HaftanınÇok Okunanları
MERYEM HAKİM 1
Süleyman Abdulla 2
Kardeş Kalemler 3
HİDAYET ORUÇOV 4
SEYFETTİN ALTAYLI 5
ERKUT DİNÇ 6
İdris Özler 7
Alaş aydınlarından biri, halk
arasında tanınmış hukukçu,
siyasetçi, Askeri Danışma
sistemi ile Alaş ordusunun
kurucularından, hukuk bilimci,
tercüman, yerel tarihçi
ve gazeteci Seydazim
Kulmagambetulı Kadırbay’ın
resmi olarak aklanmasının
üstünden 57 yıl geçmiş olsa
da onun hürmetli adını, halkı
için yaptığı, arkasında bıraktığı
bu büyük mirası doğru
ve yeterli şekilde öğrenip tanımakta
çok geç kaldığımız
bir gerçek. Alaş’ın bu asil aydınının hayatı
hakkındaki bilgileri Kazak toplumu aradan
çok yıllar geçtikten sonra ilk araştırmacılardan
biri olan ve ‘Alaş’ın insanları yöneten önderi’
olarak ona değer veren yazarı Gülnar
Duvlatova’nın anılarından öğrenirken, daha
sonraki yazarlardan Kaysar Alim’in araştırmalarından,
bununla birlikte ‘Mırjakıp ile aynı
ülküleri paylaşan, Ahmet ile aynı akıl yolunda
olan’ ifadelerini sarf edip mukayeseli olarak
dile getiren gazeteci araştırmacı Ersin Musabekov’un
makalelerinden; yazar, alim Eldos
Toktarbay’ın ve genç araştırmacı Baglan
Abev’in arşiv kaynaklarına dayanan açıklamalarından
da birçok bilgi aldı.
Seydazim Kulmagambetulı
Kadırbay’ı niçin çağdaş millî
hukuk yayıncılığının temelini
atanlardan biri diye saymak
mümkündür ve onun bu misyonunun
gelişmesine sebep
olan şey nedir? O, 1864’te
milletin öğretmeni Ibıray
Altınsarı tarafından açılan
okulda iki yıl kadar okur,
onur derecesiyle mezun olduktan
sonra, 1901-1905
yılları arasında Orınbor’da
Kazak öğretmenlerini yetiştiren
eğitim kurumundan
yüksek bir dereceyle mezun
olur. Mezuniyet sonrası eğitim öğretim işleriyle
uğraşmayıp hukuk ve siyaset yolunu seçer.
Çünkü Seydazim, bu okuldaki eğitimi sırasında
Rusya’nın iç kısımlarındaki şehirlerinden
siyasi görüşlerinden dolayı zulüm gören ve
onunla yakın temasta bulunan Rus demokrat
aydınlarından dersler alır, kendi çabalarıyla
hukuk bilimlerini hevesle okur. Buna yol açan
asıl sebep ise, elbette o dönemde Kazak halkının
sömürü hızıyla birlikte yaşadığı siyasi,
ekonomik, manevi ve kültürel çalkantılardır.
S. Kadırbay, bu konuda “Bir Kazak aydını
olarak, halkımın çarlık döneminde yaşadığı
aşağılanmayı ve sömürüyü hissetmemek ve anlamamak kesinlikle mümkün değil...” der.
Seydazim Kadırbay’ın hukuk alanında nasıl
uzmanlaştığı konusunda araştırma yapan bilim
adamlarının görüşleri hemen hemen aynıdır.
“Halk düşmanı” olarak anılan Seydazim Kadırbay,
kendi döneminin tanınmış bir hukukçusudur.
1905-1920 Yıllarında Alaş millî kurtuluş
hareketi saflarında yer alan bir Kazak aydınıdır.
Kadırbay hakkında araştırmalar yapan Yeldos
Toktarbay “Sovyet hükümeti baskılar altında
kurulduğunda Bolşevik sistemce affedilmiş,
adalet ve hukuk alanında görev yapmıştır” der
(2019). Seydazim, Adalet Komiserliği’ndeki
hizmet yıllarında, “Ceza Hukuku” (günümüzde
“Ceza Kanunu”)’nu Kazak Türkçesine çevirdi
ve okuma yazma bilmeyen avukatlar için paha
biçilmez bir kaynak yarattı.
Seydazım mirası araştırmacılarından Yerkin
Musabekov, Kadırbay’ın tercüme ettiği “Ceza
Hukuku”nun 1923’te Orınbor’da kitap olarak
basıldığını ve yargı sisteminin oluşturulmasında
büyük talep gördüğünü söyler (2012). Kadırbay’ın
girdiği davaları ve verdiği kararları
inceleyen yazar Kaysar Alim, “Seydazim’in
adaleti, işi ve teşkilatçılığı ortak menfaatleri
her şeyin üstünde tutmak üzerine kurulu, her
şeyi açık açık ve kesin belirtmek gerekirse,
en önemlisi de hizmet ettiği sürece toplum
sistemini kirletmemesi ve kendinden sonraki
sürece temiz bir hizmet anlayışı bırakmasıdır”
şeklinde değerlendirmektedir (2009).
Rüşvet ve yolsuzlukla mücadele etme konusunda
çaba sarf eden ve bunları önlemek gerektiğini
ısrarla vurgulayan, bütün bunların
gelecekte halkı için oluşabilecek tehlikelere
karşı tedbirli olmayı gerektirdiğini söyleyen S.
