Rus Savaş Terimleri Arasında Yer Alan  Ulan – Uvlan – Oğlan Sözcüğü


 01 Kasım 2025


Rus Savaş Terimleri Arasında Yer Alan 
Ulan – Uvlan – Oğlan Sözcüğü

MİNEHANIM NURİYEVA (Tekeli) [1]
AKT.: NAZLI ÖZTÜRKCİ

Her dönemde olduğu gibi söz sahibi olma konusu dillerin gelişimi sürecinde önemli faktörlerden biridir. Milletler arasındaki ekonomik sosyal, siyasi ve aynı zamanda manevi ve ahlaki açılardan yakınlaşmalar olduğu için bu halkların dilleri birbiriyle etkileşime girerek karşılıklı olarak zenginleşir. Şüphesiz bu durumlar dilin ilerlemesinde ve oluşumunda her zaman olumlu sonuçlar doğurur. Buna bağlı olarak bu süreç diğer dillerin kelime dağarcığını zenginleştirir, ifade olanaklarını artırır, genel dilbilgisi yapısını değiştirir. Bu süreçte tarihsel niteliğe sahip olan komşu halklar arasında mevcut olan ilişkilerin tarihini, dilini öğrenmeye, gelişim süreçlerini ve evrelerini tarihsel bir bakış açısıyla incelemek için büyük fırsatlar açtığını da eklemeliyiz. Rusların kadim destan anıtı olan “İgor’un Seferi Hikayesi” nin genel kelime bilgisi Türkçe sözlük araştırmacısı Nikolay Baskakov bu konuyla araştırma ilgili şöyle der. “Şiirin tamamında Türk folklorunun kendine özgü mitolojisi, şiirselliği süregelen olayların tasviri gibi unsurlar devam etmektedir.” şeklinde kendisine ait sağlam ve eksiksiz bir görüşü vardı. (Baskakov,1985:8) Ancak Ruslar kural olarak Bizans kültürünün üzerlerindeki güçlü etkisini kabul ediyorlar. Hatta bu etkiyi abartılı bir şekilde gösterirler. Gerçek şu ki, Ruslar, geniş topraklara yerleşmiş olan Türklerin söz, şiir, şarkı, masallar, giyim ve askeri sanat örneklerinin yanı sıra onların fikir ve düşünce tarzlarını benimseyerek öncü başarılarından yararlandılar. (Tekleli, 2010:31)   

Rus dilinin çok eski çağlardan beri Türk kökenli askeri terimlere sahip olduğu bir gerçektir… Türk kökenli askeri terimleri çoğunlukla Rus tarihi dönemlerinden kalan ve artık arkaik sayılmalarına rağmen, birçoğu yüzyıllardır bu dilin ana birimlerini oluşturmaktadır. Bunların arkaikliği dilin kendisinde ve toplumsal gelişme de olan değişikliklerden kaynaklanmaktadır. (Tekleli, 2010: 173) Bu anlamda “İgor’un Seferi Hikayesi’ndeki Türkçe sözcüklerden bahseden Nikolay Baskakov aralarında Türk kökenli sably, haralug, horugv, şereşir, tarhan, suvar, kulas (kolas), telega, bagatur, bleven, alberı, boyar, kolçak savaş terimleri de göstermektedir. (Bаskаkоv, 1985: 99-172)

Türk kültür hayatını aydınlatmaya çalışan dil örneklerinin araştırılması işinde bu defa müracaat ettiğimiz şeref unvanı olarak kullanılan ve bu anlamda terminolojik niteliklere sahip olan kelimeler daha kesin bir ifadeyle oğlan (erkek çocuk) tarihsel-toplumsal açıdan açıklaması yapılacaktır. Tanınmış tarihçi ve filolog Fuat Köprülü’nün görüşüne göre: Eski Türk unvanları yalnız dil tarihi açısından değil, kültür tarihi ve bilhassa, Türk devlet hukuku tarihi bakımından çok önemlidir. Türk devletlerinde siyasi ve toplumsal bir mevki veya bir kamu görevi ifade eden bazı unvanlar mevcuttur, bunların açıklanması ile eski Türk topluluklarının bünyesini ve hukuki teşkilatını anlamak mümkün olacaktır.” (Donuk, 1988:9)

