Türkistan’ın En Büyük Şairi


 01 Şubat 2020


Mustafa Çokay’ın rehberliği ve sarfettiği gayret ve çabaları sonucu Berlin’de yayınlanan Yaş Türkistan Dergisi’nin sahifelerinde Büyük Türkistan’la ilgili değerli bilgiler sırrını halen korumaktadır. Bunun sebeplerinden biri, Yaş Türkistan Dergisi’nin tümü çağdaş Kazak Türkçesi’ne aktarılamaması ve bilimsel çevreye tam anlamıyla kazandırılamamasıdır. İkinci olarak, Türkistan’ın bağımsızlığı ve bütünlüğünü gaye edinen bu derginin siyasî özelliği ağır basmakla birlikte, kültürel, manevî, tarihî, edebî eser ve makaleler de sıkça yayınlanmaktaydı. Mustafa Çokay’ın önderliğini üstlendiği millî direniş kahramanları Sovyet Türkistan’da olup bitenlere itiraz etmekle sınırlı kalmayıp, kendi tutumlarını açıkça sergilemişlerdir.

1997 yılında Mustafa Çokay’ın çalışmalarını araştırırken Yaş Türkistan Dergisi’nde 1934 yılında yayınlanan “Türkistan’ın Büyük Şairi Abay Kunanbayulı” isimli makale dikkatimizi çekti [1]. Çağatay Türkçesiyle yazılmış olan makaleye ek olarak Abay’ın ünlü resmi de yer almıştı. Resmin altında “Türkistan’ın en büyük şairi Abay Kunanbayulı” şeklinde yazılmıştı. Makalenin sonunda ise “Esen Tursın” imzası vardı. Takma ad kullanan makale yazarının gerçekten kim olduğunu belirlemek kolay olmadı. İlk başta Mustafa Çokay’ın kendisi olduğu aklımıza geldi. Çünkü muhacir aydınlarımız arasında yeni Kazak şiirinin öncülerinden olan Büyük Abay’ı Kazak Çokay’dan daha iyi kim tanıyabilecek ki? Makale yazarı Abay’ı bütün Türkistan’ın en büyük şairi olarak isimlendirmiştir. Bilgimize göre, daha önce Abay’a kimse tüm Türkistan’ın baş şairi dememişti.

Mustafa Çokay’ın Genel Yayın Yönetmeni olarak makalenin yazımı ve yayımı için yardımını esirgemediği muhakkaktır. Araştırmalarımız sırasında Esen Tursın imzasının Yaş Türkistan Dergisi’nin Genel Sekreteri Tahir Çağatay’ın takma adı olduğu tespit edildi. Bundan hareketle Abay’ın vefatının 30.yılında, yurtdışında, Yaş Türkistan Dergisi’nde yayınlanan makale yazarının Profesör Tahir Çağatay olduğunu net bir şekilde ileri sürmek mümkündür.

Fazla hacimli olmayan makalenin geniş okuyucu kitlesine hitap etmesine rağmen, bilimsel metotla kaleme alınması belirtilecek hususlardan biridir. Giriş kısmında Abay’ı yetiştiren çevre ve Kazak halk edebiyatı hakkında bilgi veren yazar Kazak edebiyatını “Türk halkları içindeki en zengin edebiyat” olarak nitelendirmektedir. “Kazak halk edebiyatı dipsiz ve sınırsız bir hazinedir” şeklinde yazan Çağatay, Kazak edebiyatının gelişim süreci ve safhaları, özellikleri ve ayrıcalıkları üzerinde durur. Tahir Çağatay bu bölümde 19.yüzyıla kadarki dönemleri tahlil ederek halk edebiyatının kollarına birer açıklama getirmiştir.

Makale yazarı Abay hakkındaki düşüncelerini şu şekilde paylaşır: “...Abay Kunanbayulı edebiyata büyük yenilik getirerek halk edebiyatına yeni yön kazandırdı. Çağdaş, fakat millî özelliği ağır basan şiirler yazmaya başladı. Abay Rus edebiyatı ve onun aracılığıyla Avrupa edebiyatını öğrendi. Ancak edindiği bilgiler onu Kazak köyünden, geniş bozkırlardan ve bozkır döşünde hür yaşayan halkından uzaklaştırmadı. O, geleneksel Kazak edebiyatındaki halkçılığı çağdaş milliyetçiliğe dönüştürdü”.