Kadırbay, kendi adaletini bayraklaştıran sert
ve zalimce çözümler hakkında “Şimdi ne kadar
keskin olursak olalım yarınımız daha hoşgörülü
olacak” demesi bu yüzden olsa gerek.
K. Alim yazıları ve araştırmalarında onun için,
“Hizmet alanında ne kadar keskin olursa olsun
Seydazim’in hayattaki varlığı, yüreğindeki
merhamet başkalarını etkilemiştir. Sofrası
her daim herkese açık, şarkı türküye yatkın,
sanatsever, şarkılar söyleyen usta bir icracı,
keskin dilli bir hatip, hikaye anlatmakta usta,
güler yüzlü, gönlü açık, hayırsever bir yüreğe
sahip’ der (2009).
E. Toktarbay “Seydazim hukukçudur, hukuk
alanında uzmandır. Kazaklarda siyaset ve
hukuk düşüncesinin ve anlayışının oluşması
ve gelişmesine katkıda bulunan, Kazak dilini
hukuk diline çeviren şahıstır. Hukuki ve siyasi
belge ve kuralları sistemli hale getiren, bugün
bildiğimiz birçok terim ve kavramı Kazakçaya
çeviren, teorik ve pratik açıdan hukuk işleriyle
uğraşan bir uzman” diyerek onun hukuka dair
eserlerinin anlaşılması kolay, düzenli ve verimli
çalışmalar olduğunu söyler (2019). Genç
araştırmacı B. Abev “Geçmiş asrın başlarında
Kazak sahnesinde vücut bulan Alaş hareketi,
Alaş partisi ve Alaşorda hükümetinin çalışmalarında
da Seydazim Kadırbay geniş bir alanda
önemli bir rol oynamıştır. O vatanı için,
milleti için sömürge sistemine karşı çıkan millet
aydınlarıyla bağlantı kurmuş, onların işlerini
hukuki açıdan desteklemiştir” der (2019).
Deneyimli kanun adamı hukukçu, “Alaşorda”
hükümetinin 13 Aralık 1917’de kabul
edilen Jargı/Tüzük (Kazak özerkliğinin ilk
Anayasası)’nın yazarlarından biridir. “Millî
Meclis” üyesi Seydazim Kadırbay’ın mücadeleci
hayatının tasvirinde şu niteliklerden
söz edilmiştir: Mesleki ustalık, azimli olma,
koruyuculuk, cesaretli olma, adillik, disiplinli
olma, hukukun üstünlüğünü yüceltme, vukuf
sahibi ve işini iyi bilen bir uzman olma. Seydazim
Kadırbay’ın mesleki gelişimi ve hukuk
alanında uzmanlaşmasında, yaptığı hizmetlerdeki
engin deneyimin büyük ölçüde etkisi
olduğu açıktır. 1922-1929 yılları arasında
Kazak SSCB Halk Komiserliği Adliye Kurumu
ve Denetleme Dairesi Başkanlığının idarecisi
iken, Sovyet hükümetinin kurulmasından
sonraki Halk Komiserliği döneminde (şimdiki
Adalet Bakanlığı) sorumlu bir görevde bulunur.
S. Kadırbay’ın Kazak dünya görüşüne
göre tercüme edilerek yazılan ve millî hukuk
ilminin temellerini atan mirasından bazıları
şunlardır:
* Harçlar/Ücret Kanunu (1926);
* Toprak/Arazi Kanunu (1927);
* Kanun, kurallar, noter talimatları (1928);
* Ücretli işlerin yürütülmesine ilişkin Kanun
(1930);
* Evlilik, Aile ve Vesayet Yasası (1930).
Bunun dışında mesleki konumundaki hizmetine
uygun olan çeşitli kanun hükmünde kararnameler,
kararlar ile protokolleri vasıtasıyla
hukuk devleti ve kanun gücünün kurulmasına
hizmet ederken, o dönemde basılan gazete
ve dergilerdeki yayınları ile halkın hukuk
okuryazarlığı edinmesi ve kanunların anlaşılmasına
yönelik çalışmalarının olduğunu söyleyebiliriz.
Seydazim Kulmagambetulı’nın süreli
yayınlarda aşağıdaki yazıları yayınlaması
bunu kanıtlamaktadır:
* “Torgay häm ırğız üveziniň xalqına/Torgay
ve Irgız vilayeti halkına” adlı makalesi: Kazak
gazetesinin 207. sayısında yayınlanmıştır. Yazarlar:
A. Baytursınulı, M. Duvlatulı, M. Tunganşin,
S. Kadırbay. Makale, Alaş aydınlarının
25 Haziran’da ilan edilen yönetim kararnamesine
ilişkin görüşlerini anlatıyor.
* “Şoray İslam/Şura-i İslam” adlı makalesi:
Kazak gazetesinin 233. sayısında yayınlanmıştır.
Yazarlar: J. Janibek, M. Duvlatulı, S.
Kadırbay, E. Gumır, İ. Alimbek, N. Begimet.
Makalede “Şura-i İslam” kurumunun kuruluşu
anlatılmaktadır.
* “Jel oňınan şıqtığa javap/Sağdan esen rüzgara
cevap” adlı makalesi: “Eňbekşi Kazak”
dergisinin 237. sayısında yayınlanmıştır. Yazarlar:
S. Kadırbay ve M. Baymenşeulı. Bu
yazı, Muhametjan Beysenulı’nın “Avıl/Köy”
gazetesinin 57. sayısında yayımlanan makalesine
cevap olarak yazılmıştır.
