HaftanınÇok Okunanları
COŞKUN HALiLOĞLU 1
KEMAL BOZOK 2
Kardeş Kalemler 3
HİDAYET ORUÇOV 4
Emrah Yılmaz 5
MARUFJON YOLDAŞEV 6
SULTAN RAEV 7
Her milletin var olması ve varlığını idame ettirebilmesi için iki önemli unsura ihtiyacı vardır. Bunların birincisi kültür ve ikincisi ise dildir. Birincisini kaybettiğimizde, kültürel emperyalizme maruz kalır ve ikincisini kaybettiğimizde ise dil-edebiyat asimilasyonuna uğramış oluruz.
Türkmen halısı; dünyanın her bölgesinde varlık gösteren Türkmen halkının kültürünün önemli bir parçasıdır. Bunu gururla söylüyor olmak ise, bütün olumsuzluklara ve zor koşullara rağmen, bu kültürün binlerce yıldan beri hala devam ediyor ve devam ettiriliyor olmasına bağlıdır.
Bu kültürün daim yaşaması ve yaşatılması her ne kadar, halıyı dokuyan bizim kız-bayanlarımıza bağlı olsa da, bunun tarihini ve değerini dünyaya tanıtmak, eğitim gören her bir Türkmen gencinin boynunun borcudur. Bu sebeple, Türkmen halısının doğru dürüst bir şekilde tanınması/tanıtılmasını sağlamak için yola çıktığımdan beri elime geçen bilgileri, sizlerle şu şekilde paylaşmak istiyorum:
Dünyanın en eski halısı, M.Ö. 3000 yılında Kafkas Dağ’ında Rus Arkeologları tarafından keşfedilmiştir. Daha sonra ise, Ahameniş İmparatorluğu döneminde Orta Asya’da da bir halı keşif edilmiştir ki bunların ikiside, o günden bu yana Rusya’nın Saint Petersburg Şehrinin Ermitaj Müzesi’nde muhafaza edilmekte ve sergilenmektedir. İşin ilginç kısmı şu ki bu halıların dokunuş tarzı, Afganistan Türkmen’lerinin dokudukları halılar ile aynı ve benzerdir. Hatta şöyle ki ne halıda kullanılan iplerde bir değişiklik var, ne tarzda ve ne de dokuluşta. Yani M.Ö. 3000 yılında bulunan ve keşfedilen halıların da Türkmen Halısı olma ihtimalı çok yüksek ve birkaç yazar/tarihçi tarafından da aynı şekilde idda edilmektedirç.
Şimdi gelin ‘’Halı’’ kelimesinin köküne bakalım. Bu konuda herkesin duyduğu revayetler ve okuduğu hikayeler farklılık gösterebilir ama en mantıklısı, Şibirgan’ın Akça İlçe’sinin ‘’Kara Boyun’’ denilen köyde ‘’Hallı (Benli)’’ isimli bir kızın ilk defa halıyı dokuduğu ve geçip giden uzun zamanların sonunda ‘’Hallı’’ kelimesinin ‘’Halı’’ kelimesine değiştiğidir. Halının rağbet görmesi ise; ‘’Hallı Kız’’ ilk defa halıyı dokuduğund, bununla başka kızlarında yarışıp, ondan halı dokuma sanatını öğrenmelerine bağlıdır. Türkmen Halısı, halı dokuma sanatı yaygınlaşıp, her Türkmen hanımı ve kızı tarafından dokunmaya başlandıktan sonra; ilk zamanlar, dönemin padişahlarına hediye şeklinde takdim edilmesi için kullanıldıysa da, pazarlarda yavaş yavaş ticari bir ürün olarak da yerini almıştır. Bundan sonra ise dış ülkelere gönderilen halılar, İran’da kendine ‘’Qaleen’’ ismini almıştır.
Gün geçiyor, ay geçiyor ve yıl geçiyor ama takvimlar 1953 yılını gösterdiğinde, Akça İlçe’sine bağlı olan Çarşango’lu halı tüccarı, Haci Mohammed Kul Bay, Afganistan’ın Şahı olan sayın Zahir Şah’ı Akça İlçe’sine davet ediyor. Bu davete icabet eden Afganistan’ın Şahı sayın Zahir Şah’ın aracı, Şibirgan ile Mezar-i-Şerif (Belh) arasında köprü görevi gören ‘’Çar Serek’ten (Dört Yol)’’ Akça İlçe’sine kadar halı üstünde gelir. Yani bu, neredeyse 5-10 km’lik bir mesafenin halı ile süslenmiş olduğu anlamına geliyor. Bu şekilde, Afganistan’ın ‘’Birinci Halı Sergisi’’ de bu dönemde Akça İlçe’sinde gerçekleştirilmiş oluyor.