Türkoloji araştırmalarında Türklerde bir unvan adı olan Oğlan, oğul oğlak gibi aynı kökten gelen ve günümüzde Türk dillerinde akrabalık belirten adlar arasında ailenin erkek çocuğu (oğlu) anlamlarına geldiği anlaşılmaktadır. (Drevnetyurkskih slovar, 1969: 362) Oğul terimi şeref unvanı olarak oğulun anlamına eşit sayılır. Oğul Tarkan unvanı da Tamgan Tarkan, Bağa Tarkan ve Apa Tarkan unvanlarının yanında kullanılmıştır. (Donuk, 1988: 40-41); Talas yazıtında oğlan, “oğlan çur” (Malov,1951:75) unvan örnekleri bu söylediklerimizi teyit etmektedir.

Oğlan anadilimizde tarihsel olarak şerefli ve itibarlı bir unvan olan ancak günümüzde anlamı değişen kelimelerden biridir. Eski Türk devletlerinde dillerimizin geçmiş dönemlerinde “boy” kelimesi, dayı hala (bibi) ata gibi bugünkü anlamından farklı olarak bir onur unvanı veya mevki belirten anlamlarda kullanılmıştır. . Eski Türklerde çocuk kelimesi “han oğlu kelimesi “han oğlu; şehzade, şah(han) ailesi üyesi “varis” anlamı taşıyordu. Bu kelime bu anlamıyla Orhon Yenisey anıtlarında da geçmektedir. (Fasmer, 1987: 4,158; Şipova, 1976: 345) Eski Türklerde “Oğlan” asıl anlamının yanı sıra önde gelen ailelere mensup akraba veya mirasçı gibi anlamları da vardı. (Tuquşeva, 1972: 248) L. Tuguşeva 10. Yüzyılın sonu İle 11. Yüzyılın başında yazılan “Aslan Uge” yazıtında belirtilen anlamda kullanıldığını belirtmiştir.(Rusçadan çevirisi: “iki prensin önünde oğlana dilekçe verdiler”) belirtir ve diğer kaynaklara ( Radlov’un sözlüğüne, Toktamış Han’ın ve Timur kutluğun yazılarına) müracaat edilerek düşüncesini pekiştirir. Kelimenin tam anlamıyla Kodeks Kumanikus’ta “Kumanların El kitabında (1303) Ulan ve oğlan şeklinde kullanıldığı bilinmektedir. Ancak burada aile üyesi anlamı öne çıkmaktadır. Ulan oğlan “yeniyetme” (delikanlı) Kazan tatarlarında ir ulan “oğlan”, kız ulan “kız” anlamında kullanılmıştır. (Radlov, 1893: 1, 1681; Srеznevskiy, 1989: 3.1194-1195) Sonuç olarak bayar, bay, cur, dayı, mirza, seyit unvanları, taşıdıkları adla birlikte kullanılarak geniş bir çevrede kullanılan asilzade unvanlarına dönüşmüştür. Tarihte Oğlan Nurali Mirza (Kırım Devleti'nin İsviçre Büyükelçisi) Cani Bey'in dedesi Kuyrucuk Han Oğlan Toktamış Oğlan; Buriş Oğlan, Satuk Oğlan, Oğul Kaymış, Hoca Oğlan, Oğul Tutmuş vs. gibi isimler taşıyan şahsiyetler olmuştur. 

Bu unvan zamanla askeri bir terime dönüşmüş, "boy" kelimesi de giderek askeri bir terim haline gelerek yiğit bahadır ve hanın muhafızları anlamında kullanılmaya başlanmıştır. Rus edebi ve sanatsal dil materyallerinde (genel olarak Doğu Slav dillerinde) gözlemlediğimiz Türk kökenli kelimeler arasında oğlan sözcüğünün önemli bir yer tuttuğunu görüyoruz. Rusçada askeri terim olan "ulan" (çocuk) kelimesinden gelmektedir. Rus yazılı anıtlarında 15.yüzyılda yazılan “Mamai Muharebesi destanı’na “Ulan” sözcüğüne rastlanmaktadır. N. Baskakov İgor Destanı’nın Türkçe çevirisinde ulan sözcüğü han oğlu, şehzade ve çarın oğlu gibi anlamlara gelmektedir. Fakat zaman geçtikçe “ulan” sözcüğünün anlamında ciddi değişimler gözlemlenir.  I Petro döneminden başlayarak (bu dönemde Rus ordusu tam anlamıyla oluşmamıştı.) “ulan” sözcüğü Özel hafif süvari alayının mensubu, yani süvari eri anlamında kullanılmaya başlanır. Fasmer’in notlarına göre kazandığı askeri anlamı ile Büyük Frederick döneminden itibaren Rusçadan almıştır. (18. yüzyılın ilk yarısı) Almanca ve lehçeye’ de çevrilmiştir. (Donuk,1988:158). Avusturya-Macaristan ordusunda askeri birlik ismi olarak kullanılmıştır. (1867- 1918). Günümüzde Avusturya’da piyade savaş aracı “Ulan” adını taşımaktadır. Subay anlamının yanı sıra, yerel bir terim olarak dağ-maden işlerinde denetleyici çavuşlara da “ulan” denilmiştir.