Bu yayınlara bakıldığında S. Kadırbay’ı hukukta
başvuru merkezi olan, kalemi güçlü bir
kanun adamı ve gazeteci olarak değerlendirmek
için birçok sebep olduğu görülmektedir.
Bu eserlerin (kanun maddeleri, kanuni belgeler
ve kamuya açık yazılar) birçok misyonu
yerine getirdiğini söyleyebiliriz. Bunlar:
Özellikle Sovyet hükümeti politikasının önemini
anlatan kanunların yerli halka tercüme
edilmesi; insanlar arasında suçun önlenmesi,
okuma yazma bilmeyen kişilerin yasal korunma
konusunda eğitilmesi; Kazak mahkeme
görevlilerinin ana dillerinde konuşmalarını
ve hizmet vermelerini sağlamak, halkın hukuk
okuryazarlığını artırmak ve hukukun hakim
olduğu yasal bir sivil toplumun temellerini
oluşturmak.
Yasal gazetecilik üzerine çalışan Rus bilim
adamı Yelena Berezina’ya göre, eğer basın
yayının materyali halka sunulurken;
“1. Yasa ve düzenleyici kanuni düzenlemeler
konusunda genel bilgilerin yayımlanmasından;
2. Mahkeme işlemleriyle ilgili gazetecilik haberlerinin
kapsamından;
3. Sabıka kaydı sağlamaktan;
4. Sanatsal gazetecilik yoluyla ahlak ve yasal
normları teşvik etmekten;
5. Hukuki tavsiyeler veren materyallerden oluşuyorsa,
bunu hukuk gazeteciliği olarak nitelendirebiliriz.
(Berezina 2010). S. Kadırbay’ın
hayatı ve eserleri hakkında bilgi veren eserlerde
bu özelliklerin birçok örneğini görmek
mümkündür. O, çalışmaları ve yazılarıyla sadece
toplumunun hukuki meselelerine değil,
aynı zamanda Kazak dilinin statüsünü yükselterek
milletin maneviyatına da hizmet etti.
Örneğin genç araştırmacı Baglan Abev ilmî
makalesinde şöyle der: “1924 yılı sonunda
Kazak SSCB’nin yargı bölgelerinin sayısı
127’ye ulaşırken, bunların 41’i Kazaklara aitti,
21’i karma özellikteydi. 96 araştırma bölgesinden
36’sı Kazak, 14’ü ise karma bölgelerdi.
Bu gösterilen belgeler, Halkın Adalet Komiserliği’nin
harika ve bir o kadar da güçlü
eserleridir. Bu konuda Seydazim Kadırbay’ın
büyük rol oynadığını rahatlıkla söyleyebiliriz”
(2019). Seydazim Kadırbay’ın toplumsal açıdan
önem taşıyan bu eserlerine Alaş’ın önderlik
edici sözlerinden de deliller gösterebiliriz.
Bu veriler aşağıdaki konularla ilgilidir:
1. Kazak hukuk dilinin oluşumu için ön şartların
yapılandırılması.
2. Hukuk alanında kurslar vermek.
3. Kaliteli hukuki tercümelerin yapılması.
Bu görüşümüzü kanıtlamak için bazı örnekler
verelim. O yıllarda Kazak hükümetinin başında
bulunan S. Seyfullin, gazete sayfalarında
yayımlanan yazılarında Kazak dilinin resmî
dairelerde kullanıldığını şöyle anlatıyordu:
“Örnek gösterip örnek olan Hukuk Komiserliği
gibi olun!” sloganı atmak vasıtasıyla S.
Kadırbay ve N. Nurmakov’un görev yaptığı
komiserliğin yürütme çalışmalarının adil bir
şekilde değerlendirildiğini söylemek için birçok
sebep var.
6 Şubat 1925’te Mirjakıp Duvlatulı’nın “Hukuk
kursu açılacak” başlıklı yazısı “Eňbekşi Kazak”
gazetesinin 285. sayısında yayımlandı (Duvlatulı
2013). Yazıda hukuk kursunun Orınbor’da
açılacağı, hangi vatandaşların kursa
alınacağı, kursun Kazakça yapılacağı ve
kursun kim tarafından yönetileceği hakkında
bilgi verildi. Seydazim’in adı da o listedeydi
M. Duvlatulı onlar hakkında: “Bunların çoğu
yüksek hukuk ilimleri okumuş, şu anda Hukuk
Komiserliği’nde yüksek mevkilerde bulunan
hem öğrenmekle hem de dokumakla meşgul
uzmanlar...” diyerek görüşünü bildirdi.
Temmuz 1926’da Seydazim hukuk kursunda
öğretmenliğe başladı. Gerçekten de o,
Kazakistan’ın devlet ve hukuk bilimi alanını
profesyonel seviyede araştıran, bu alandaki
teorilerin problemlerinin ilmî açıdan analizini
yapan, hukuk bilimi alanında birçok eseri Kazak
Türkçesine tercüme eden öncü şahsiyetlerden
biri kabul edilmektedir (Abev 2019).