Abay’ı diğer çağdaşlarından ayıran en büyük özelliklerden biri onun gelenek ve dinden, halkının dünya görüşünden uzak kalmadan şiirlerinde millî ve manevî değerleri anlatmasıdır. Bu bakımdan Mustafa Çokay’ın 1935 yılında Yaş Türkistan Dergisi’nde yayınladığı “Rus Misyonerliği” konulu makalesi önemlidir [2]. Mustafa Çokay makalesinde Abay’ın çağdaşı, kuyruklu yıldız gibi akıp giden Şokan Valihanov’u “Rus kültürü ve Rus yönetiminin misyonerliğine” benzetmişti. Bu açıdan Çokay ile Çağatay’ın düşüncelerinin örtüşmekte olduğunu ileri sürmek mümkündür.

Abay’ın geniş halk kitlesine hitap etme isteğini iyi anlayabilen Çağatay, büyük düşünürü “millîyetçi, halk taraftarı şair” olarak isimlendirmektedir. Makale yazarının Abay’ın Doğu ve Batı hakkındaki bilgileri ile ilgili düşüncelerini paylaşalım: “Rus araştırmacıları Abay’ın Rus edebiyatının devleri Puşkin ve Lermontov’u okuyup, onların eserlerini yakından tanıdığını yazmaktadır. Bolşevikler ise onu “bozkır soylusu” diyerek “feodalizm ve zenginlik taraftarı şair, millîyetçi” şeklinde kötülemektedir. Bize göre ise, Abay Kazak edebiyatına yeni çağa uygun millî ruh ve özellik kazandıran millî edebiyatın gerçek anlamdaki ıslahatçısıydı”.

Yazar makalesinde Abay hakkında bilgi vermekle birlikte eserlerine ilişkin değerlendirmede bulunmuştur. T. Çağatay “Abay kendi şiirlerini hem halkı tanımak hem tanıtmak için yazdı. Halkın kusurlarına işaret ederek, zayıf noktalardan arınma çağrısında bulundu. O, halkı, ülkesi ve doğasını tasvir etti, geçmiş günlerin parlak sahifelerine özlem duydu, halkının durumuna kalbi sızlayıp kaygılandı. Halkı gelecek için hazırlık yapmaya, eğitim ve kültüre davet etti. Abay Kazak gençlerini ve genel olarak Kazak toplumunu halkı tanımaya, onu sevmeye ve ona hizmet etmeye çağırdı” şeklinde yazmaktadır.

Tahir Çağatay, eserlerini Kazakların arasında, doğduğu köyde yazan Abay’ın hayattayken kendisine layıkıyla hürmet edilmediğine hayıflanmaktadır. Yine yazara göre, Abay’ın en büyük mirası, oluşturduğu ekoldür. Arkasında bolca miras ve sağlam kaide bırakan Abay’ın Kazak edebiyatındaki etkisi kısa zaman içinde görüldü. Makale yazarı: “Abay’ın izinden giden yeni nesil edebiyat temsilcileri bulunmaktadır. Kazak edebiyatında yenilikçilik ruh daha etkin hale gelmeye başladı. Ahmet Baytursınulı, Mirjakıp Dulatulı, Sultanmahmut, Gumar Karaşulı ve diğerleri Abay’ın oluşturduğu edebî ekolün temsilcileri oldu” şeklinde yazmaktadır.

Sovyetlerin acı gerçeğini söyleyip, Alaş hareketi önderleri için matem tutan T. Çağatay, Ahmet Baytursınulı ve Mirjakıp Dulat’ı sadece Kazak edebiyatının değil, bütün Türkistan’ın oluşmasına ölçüsüz katkıda bulunan kanaat önderleri olarak görmektedir. Türkistan uğruna canını feda eden Ahmet, Mirjakıp ve Mustafalara manevî üstadlık eden Abay, gerçekten de Büyük Türkistan’ın şairi değil midir? Abay eserlerinde Türkistan’la ilgili hiçbir sözcük sarfetmemiş olabilir, ancak izince yetişen şakirtleri Türkistan’ın bağımsızlığı ve bütünlüğü yolunda kendi hayatları pahasına mücadele ettiler.

Türkistan’ın azadlığı yolunda mücadele eden yazarın değerlendirmesine göre “Abay sadece Kazakların değil, bütün Türkistan’ın baş şairidir!” Bir Özbek delikanlısının içtenlikle söylediği fikir böyle olmalıdır. Yazar 1954 yılında Türkiye’nin İstanbul kentinde yayınlanan “Türkistan’da Türkçülük ve Halkçılık” isimli eserinde Abay’ı “Türkistan’daki yenilenme döneminin başlangıcı” olarak göstermiştir. Bu makale Türkistan’da bağımsız devletler meydana gelip, Kazakistan bağımsızlığa kavuştuğu dönem bazıları için özgün gelmeyebilir. Ancak Abay eserlerinin yurtdışında ve Stalin zulmünün etkisiyle “kaba sosyalizm” açısından ele alınıp, sınıf kavramıyla değerlendirildiği dönem yazıldığını dikkate alacak olursak, makalenin değeri daha da artacaktır. Hatta Abay’ın Kazak edebiyatında aldığı yeri tam tespit edebilen yazar bu noktada büyük yazarımız Muhtar Awezov ile benzerlik göstermektedir.