“Oğlan” kelimesinin askeri bir terime dönüşmesiyle birlikte maruz kaldığı anlamsal değişimin kökeni, Türk dillerinde araştırılmalıdır. Selçuklu emirlerinin “Oğlan Muhafız Birliği’ne (Oğlan guvardiyası)’na sahip olmaları, bu dönüşümün erken örneklerinden biri olarak değerlendirilebilir. Söz konusu kelimenin askeri bir anlam kazanması, Osmanlı-Türk dünyasında da açık şekilde gözlenmektedir. Nitekim Osmanlı Yeniçeri ordusunda görev almak üzere küçük yaştaki çocuklar, kapalı bir askeri eğitim kurumu olan “Acemi Oğlanlar” mektebinde eğitilmekteydi. Yeniçeri döneminde “oğlan” unvanı, daha alt rütbeli sınıfları ifade etmekteydi. Bu durumu, dönemin İstanbul’unda görev yapmış Rus elçisi Tolstoy da şu şekilde aktarmaktadır: “Yeniçeri döneminde ‘oğlan’ alt rütbe sayılırdı. [Ruskiy posol v İstanbul (Rusya’nın İstanbul Büyükelçisi), 1885: 132; Veysman, 1993: 43] Benzer bir yapı Kırım ve Kazan Hanlıklarında da mevcuttur. Bu hanlıklarda “oğlanlar”, yüksek ayrıcalıklara sahip bir askeri sınıfı teşkil etmekteydiler. İlk dönemlerde hanlığın süvari birliklerinin başında yer alan bu zümre, zamanla orduda komutanlık görevleri üstlenmiş ve yüksek rütbeli devlet adamları ile dini önderlerle birlikte kurultaylara katılma hakkı kazanmışlardır. (Hudyakov, 2004:206).

Kılıç, mızrak ve tabanca ile donatılmış Yeni Avrupa hafif süvari birliklerinin geleneksel askeri kıyafetleri, birçok unsuru bakımından Rus askeri kıyafetlerinden farklıydı; öyle ki, Rusların ilk dönem asker kıyafetleri tamamen Tatar tarzı giysilerdi. Hatta Rus ordusunda, eski Sibirya Türklerine ait, “ulanka” olarak adlandırılan yüksek ve dört köşeli şapkalar da kullanılmaktaydı. Zamanla bu kelime Rusçaya da geçmiş ve birçok askeri terimin oluşumunda etkili olmuştur: ulanskiy ofistser (ulan subayı) ulanskiy yunker, (ulan öğrenci subayı) ulanskaya sablya; (ulan kılıcı) leib ulan Ulanka – askeri şapka, Fasmer’e göre Slav dillerinde, Almanlarda ve Polonyalılarda kullanılan “ulan” teriminin Türk, Kıpçak ve Azerbaycan Türkçesinden alınmasıdır. (Fasmer,1987:158).

 14. yüzyıldan itibaren Litvanya Büyük Dükalığı’nda yaşayan ve askeri hizmette bulunan Altın Orda Tatarları, kendi askerlerine “ulan” yani “oğlan” adını verdikleri yerli Tatarlardan oluşturulan bu oğlan’ların komuta ettiği alaylar, birlikler ve rütbeler de aynı adın kullanımıyla “Ulan alayı”, Ulan subayı” vb. biçimlerde adlandırılmaya başlanmıştır. Litvanya ordusunda birkaç Tatar alayı vardı bu askeri birliklerde görev yapan Tatar savaşçıları, kendileri gibi Litvanlılarda “Ulan”, askeri birlikleri de “Ulan alayı” olarak adlandırıldı.