1924 yılında “Ak Jol” gazetesinin 436. sayısında
yayımlanan yazıda, kalitesiz çeviriden,
bunun halk bilincini ve Kazak dilini yok etme
yolundaki sebepleri ve sonuçlarından ve yeni
bir çeviriye ve bağlı olarak kitaba harcanan
emek ve paradan bahsedilerek şunlar yazılmıştı:
“Bazı Türkistan vatandaşları, Seydazim’in
kanunları iyi anlayıp onları en iyi şekilde
tercüme edebildiğini biliyorlardı. “Ceza
Hukuku” 1923’te Orınbor’da yayımlanmıştı.
Şimdi tüm bunlardan sonra, 1924’te eser
“Ceza Kanunu” adıyla çıkarıldı. Seydazim’in
kitabıyla onun tercümesi karşılaştırıldığında
Seydazim’inki daha kötü olsa bile onun basılması
gerekliydi. Ne kadar çok para ne kadar
çok kağıt ne kadar fazla emek boşa gidiyor...
“Ceza Kanunu” kesinlikle kullanıma uygun
değildi. Bu kitap soruşturma kurumlarını yanıltacaktır.
Bu kitap Kazak dilini mahvediyor.
Bu nedenle bu kitap kaldırılmalıdır. Özellikle
yasadır diyerek korunması durdurulmalıdır”.
Gelelim “anlamına ve ruhuna uygun bir anlayışla
hazırlanan” yasama işlemlerine. S. Kadırbay’ın
bugüne kadar Arap harfleri ve Latin
harflerinden Bağlan Abev’in çalışmasıyla Kiril
alfabesiyle yeniden yazılan mirası içinden üç
hukuk araştırma nesnesini ele alalım. Bu yasayla
ilgili belgelerin adları ve yayımlandıkları
yıllar şöyledir:
1. Ceza Muhakemesi Kanunu, 1924. (1924
yılında Kazakistan Hukuk Komiserliği Kazakistan
Devlet Basın Dairesi tarafından Orınbor’da
basılmıştır. Çevirenler: S. Kadırbay,
M. Duvlatulı, T. Arıstanbek).
2. Evlilik, Aile ve Vesayet Yasası, 1929. (1929’da
Kazakistan Hukuk Komiserliği Kazakistan Devlet
Basın Dairesi tarafından Ural’da yayımlandı.
Yazarlar: S. Kadırbay, A. Nurımov).
3. Ücretlerle İlgili Kuralları Yürütme Yasası,
1930. (1930’da Kızılorda’da Kazakistan Hukuk
Komiserliği Kazakistan Devlet Basın Dairesi
tarafından basılmıştır. Çeviren: Seydazim
Kadırbay).
S. Kadırbay’ın siyasi ve hukuki mirası sayılan
bu eserler hakkında araştırmacılar E. Toktarbay
ve B.Abev şu bilgileri veriyor: “Ceza
Muhakemesi Kanunu”, Rusça “Ugolovno-protsessualınıy
kodeks” adlı yasal belgenin çevirisidir.
Bu kanun, 1922’de yargı reformunda
yapılan değişiklikler nedeniyle ilk kez 1923’te
yayımlandı. Kanunun içeriği altı bölümden
oluşmaktadır. Birinci bölüm, mahkemelerde
adlî karar vermede kullanılan terimlerin veya
davada kullanılan terimlerin tanımını ve genel
kurallarını sunmaktadır. Geri kalan bölümlerde
ise, ceza davasının ilk açılışından ve tam
olarak tespit edilmesinden uygun cezanın verilip
uygulanmasına kadar bütün soruşturma
ve ceza davalarında adlî kurumların yerine
getirdiği görevler adım adım anlatılmaktadır.
Yasal belge Kazakça olarak hazırlanırken serbest
bir çeviri kullanıldığını hemen fark ediyoruz.
Çünkü kanunda birçok adlandırmalar
halk tarafından kullanılması ve dile getirilmesi
kolay olsun diye “sud’ya” kavramı “biy / hakim
~ yargıç” şeklinde, “ükim”i “biylik / yetki” diye,
“pravo”yu ise “jol / yol” olarak çevrilmiş. Bütün
bunlar çevirmenlerin ihmali ya da üstünkörü
iş yapması olarak değerlendirilmeyip hukuk
alanı da dahil olmak üzere çeviri sanatımızın
gelişiminin bir işareti olarak da görülebilir.
“Nikah, evlilik, ev hayatı ve velayet yasası”
1929’da Halk Adalet Komiserliği’nin doğrudan
emriyle Ural şehrinde yayımlanan
bir yasa kitabı külliyatıdır. Kanunu tercüme
eden A. Nurımov, metni düzenleyen S. Kadırbay’dır.
Bu yasa kitabı külliyatı 4 farklı bölümden
146 maddeden oluşmaktadır. Her bölüm,
evlilik, evin iç işleri, çocukların bakımı, velayet
ve nafaka vb. alt maddelerden meydana
gelmektedir. Yasaya göre 1920’den itibaren
bütün evlilikler kayıt altına alınmıştır. Ancak
1920’den önce şeriata göre evlenen eşlerin
de medeni halleri yok sayılmamıştır. Ayrıca
eşlerin soyları, velayet haklarının hangi hal
lerde kaybedildiği, boşandıktan sonra ortada
kalan çocuğu kimin yetiştireceği, çocukların
ana baba önündeki hakları gibi ciddi konuların
çözülmesi amaçlanmaktadır.
