HaftanınÇok Okunanları
COŞKUN HALiLOĞLU 1
KEMAL BOZOK 2
HİDAYET ORUÇOV 3
Kardeş Kalemler 4
BAYAN AKMATOV 5
Emrah Yılmaz 6
MARUFJON YOLDAŞEV 7
İstanbul’u bilmezdim; oraya bir “Kâtip” götürdü beni
Bir “masal”dılar bende o yaşmaklı hanımlar nazlı
“Kâtip benim; ben kâtibin” derken
Nasıl raks ederek dönerdi o renkli şemsiyeleri
Bir filimdeydi ya da gramofon sesindeydi; “Aziz İstanbul” derdi biri
Bir “kartpostal”da olacak, uzar giderdi Sultan Ahmet’in minareleri
Hayalle gerçeği ayırt etmek o kadar kolay değil
Türkiye merakı, Kafdağı’nın ardıydı bende; Semplon Ekspresi
Uykusuzdun, ay-yıldızlı vagondaydım; “burası Sirkeci”
Kömür ve ter kokusu, raylar, şimendifer, koşuşan insanlar
Ben neredeyim şimdi, yalnızım, on üç yaşındayım, bereket arkadaşlar
Sonra Beyoğlu Caddesi, parfüm kokan kadınlar, sinemalar
Uzaktan daha güzeldi İstanbul; o “Beyoğlu Güzeli”, yalılar
Aaa, bakın “Kızkulesi” derdi biri; kimdi
Balık tutardı insanlar köprü üstünden
Aşağıda bir kayıkta balık yerdi biri
Bir “Anadolu Saz evi” vardı, ter ve tahtakurusu kokardı oteller
Ne filimler izlerdik; İstanbul caddelerinde kaybolurdu insanlar
Kaybolan benim düşlerim gibi
Boğaziçi, “şen gönüller yatağı”ydı belki; öyle bilirdim
Bazı şeylere öyle kolay inanmaz oldum sonradan
Bir hamal çocuk merdivenden sırtüstü düşeli beri
Yaşam bu; elbette her şey “tozpembe” değil ne de her zaman “zindan”
Uzak bir denizden mi bakardım, karşıda İstanbul, akşamdı
Sanırdım, çok süslü bir gelinin “hotozlu” silueti
Deniz bir güzel olurdu gözümde bir çirkin; kimi neşe çoğu kez hüzün
Korkardım içinde yitmekten oysa bağlı kayıklar bir ileri bir geri
Son söz: Orhan Veli’yi anmak istedim yine
“Bir kadının suya değiyor ayakları” derdi