Terimin Avrupa’ya yayılması, Tatarların, Türklerin Litvanya ordusunda askeri hizmette bulunmasıyla başlamıştır. Litvanya Prensi Tatarlara Rus prenslerine uyguladığı gibi vergi verirdi. Ayrıca onlarla yakın ilişki kurmaktan çekinmemiş onları kendi ordusunun ön sıralarında askeri hizmete dahil etmiştir.

Ulanların askeri hizmeti Polonya ordusunda 14. Yüzyıldan itibaren kayıtlara geçmiştir. Ve buradan Avusturya, Prusya ve Rusya’ya yayılmıştır. Yerel Tatar nüfusundan oluşturulan bu birlikler, Lehistan-Litvanya (günümüz Polonya-Litvanya) topluluğunda “Ulan Alayı” olarak adlandırılmıştır. Öyle ki, 1319 yılında savaşta Töton Şövalyeleri’ne karşı yapılan savaşta Tatarlar da yer almış, litvanya Prensi Gedimin’in ordusunda ön saflarda savaşmışlardır. Tatarlar daha sonraki yıllarda da Litvanya ile cesur ve sadık bir müttefik olarak kalmışlardır. (Juravskiy, 1974: 93). Bu terim, Büyük Friedrich döneminden itibaren Alman ordusunda da kullanılmaya başlanmış zamanla Almanca'ya, oradan da Lehçe dâhil olmak üzere çeşitli dillere geçmiştir. (Fasmer, 1987: 4,158). Tarihi kaynaklardan anlaşıldığı üzere, bu ülkelerin ordularında görev yapan özel Türk süvari birlikleri olan oğlan veya ulan birliklerinin adından bu terim Rusçaya da geçmiştir. Rusya'da ise bu kullanım, II. Katerina'nin hüküm sürdüğü 18. yüzyılda görülmektedir. Bu dönemde Ulan birlikleri, Rusya'nın sınırlarını koruma görevini üstlenmiştir. Ulan askerlerinin kısa, vücuda oturan üniformaları ve heybetli görünümleri dikkat çekmiş bu da büyük ilgi uyandırmıştır. Bu nedenle, 19. Yüzyılın başlarında Macar askerlerinin ulan kıyafeti örnek alınarak Rusya'da yaygınlaşmıştır. I.Dünya Savaşı arifesinde Rus ordusunda yaklaşık 20 Ulan alayı bulunmaktaydı. Terimin Avrupa ya yayılması ise Tatarların (Türklerin) Litvanya ordusunda askerî hizmete bağlanmasıyla gerçekleşmistir. II. Litvanya Prensi Gedimin, Rus prensleri gibi Tatarları vergiye tâbi tutmus, fakat bununla sınırlı kalmayarak onlarla olumlu iliskiler kurmuş, hatta onları kendi ordusunda hizmete almıştır. Öyle ki, 1319 yılında Töton Sövalyeleri'ne karsi yapıllan savaşta ön saflarda Tatar şovalyeleri  yer almış sonraki dönemlerde de Litvanya ile cesur ve sadık bir müttefik olarak kalmışlardır. [Malov, 1951:9] 

Bu sözcükle bağlantılı olarak derlediğimiz dil verileri içerisinde ulanskiy ofistler, ulanskiy polk, ulanskaya sablya, ulanskiy yunker, leyb ulan ifadelerinin kullanıldığına tanık olmak mümkündür. "Ulan" — atlı savasçı, yiğit, cesur gibi anlamlara gelir; buradan da Ulan, Ulanovski soyadlari (1571) ortaya çıkmaktadır. (Veselovskiy, 1974: 331). Ulanov, Ulanbekov gibi soyadları Rus soyadı sisteminde yer almakta, Dostoyevski, Gorki, Ostrovski'nin eserlerinde bu sözcüğe rastlanmaktadır. Rus tarihi temalı eserlerde geçen "ulan" askeri terimi şu sekillerde geçmektedir: neskolko ulan verhami provojali nas do ruskogo apergarda, v vidu kotorogo ani pojelali sçastlivogo puti i poskakali nazad. (Birkaç ulan at üzerinde bizi Rus artçısına kadar uğurladı ardından iyi yolculuklar dileyip geri döndüler.) (A. I. Herzen, "Byloe i dumy") Semenov razvernul polk i lava ulan stala gnat pikami otstupayuşuyu pehotu sobiraya liyudey, kak stado baranov. Semenov alayı konuşlandırdı ve ulan birliği mızraklarıyla geri çekilen piyadeyi bir koyun sürüsü gibi toparlayarak ileri sürdü.) (Vrangel, 2011: 402) veyot belıe sultanı kak stepnoy kobıl, Mçatsya pestrıe ulanı, podnimaya pıl. (Beyaz sorguçlar, bozkır yelinle savrulan bozkır kıl otları gibi dalgalanıyor, alacalı ulanlar tozu dumana katarak hızla ilerliyor.) (Lermontov, "Spor") Ulan alay — Prişlo izveste: polk ulanskiy v Tambove budet zimovat. . (Ulan alayı — Haber geldi: Ulan alayı kişi Tambov'da geçirecek.) (Lemontov, "Tambovskaya kaznacheysha")