Profesör Tahir Çağatay Alaş hareketine ve Türkistan’ın bağımsızlığı için Buhara’da düzenlenen gizli toplantılara katılan Muhtar Awezov’la çok iyi tanışıyor ve onunla manen ve ruhen anlaşıyordu. Bu yüzden adı geçen makalede büyük şairin öğrencisi olan ve Abay araştırmalarının fikir babası olan Muhtar Awezov’un ismini Ahmet ve Mirjakıp ile aynı sırada dile getirmemektedir. Onun bu davranışını büyük yazara destek çıkıp, kanlı soykırımdan korumanın bir yöntemi olarak algılamak doğru olur. T. Çağatay, Muhtar Awezov vefat ettikten sonra yayınlanan bir çalışmasında yazar hakkındaki görüşlerini paylaşır. Bununla birlikte Yaş Türkistan Dergisi’nin Genel Yayın Yönetmeni, Türkistan millî direnişinin önderi Mustafa Çokay’ın da dostlarını korumak amacıyla böyle bir yönteme başvurduğunu biliyoruz.

T. Çağatay makalesinde “Rusların herhangi bir millîyetçi şair veya yazarının eserini bulabileceğiniz gibi, Türkistan’da Abay’ın eserlerine hiç rastlayamazsınız. Bunun sebebi aşikardır: Rus millîyetçiliği!” şeklinde kahrolarak Abay eserlerinin halkın hafızasında ebedî olarak korunacağına güvendiğini belirtir. O, “ne kadar sınırlama getirilirse getirilsin, halkın eseri olan yapıtlar, halkın gönlünde taht kurmaya devam edecektir!” ifadelerini kullanır. T. Çağatay’ın yazdıklarında ne denli haklı olduğuna bugün hepimiz şahidiz.

Burada makale yazarı hakkında da kısaca bilgi vermeyi doğru buluyoruz. Mustafa Çokay’ın muhacerette güvendiği yol arkadaşı ve gerçek öğrencisi olabilen Tahir Çağatay önce Taşkent’teki cedid mektebinde, sonra Ufa’daki ünlü Aliye Medresesi’nde eğitim alır. İki ihtilal sırasında meydana gelen karışıklıkta Azerbaycan halkının kurtuluş mücadelesine de katılan Çağatay, Türkistan’da Sovyet dönemi başladıktan sonra Almanya’ya yol alır.

Türkistan’ın bağımsızlığı için yapılan mücadelenin köküne balta vurulduğunu hisseden Turar Rıskulov ve Fayzolla Kocayev 1922 yılında Almanya ve Türkiye’ye yetenekli ve millîyetçi gençleri okutmak için gönderirler. Bu gençlerden biri Tahir Çağatay olur. O, Berlin’e gelerek felsefe, sosyoloji ve ekonomi temelleri ile ilgili ders alır. Sosyoloji alanında 1931 yılında doktorasını savunan Çağatay, savaş sonrası yıllarında Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara’daki üniversitede profesör olarak çalışır. Mustafa Çokay’ın mirasına sadık kalan bilim insanı, Yaş Türkistan serisi ile Türkistan ve Mustafa Çokay hakkında kitaplar yayınlar.

Büyük Abay’ın edebî mirası hakkında bilimsel yorum yapan, yurtdışında bulunduğu sıralarda büyük şairin eserlerini tanıtan Profesör Tahir Çağatay’ın ismi Abay araştırmaları tarihinde yazılacak ilk isimlerden biri olması gerektiği kanısındayız.

 

Kaynaklar

Tursın E. Türkistannıñ Ulı Aqını // Yaş Türkistan Dergisi, 1934, No: 58, s. 39-41.

Çokay M. Rus Misyonerliği // Yaş Türkistan Dergisi, Eylül 1935, No: 70, s. 2-8.

Hıdıraliyev D. Mustafa Çokay. Hayatı, Faaliyetleri ve Fikirleri. – Ankara: Yeni Avrasya Yayınları, 2001. – 215 s.

Abay Tuwralı Estelikter. 1.Kitap. - Semey: Abaydıñ Memlekettik Qorıq-Murajayı, 2013. - 260 s.

Qunanbayev T. Äkem Abay Tuwralı. – Almatı: Ana Tili, 1993. – 56 s.

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 158. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 158. Sayı