“Ücretli İşleri Yürütme Kanunu”, Adalet Halk
Komiserliği’nin doğrudan emriyle yayımlanan
yasal bir belgedir. İlk şekli 1923’te kanun olarak
yürürlüğe girmiştir. Yasal olarak kullanımı
1961’de kaldırılmıştır. Tercüme edilen şekli
20 Mart 1930 tarihinden önce yapılan değişiklik
ve eklemeleri de içermektedir. Kanunun
içeriği 5 bölüm, 37 maddeden oluşmaktadır.
Her bölüm, ödeme işlemleri sırasında ortaya
çıkan çeşitli sorun, bunların çözümü ve inceleme
süresine odaklanmaktadır. Mahkeme işlemlerinde
harçların nasıl tahsil edilebileceği
ve ücret talep edilmesi durumunda her bir
davada harçların miktarının ne olacağı gösterilmektedir.
Bu kanun kuralı, o dönemdeki
Kazakların haklarını hangi koşullar altında
koruyabilecekleri konusunda bilgilerini geliştiren
çok değerli ve adil bir yasa kitabıdır.
Yukarıda açıklanan üç yasayı okuyup aşina
olduğunuzda, yazarın vatandaşlık haklarını
ön planda tuttuğunu, hukukun üstünlüğünün
evrensel olduğunu öne çıkarmak istediğini
anlamak zor değil. Örneğin, “Ceza Davalarının
Yürütülmesi Hakkında Kanun”da bir hukukçuya
karşı şikayette bulunulmasının mümkün
olduğunu ifade ederek vatandaşların
haklarını ayrıntılı olarak şöyle anlatmaktadır:
18. madde: Savcı hakkında suç duyurusunda
bulunulması:
215. Soruşturmacı tarafından alınan önleyici
tedbirler, davanın gecikmesi ve davanın hukuka
aykırılığı hakkında başvuruda bulunulması
için herhangi bir süre sınırlaması yoktur.
216. Şikâyet edilmesine rağmen şikâyet sonuçlanıncaya
kadar soruşturmacının çalışmaları
kesintisiz devam eder.
217. Soruşturmacı, başvuruyu aldıktan sonra
24 saat içinde ifadeyi ekleyerek savcıya göndermekle
yükümlüdür.
218. Savcı, başvuruyu aldıktan sonra üç gün
içinde başvuruyu incelemekle yükümlüdür.
219. Savcı, şikayeti incelerken, eğer rapor
daha önce sunulmamışsa, soruşturmacıdan
rapor talep etme hakkına sahiptir. Savcı, ancak
davayı devralmadan önce şikayeti çözmenin
mümkün olmadığı durumlarda dosyayı
soruşturmacıdan devralır.”
Hukuk gazeteciliğinde kullanılan “alıcı - gönderici”
şeklindeki muhataplık ilişkisine tam
anlamıyla cevap veren bir adım, yani insanların
ihtiyaçlarını önemseyen, koruyucu vasiliği
anlatan hukuk dili, halkın yanlış anlamasını
engelleyip, delil sunan, mantığa uygun,
anlaşılır, doğrulayıcı sezgiler yaratan, halkın
hukukla ilgili merakını ve ilgisini arttırmasına
birçok bilim adamının araştırmaları birer kanıttır
(Bogomolov 2002). Bu yasa aynı ilkeden
çıkmayı başarmıştır.
İlgili yasal düzenlemelerle uğraşıp anlamaya
çalışırken onların dilini ve anlatım yöntemlerini
de incelemeye çalıştık. Hukuk gazeteciliğinin
canlı bir versiyonu olan bu eserler,
sadece modern devlet yasama organları için
bir model olmakla kalmayıp hukuk bilimi ve
hukuk gazeteciliği alanındaki birtakım sorunları
çözme yeteneğine de sahiptir. Öncelikle
şu anda ilgili olduğu düşünülen hukukla ilgili
terminolojinin ve hukuki basın metinlerinin
güncel sorunları açısından bakıldığında
onun kendine has özelliklerini ayırt edip açıklayabiliriz.
S. Kadırbay’ın hazırladığı bu üç
kanunda geçen kelimeleri geleneksel olarak
şu şekilde sınıflandırdık:
1. Günümüzün sektör kavramlarının ve gazetecilik
dilinin o dönemde atıldığını şu sözler
ispatlamaktadır: mälimdeme/ifade, beyan,
ayğaq/tanıklık, tergev/soruşturma, qavlı/
karar, xabarlandıruv/bilgi verme, duyuru,
anıqtama/rapor, belge, mekeme/kurum, qılmıs/
suç, is/dava, bultartpav şarası/önleyici
tedbir, sezikti/içgüdüsel, tutqın/tutuklu, mahkum,
tintüv/aramak, jäbirlenüvşi/kurban, mäjilis/
meclis, toplantı, javapqa tartuv/sorguya
çekmek, adalete teslim etmek, ıqtiyarlı/gönüllü,
istekli, sarapşı/uzman, xatşı/sekreter,
katip, azamat/vatandaş, memleket/devlet,
dana/bilge, ökil/vekil, temsilci, eñbekaqı/ücret,
murager/mirasçı, tarmaq/madde, mülik/
mal, mülk, jarna/katkı, neke/nikah, vs. gibi.
