Pencere Pencere Ağladı Evim


 01 Mart 2025


Pencere pencere ağladı evim, 

Kollarım yetişmedi sarılmaya... 

Sana koşmaya ben acele ettim, 

Başladım ömrümü yumaklamaya. 

Bir avuç kadar sevda dünyasıydı, 

Süzdü eteğinden süt ellerimi... 

Beni gören, beni bilen Tanrıydı, 

Şeytan nerden bilsin amellerimi? 

... Sana yar, Tanrı'ya bende olmaya 

Nasıl eğileyim? 

Nasıl seveyim? 

... Kollarım yetişmedi sarılmaya, 

Pencere pencere ağladı evim... 

 

üşüdük ne oldu?

Geldi mi ceket sevgili kokulu?

Ağladık, üzüldük, iki kat büküldük,

Sıraya dizildik aşkın önünde...

Başının üstüne koymadı bizi.

Sevda destanları altın taç gibi...

Bakmadık zaman geçti, yaşlanıyoruz,

Baht peşinde sürüklendik köle gibi...

Bir gördük ki, otuz yaşına geldik,

Başka anda gördük, otuz beşteyiz...

Ümidi azık doldurup uyuduk,

Bilmedik ömrün azaldığının 

... Yine yağmur geliyor...

Toplanmış bulutlar,

Şimşekler bir çakıyor, bir sönüyor.

Elin dilinden, yabancı sözünden,

akraba elinden düşmemek için,

 Kötü sözler yedik tatlı yerine...

... Üşüdük ne oldu? Yağmur durdu mu?

Kim şemsiyesini bize verdi?

Eh...

Bırak kalsın, adımız halkın dilinde,

Gel gidelim, yağmurun gözünden düşelim...

 

bugün Tanrı'nın elinden düştüm...

Açmadı avcunu anam ağaçlar

Basmadı göğsüne babam kayalar...

Attılar...

Beni uzun uzun attılar,

Gözyaşları yoluna...

Adıma bayatılar söylediler, acı oldu...

Adımla hayatı sevindiler, ağrı oldu...

Tanrı gördü, düşürdü

Kulunun ölmediğini...

Tanrı güldü...

Üşüttüğü körpe cana

Dualar belek olamadı...

Geldim, 35'e çıktım...

Ömür kiliminin altında

Hatalarım bir toz zerresi...

Kirpiklerimle eşe eşe

Aşkın yedinci katında

Bir oyuk açtım...

... dibi kabir toprağı...

Tanrı gördü...

Neredeyim...
Düştüğüm yerden,

Ve sonra olduğum yeri

Günah bildiği yerde...

Tanrı biliyor...

Ki ben, hala buyum...

Ve yazdığım ömür,

Pişman olmuş ellerine

Gözyaşları aktı...

Ve...
Ağladı...

 

gördükleri rüyaları çözemezler,

Gözlerimi gözyaşıyla oymazlar,

"Gittim" desem, yoluma taş koymazlar,

Aman, aman, bana "beni sev" diyen

Kara kedilerle sarı çiçekler...

Bu sabah da gözlerime hoş gelir,

Ağrıların uykusuna huş gelir,

İnsan güle güle derde tuş gelir,

Aman, aman, bana "bende öl" diyen

Sarı çiçeklerle kara kediler...

Biz dünyadan ummadık ki, küssek de,

Dünya ile hakkımızı kessek de.

Kendimizi dertten yüksek bilsek de,

Aman, aman, bana "derdim ol" diyen

Kara kediler, sarı çiçekler ve sen...

 

eski pencereler...

Yeni hayaller

Bulup, parmak uçlarımla çiziyorum...

Bir zamanlar "kal" diyen bir hatıram var,

Borç alıp serçeden kanat çırpmayı,

Düşüp şehir şehir,

Bana "gel" diyor...

Uçayım mı?

Uçmayayım mı?

... Uçayım, uçayım da!

 

gidiyorum, suçlu olayım

Tanrı'nın iyi zamanlarında...

Sonuna kadar okudum,

"ak gün" yazılmadı "yazan" bahtına

... Bir resim sakladım kendimden...

Güzel çıkmışım...

İki dize aldım şiirimden,

Yarım paragrafın üstünü örttüm,

Sondaki tarihi sildim hikâyemden...

... Ben oralarda kaybolmuşum...

Gidip, yazdıklarımın arasından kendimi çalayım...

... Adım yazılmasın arasında

"Gözleri kararmış"

Yazıkların...

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 219. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 219. Sayı