın zirvesine ulaşamam. Yalnızlığımdan bahsederken düşündüğüm tek şeyin bu olduğuna karar verdim . Evet evet kesinlikle öyle kalabalıklaşmadan yalnızlığın tadına varamam yani demek istediğim şu ki yalnızlık kalabalıksız bir hiçmiş hele ki kalabalıkların içindeki yalnızlık. Herkes yanındayken yalnız olabilmek. Olup bitene seyirci kalmak ve tüm bunları yaparken de karşındakinin bundan zerre kadar haberdar olmaması, düşünüyorum da yalnızlık kime göre ve neye göre yalnızlık oldu adını koyamadığın duygular kimlerin hayatlarında can buldu. Tedirginlik şuan tüm bedenimi sarmış vaziyette ben belki de olan biteni sorgulamadan hayattan geçip giden biriyim ve ellerimden kayıp gidecek olan tüm gerçeklerin sahibiyim. Yalnızlık aslında hiç var olmadı kimselerin elinde çarçur edilmedi alışılmadık bir şeyken gelip herkesin hayatının merkezine yerleşmedi. Evet hepsi beynimin bana oynadığı oyunların kurgularından bir parçaydı. Kaçmanın teselli olduğunu düşünmem belki de en büyük aptallığımdı. İtiraf etmem gerekirse ben yeni yazılmış kağıdın kurumayan mürekkebiyim çünkü kağıdım hep ıslak benim bu yüzden de başkalarının yazdığı doğrulara kapalıyım. Belki de kapalı kalmak için kağıdımı ben ıslatıyorumdur. Yeri geldiğinde gözümden süzülen yaşlarla yeri geldiğinde göklerden gelen damlalarla.

Yani kimi zaman bunu kendi isteğimle yapıyorum kimi zaman da elimde olmadan başkalarının hayatlarında habersizce yer alıyorum. Kendime olan sorgumdan kalabalıkların içindeki yalnızlıktan pay alıyorum. Ben belki de başkalarının inandırdığı doğrulardan kaçıyorum bu yüzden de kağıdımı kendi doğrularımla süslüyorum.  Düşüncelerimin tamamı çoğunlukla hep olduğu gibi kalıyor ve ben her daim yalnızlıktan payıma düşeni alıp olan bitene razı oluyorum.

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 149. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 149. Sayı