2. Bazı eskiyen terimlerin günümüzde artık
kullanılmadığını şu örneklerle göstermek
mümkündür: ya ki, hem, sötke/davet, çağrı,
ilam, häkimşilik/yönetim, yargıçlık, militsiya/
polis, gamal/eylem, mäjilis ağası/toplantı
başkanı, mugay/gerçek, somut, jäbir iyesi~
jäbirlenüvşi/mazlum, mağdur, şahar/şehir,
kent, qosaq/kayda değer olay, bilgi kaynağı,
ıjnabattaluv~küvälandırıluv/şahitlendirmek,
sertifika, put, ayrıq (atav)/adlandırmak, qosaq
(erli-zayıptı)/evli, mäjnün (aqıl esi kem)/deli,
tolgaqxana (perzentxana)/1. Annelik, 2. Doğumhane,
talaq (ajırasuv)/boşanma, vs. gibi.
3. O dönemde kullanılan akılcı adlandırmaların
bir kısmı dönemin ihtiyaçlarına ve kullanımına
uygun olsa da Rus dilinin etkisiyle
hukuk dilinden kaldırılmıştır. Bunların kanıtlarını
da şöyle gösterebiliriz: biy/sud’ya (hakim,
yargıç), huqıq (hukuk), domalaq kağaz (ilam,
celp), mälimdeme (beyan, demeç, rapor),
ayıpker (sanık), mindetkerlik kağaz (senet),
buvın (fıkra, bölüm), ayıptavdı quvattav (iddianame),
uyğaruv (karar), qılmıstı qıyanat
(hakimler tarafından suç istismarı), sotşağım
(dava), mindetker (alacaklı), davger (davacı),
keşirim jarlığı (af), qalavxat (dilek mektubu),
jaqındasuv (cinsel ilişki), dävletsizdenüv (iflas),
arızşı (dilekçe sahibi), qosşı biylerdiň
sert-vädesi (yardımcı hakimlerin beyanı), vs.
4. Eskiden Rusça versiyonunda yer alan ve
günümüzde Kazakçaya uygun hale getirilerek
kullanılan terim ve kelimeler: stat’ya
(madde), zalog (kefil, teminat, rehin, depozito),
podpiska (abonelik, makbuz), kollektiv/
ujım (toplu), ustav (tutuklamak), kantor (keňse
/büro), fevral’ (şubat), mart (mart), bil’ka
(çatal), kapusta (lahana), ZAGS (AXAJ), torg
jasav (ticaret), vb.
5. Aynı durumda hala etkin bir şekilde kullanılan
girdi kavramları: eňbek qorgavşı inspetsiyalar/
işçi koruma teftişleri, komissariyat/
komiserlik, prezidium/başkanlık, kooperatsiya/
kooperatif, komissiya/komisyon, notarius/
noter, depozit/emanet, fabrika-zavıt, fabrika,
akt/senet, aktsiya/senet, nota/not, konsül/
belgeyi konsolosluğa ibraz etmek, vb.
6. Hukuki terminoloji ve gazetecilikte başka
şekli veya türü olan kelime varyantları: is
basındağı adam/davanın başındaki kişi; jası
tolmağan ayıpker/küçük sanık, üyinde tutqın
qıluv/ev hapsi, käsip şartı/iş sözleşmesi, kelis
şartı/iş sözleşmesi, käsipşilik odaq/sendika,
taňba alım/damga vergisi, alasılı kisi/davacı,
okrugtıq sot/bölge mahkemesi, beresili kisi/
davalı, eki juma/iki hafta, vb.
Yukarıda belirtilen dil özellikleri ve diğer uygun
seçenekler dikkate alındığında, bağımsız
Kazakistan’ın modern gelişimi ile bağlantılı
olarak Seydazim Kadırbay tarafından temeli
atılan yasal terminoloji ile hukuk gazeteciliği
örneklerini içinde bulunulan zamana uygun
olarak kullanmanın çeşitli mekanizmaları olduğu
sonucuna varabiliriz. Onlar:
* Yasal belgeleri yazma ve saklama konusunda
olağanüstü bir örnek. Ana dili, anlamlı,
kesin bir alternatif çeviri. Başvuru ve karar örnekleri,
referans, bildirim, celp, karar örnekleri
özellikle güncel olmalıdır. Mevcut şablon belgelerden bazılarının anlamını çıkarmak ve
onu kavramak zordur. S. Kadırbay’ın hukuki
mirasında ise o belgelerin ana dili kullanımına
uygun, kanuna uyumlu örnekleri var.
* Hukuk gazeteciliğinin dilini yürütmenin temel
kaynağı. Bağımsızlık yıllarında kalıplaşan
“Zaň/Kanun” gazetesi, “Edil sot/Adil Mahkeme”,
“Normativtik-quqıqtıq aktiler bülteni/Kurallara
ait yasal kanunlar bülteni”, “Qazaqstan
zaňdarı/Kazakistan kanunları” ve diğer başka
gazeteler, dergilerin, 1994 yılından itibaren
Kazak Türkçesindeki hukukla ilgili gazeteciliğin
temelini biraz gerekli gördüğü doğrudur
(Şürentaev A.; Esdävletov A. 2019). Ancak ülkemizde
hukuk gazeteciliği belirli bir gelişme
aşamasından geçmiş olsa da o alana özgü
Kazakça terimlerin aşinalığının hala iyileştirilmesi
gerektiği düşünülmelidir. Ahmet Baytursınulı’nın
terim bilimi ve Kazak dili bilimi, Halel
Dosmuhamedulı’nın tıp ve bitki bilimi terimleri
halen etkili bir şekilde kullanılmakta ve faydaya
yaramakta olsa da hukuk alanındaki terimlerin
anlaşılırlık açısından geri kaldığı doğrudur.