Geniş Türk coğrafyasında "oğlan", "uvlan","ulan" kelimeleriyle ilişkili olarak şu yer adlarına rastlanmaktadır: Ulan Ude (Çin'de Ulan adli bir ilçe), Ulan Kom, Ulan Burgası (Buryatya'da bir dağ), Ulan Bator, Oğlan Kala, Ak Oğlan, Üç Oğlan, Ukrayna'da Vinnitsa yakınlarında yer alan Ulanavo adlı köy, Kırım'ın eski yer adları arasında yer alan Uvlan, Oğlan Ulan, Kazakistan'da köyler, Ulanikha, Ulanovka (Rusya); Ulanovka (Belarus); Sibirya'da Ulan adlı köyler, Oğlanlı (Türkmenistan); Uvlan Eli, Uvlan Duvanköy gibi isimlerin, han (soylu) ailelerine ait mülklerle ilgili olduğu kuşku götürmez bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

Bunun birlikte ülkemizin coğrafi adları arasında benzerlik gösteren Ağ oğlan (günümüzde Harput) ve Ağ oğlan Çayı, Üç oğlan (Ağdam ilçesi), Karaoğlan (Goranboy ve Ağdaş ilçeleri), Oğlan kale (Karabağ'da tarihi bir kale), Oğlan Kale Anıtı (Masalsı ilçesinin Garipler köyünde) Nahçıvan'da Arpaçay kıyısındaki Karatepe Dağı'nda M.Ö. 2-1. Yüzyılda tarihlenen askeri savunma yapısı kale adları bulunmaktadır.  Nahçıvan'in Serur bölgesinde Arpaçay üzerindeki Karatepe Dağı'nda, Hocalı-Gadabay kültürüne ait olduğu kabul edilen eski Oğlankale Anıtı'nda insan yaşamının M.Ö 2. Yüzyılda başladığı doğrulanmıştır. Kalenin kent olarak şekillenmesi ise yine M.Ö. 8. yüzyıla denk gelmektedir. Türkiye'de Malatya'da Karaoğlan Dağı, Bursa, Tunceli, Eskişehir ve Kayseri'de Sarıoğlan ve Karaoğlan köy adları bulunmaktadır. Kırgız ve Kazaklarda "Ulan" özel adı kullanılmakta, Kazakistan ordusunda ise "Ulan muhafız birliği” bulunmaktadır.

Oğlan- (asıl Oğlan; eski Uygur şiirinde muhafaza edilmiştir.) Azerbaycan Türkçesinde hem "yiğit" hem de "cesur" anlamlarında Vakıf K. Zakir, M.F. Ahundzade ve diğerlerinde kullanılmıştır. Dilimizin arkaik katmanlarında korunan bu anlamın izleri, yer adlarıyla birlikte halk arasında düğün günü damat anlamında kullanılan "bay oğlan" (bey oğlan) ve sert kış mevsimini tanımlayan "Kışın oğlan çağı" (kışın oğlan çağı) deyimlerinde görülmektedir. Ayrıca, Kalmuk halkına ait geleneksel erkek başlığı olan "ulan zala"nın üst kısmındaki püsküle "Kotaz" denilmesi; saray muhafızlığı rütbesi olan iç oğlan ifadesiyle sarayda hizmet eden ve yetenekli genç anlamında kullanılan kişilerin "oğlan" sözcüğüyle anılması bu kelimenin halk arasında kazandığı yiğit, cesur anlamları ile alakalıdır.