Kitle gazeteciliğinde farklı akılcı bir sürümün
kullanılması, gereksiz tekrarlardan kurtarılan
düşünceyi açık, kesin, anlamlı hale getirmeye
yardımcı olacaktır. Örneğin “af”la ilgili yazının
konusunu “Keşirim jarlığına qol qoyıldı/Af kararnamesi
imzalandı” dersek böylece Kazak
Türkçesine ait kurallar korunacaktır, anlam da
açıkça ortaya konacaktır.
* S. Kadırbay’ın mirasının tanıtılması ve eserlerinin
hukuk alanında uzman yetiştiren özel
kurumlardaki ve yüksek öğretim kurumlarındaki
öğrencilere derslerde kullandırılması
gerekir. S.Kadırbay’ın hayatı, daha kesin ifadelerle
söylemek gerekirse insan olarak tabiatı
ve mesleki yolu hakkında ilmî makaleler
yazıp bitirme tezlerinde savunularak, araştırma
konusu haline getirilseydi o zaman bu
mirası bilimsel dolaşıma sokma mekanizması
kendiliğinden devreye girerdi.
* Kazakça çeviri alanında, resmi işler tarzında
Alaş aydınlarının yöntemleri geniş ölçüde
tanıtılır, günümüze uyarlanarak kullanılır. Son
yıllarda dünyanın en çok satan eserlerini Kazakçaya
çevirme konusunda güzel bir akım
başladı. Ancak bu eserlerin dili ve çevirisi
çoğu zaman içeriğin açık, yetkin, ihtiyaca uygun
ve ciddi olduğu anlamına gelmez. Çevirmenler
ve alan uzmanları yeniden mantıksız
kelimeler ve kelime gruplarını bulup çıkarmadan
önce, bu tür mesleki kitaplara dönme
zamanıdır. Örneğin, “Evlenme, Ev ve Velayet
Kanununa Ek” bölümünde Kazakça kelimelerden
oluşan bir sözlük bulunmaktadır. Religioznıy
obryad/dini tören; krovnoe proisxojdenie/
Kandaş, akraba; roditel’skie prava/
ebeveyn hakları gibi çeviri örneklerine bakıldığında
büyük bir hazırlıkla çeviri işine giren
bu aydınların hazırladığı kaynakları hala tam
olarak kullanamadığımız görülmektedir.
* Modern yasaları yazmak için bir model.
Kazakistan Cumhuriyeti Parlamentosu tarafından
kabul edilen yasaların yüzde 90’ından
fazlasının Rusça yazıldığı hepimiz tarafından
iyi bilinmektedir. “Şu anda yasal taslakların
devlet dilinde hazırlanması, yasal metinlerin
dili ve üslubu, kanun maddelerinde terimlerin
tutarlı kullanımı gibi meseleler temel
konulardır. Bağımsızlık döneminde 3.000’e
yakın yasa kabul edildi ancak, bunlardan sadece
iki yasa Kazak Türkçesiyle hazırlandı.
Bunlardan biri Akim Iskak’ın, diğeri ise Fariza
Ongarsınova’nın girişimiyle kaleme alınan
“konar göçerlik” ve “Çocuk Hakları” ile
ilgili kanunlardır” (Kurmanbayulı 2019). S.
Kadırbay’ın “Ceza Davalarının Yürütülmesi
Kanunu”, mevcut “Ceza Kanunu” metninin işlenmesinde
kullanılmaya oldukça uygundur.
Burada toplu uygulamayı önermediğimizi
belirtelim. Modası geçmiş kelimeler arasında
yer alan “gubernyalıq sottar/il mahkemeleri”
gibi kavramları kullanamasak bile günümüzün
yararına güncel, evrensel ve ulusal değerleri
yücelten fikir ve içerikler üretmemiz
mümkündür. Örneğin, şu anda basında ve
kamuoyunda “mahkeme adaleti” ve “mahkeme
hümanizmi” sorunları sıklıkla tartışılmaktadır.
S. Kadırbay, yüz yıl önce yazdığı söz
konusu yasada, mahkemenin adaletini ilan
ederken öncelikle bazı soruların cevaplaması
gerektiğini söyler:
“24. Madde: Yargılama.
320. Yargılama yapıldığında mahkeme şu
meseleleri çözmek durumundadır:
1. Sanığın itham edildiği suç açık mı?
2. Bu işte kasıt var mı?
3. Suçu açıkça suçlanan kişi yaptı mı?
4. Sanık yaptığından dolayı cezalandırılmalı
mı?
5. Sanığa nasıl bir ceza verilmeli ve sanık cezayı
çekmeli mi?
6. Davalıdan istenen ücreti, davalı ödemeli
mi? Ya da kendisinden ücret istenmese de bir
gün ücret talep edildiğinde onun hakkını korumak
için önlem almak gerekir mi?
7. Kanıtla ne yapılmalı?
8. Mahkeme masraflarını kim karşılayacak?”
Sonuç olarak, Kazakistan’ın hukuk terminolojisi
ve hukuk gazeteciliğinin kurucularından
biri olan Seydazim Kadırbay’ın mirasını bilimsel
ve kamusal faaliyetlere cesurca tanıtmanın
zamanı geldiğine inanmak için birçok sebep
var. Suç ve ceza konusu her dönemde okuyucuların
ilgisini çeken bir konudur. Bunun
bir hukuk devleti olmak isteyen bağımsız ülkemiz
için yeri ayrı olmalıdır. Zira bu alanda
araştırma yapan Fatima Şevdjen’e göre “hukuk
gazeteciliği” kavramı nispeten yakın bir
tarihte ortaya çıkmış olsa da bir olgu olarak
oluşumunun üzerinden bu yana yüzlerce yıl
geçmiştir. “Yerli kitle iletişim araçlarının hukuk
gazeteciliği, toplumun gelişmesinde yerel
kitle iletişim araçlarının bireysel bir olgu
olarak yeniden kurulması hakkına sahiptir.
Bunun için yeterli ön şartlar da hazır” (Şevdjen,
2003). Kitlelerin hukuk okuryazarlığının
ve buna duyulan ihtiyacın da artmasıyla birlikte
bu alanın geliştirilmesi konusunun daha
sık gündemde olacağı açıktır.
S. Kadırbay’ın ömürlük yoldaşlarından biri
olan Mirjakıp Duvlatulı, kendi zamanında kanun
ve hukuk alanının Kazaklar için ne kadar
önemli olduğu konusunda uyarmış gibidir.
O, vatandaşlık sorumluluklarının bilincinde
olarak ve kendini de bileyerek: “Arkadaşım, o
yolu izlemeye çalış!” Karnı tok ve umursamaz
gezip durmak sana yakışmıyor. Etrafına dikkatli
bak. Esne. Senin gibi eğitimli bir gencin
ülkesine getirebileceği faydayı sürekli düşünmesi
gerekir...” - dedi (Duvlatulı 2013).
Ömrünün son anına kadar bir hukukçu ve
avukat olarak çalışan Seydazim Kadırbay,
Alaşorda hareketinde yer alan bir aydın olarak
günahsız yere suçlanmış, 1929’dan bu
yana yetkililer tarafından zulme uğramasına
ve sürgüne gönderilmesine rağmen son nefesine
kadar alanında uzman olduğu gerçeğini
unutmamış, 1931-1938’de bile Voronej’deki
“Rossovxozsnab” mahkemesinde hukuk danışmanı
olarak görev yapmıştır. Kazak toplumunun
hukuk bilincinin esin kaynağı olduğu
yeni Kazakistan’da sivil sorumluluğun artmasında
Seydazim Kadırbay’ın mirasının büyük
bir rolü ve geniş ölçüde gizli bir gücü olduğuna
inanıyoruz.
Kaynaklar
Äbev B. (2019). «Seydäzim Qadırbaydıñ ömiri men
qoğamdıq-sayasiy qızmeti» ğılımiy maqalası.
«Qazaq kitabı: Alaş qayratkerleriniñ kitap basuv
isiniñ damuvına qosqan ülesi» xalıqaralıq
ğılımiy-täjiriybelik konferentsiya materialdarı.
Almatı, Qazaq universiteti, –244 – 248 b.
Älim Q. (2009). «Narkomyust narkeskeni» maqalası.
Egemen Qazaqstan, No: 124 (4 säwir). – 5, 6 b.
Berezina E. A. (2010). «Pravovaya jurnalistika v sisteme
sovremennıx sredstv massovoy informatsii»
ğılımiy maqalası. Siltemesi: https://cyberleninka.
ru/article/n/ pravovaya-zhurnalistika-v-sisteme-
sovremennyh-sredstv-massovoy-informatsii-
1 Qaralğan küni: 28.04.2023.
Bogomolov, M. V. (2002). Ontologiçeskiy aspekt
sotsialnogo vozdeystviya pravovoy publitsistiki.
Siltemesi: https://www.dissercat.com/content/
ontologicheskii-aspekt-sotsialnogo-vozdeistviya-
pravovoi-publitsistiki Qaralğan küni:
29.04.2023.
Duvlatova G.M. (2012). Alaştıñ sönbes juldızdarı:
estelik-esse. «Arıstıñ biri – Seydäzim» estelikterge
negizdelgen maqala. Almatı: Mektep, 392 b.
Duvlatulı M. (2013). Şığarmaları. 3-t. – Almatı:
Mektep, 179-183 bb.
Qurmanbayulı Ş. (2019). «Zañdar nege qazaqşa
jazılmaydı?» Til älemi. Siltemesi: https://tilalemi.
kz/article/2185 Qaralğan küni: 01.05.2023.
Musabekov E. (2012). «Seydäzim – Alaş serkesi»
maqalası. Ortalıq Qazaqstan. No: 213/214(15
jeltoqsan): 12 b.
Toqtarbay E. (2019). «Qayta oralğan qayratker»
maqalası. TURKISTAN gazeti. No: 45 (14 qaraşa):
6 b.
Şevdjen F. Yu. (2003). Jurnalistskiy pravovoy tekst
: Problemı sudebnoy interpretatsii. Krasnodar,
163 s.
Şürentaev A; Esdäwletov A. (2019). «Kazaxstanskaya
yuridiçeskaya pressa v pervoe desyatiletie
nezavisimosti» ğılımiy maqalası. Mejdunarodnaya
jurnalistika. Evraziysko-atlantiçeskoe
partnerstvo i media: materialı VIII Mejdunar.
nawç.-prakt. konf. – Minsk: BGW, s. 331-336.