Bu dünyanın zahmeti düğün bayramdır
Aklı olan bu zahmete katlanır
Hesap sadece senin gibi oğlana ait değil
Her şeyden etkilenip kederlenir ağlarsın
                                               Kasım Bey Zakir

Eskiden eski Türklerde unvan olarak yaygınlaşmış birçok isim Kara oğlan, Ak oğlan, Bala oğlan; Han oğlan, Güle oğlan, Oğul bibi, Oğulcan gibi şahıs ismine dönüşmüştür. Bu durum artık unvanların "görüldüğü gibi, dilde, tesbih, metafor gibi poetik kategorilerde belirleyici araçlardan biri olarak yer aldığını göstermektedir. (Tanrıverdi, 2014:175). Sonuç olarak denilebilir ki: Eski Rus kaynaklarında yer alan ilk ilkel Rus askeri terimleri arasında önemli bir yere sahip olan ve bildirimize konu olan oğlan kelimesi ile aynı kökten gelen Türk kökenli sözcükler, Rus dilinin tüm tarihsel gelişim süreci boyunca dikkat çekici bir konumda yer almış, zenginleşerek ve gelişerek günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır. (Takleli, 2010: 174).

Umut edilir ki, Türkoloji alanında yürütülen bu tür araştırmalar, geniş Türk coğrafyası sınırları içerisinde, dönemin Türk dillerine, kültür ve medeniyet hayatına ve buna dair bilgilere ışık tutacak şekilde katkı sağlamaya devam edecektir.

KAYNAKÇA

- Dönük, Abdülkadir (1988) Eski Türk devletlerinde idari askeri unvan ve operasyon İstanbul: TDAV yayınları.
- Vaskakov N. A. (1985). Tyurkskaya leksika v “Slovo o polku Igoreve”. M., Bilim.
-Len, Nauka, (1969). Drevnetyurkskiy Sözlüğü.
- Tanrıverdi, Azizhan (2014). Dede Sözünün Işığında. Bakü: İlim ve Tahsil
- Maks, Fasmer (1986-87) Rus Dili Etimolojik Sözlüğü, (4 cilt halinde). Moskova, İlerleme.
- M, Nauka (1974). Zhuravsky, A. I. Eski Belarus Dilinde Türk Kökenli Kelime Bilgisi. – Kitapta: Türkizmi vostochno-Slav dilleri.
- M, Khudyakov (2004). Kazan Hanlığı Tarihi Üzerine Yazılar. Kazan: Maarif.
- Muradova, Kamala (2021). Oglangala – Cesaret ve Şan Kalesi – Gazeta Azerbaydzhanskie izvestiy
- SE, Malov (1951). Myatniki drevnetyurkskoy pis’mennosti. M.-L.
- Takalı, Minahanım (2010). Rus dilində türk sözləri, Baku: Nurlar.
- V.V, Radlov (1893-1911). Opıt slovarya turkskikh narechiy (4 cilte).
- M, Nauka (1985). Rusya'nın İstanbul Büyükelçisi Petr Andreyeviç Tolstoy ve 18. yüzyılın başındaki Osmanlı İmparatorluğu'nun tanımı.
- Slovar I. I. Sreznevsky (1989) Eski Rus dilinin (üç cilt halinde). M, Kniga.
- Shipova E. N. (1976). Rusça Türk Dilleri Sözlüğü, Alma-Ata: Nauka.
- Tutusheva L. X. (1972). SSCB'nin İlk Cumhurbaşkanı'nın El Yazmaları Koleksiyonu'ndan Uygur Prenslerinin Etiketleri - Vkn. Türkoloji Koleksiyonu 1971, Moskova: Nauka:
- Veselovskiy S. B. (1974). Onomastikon. Eski Rus Adları, Lakapları ve Soyadları, Moskova: “Nauka” Yayınevi,
- Veysmann Naum. (1993). Yeni Diller: Türk Dillerinin Tarihi (Türk Kültürü). Türk Dünyası Tarih dergisi,
- Vrangel’ P. N. (2011). Vospominaniya 1916–1921, Moskova: Litre Samizdat.

[1] Prof. Dr. Mine Hanım Nuriyeva (Tekeli), Azerbaycan Devlet Pedagoji Üniversitesi.

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 227. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 227. Sayı