Şimdi biraz da Türkmen halısının rengi, desenleri ve şekilleri hakkında bilgi edinelim. Türkmen halısı, 1970-1990 yılları arası ve daha öncesinde; üç renkte dokunuyordu. Bunun sebebi başka renklerin Afganistan’da olmaması ve daha keşfedilmemesine bağlıydı. Ama zamanın öncü halı tüccarı Haci Akmurat Bay gibi iş adamları tarafından farklı farklı renkler Afganistan’a getirilmiş ve bu şekilde Türkmen halısı sektöründe bir devrim diyebileceğimiz olay medyana gelmiş ve farklı renklerin kullanımı yaygınlaşmıştır. Örneğin şu anki Türkmen halılarının hazırlanışında 600’ü aşkın renk kullanılmaktadır. Buna ek olarak, Türkmen halısının nakşaları (desenler) de aynı devrimi, teknolojinin gelişmesiyle tecrübe ediyor. Şöyle ki bir zamanlar her Tükmen kız ve hanımlarının beyninde ve kafasında ezberlenen nakşalar, teknolojinin gelişimiyle farklı şekiller alıp, çok değişmiştir. Bu değişimin esasında, teknolojinin gelişimi kadar 1979-1990 arası yıllarda Pakistan ve İran gibi dış ülkelere göç eden, Türkmen göçmenlerinin de etkisi vardır. Sonuç olarak yurtdışına taşınan Türkmen göçmenler yaşadıkları kamplarda BM’nin de desteğiyle herkesin kendi isteğine göre nakşa çizdirip, ona göre halı dokuyacak kadar kendilerini geliştiriyorlar. Böylece bu farklı desenler yaygınlaşıp, Afganistan’a da taşınmış oluyor.
Türkmen halısının Afganistan’da 8 türlü dokunma şekli bulunmkta ve 4 türde de kilim dokunmaktadır. Nakışlara geldiğimizde ise 1000’i aşkın farklı ve değişik nakış mevcut olup, kullanılmaktadır. Afganistan’da Türkmen halısı için ‘’Gazne İpi’’ kullanılmakta ki bu ip, Yeni Zelanda ipinden sonra dünyadaki ikinci ip olma özelliğine sahiptir. Türkmen halısında kullanılan bu iplerin, 70%’i yünden eğrilip hazırlanmakta ama geri kalan 30%’luk kısmı ise Merinos, Belçika, Meşhedi ve Vilayeti İpleri adlaroyla, makinelerde eğirilmektedir.
Türkmen halısının vasfını yazma ile bitirmek mümkün değilse de; Beethoven’in ‘’9.Senfonisini’’ bestelerkenki hayal gücünü, Da Vinci’nin “Mona Lisa”yı resim eden parmaklarının marifetini ve Michelangelo’nun ellerinin ‘’Davut Heykeli’’ini yapımındaki yeteneğini; Türkmen halkının hanımlarının, kızlarının ve annelerinin “Halı Dokuma Sanatında”, bir arada görmek mümkündür.
Bu sanatı görme/görebilme lütfuna ermeyenler ise illa da istiyorlarsa; Türkmen halısının övgüsünü Faruk Sümer Hocanın tarih kitaplarında, Umberto Eco’nun romanlarında, Asyalı Şairlerin şiirlerinde ve Batılı yazarların da denemelerinde vs… okuyabileceklerdir her zaman…
Uzun lafın kısası Türkmen halısını; Selçuklu dönemi nakkaşlarının eserlerinde, Rus Hanedanlarının özel misafirhanelerinde, Osmanlı İmparatorluğu döneminde saraylarda, Londra’nın müzelerinde, ABD’nin pazarlarında, ‘’Guiness Rekorlar Kitabı’nın’’ altın sayfalarında, Girnata’nın tarihî camilerinde ve birçok bilim insanının da kütüphanesinde görmek; insanı hem sevindiriyor hem gurur veriyor ama aynı zamanda da en önemlisi, bu kültürün yok olmaması gerektiğini hatırlatıyor.
Son cümleler olarak; Türkmen halısının Afganistan’ın ekonomisine etkisinden de biraz bahsetmenin elzem olduğunu düşünüyorum. Geçen yıl yani 2023 yılında Afganistan’dan 19,1 milyon dolar değerinde Türkmen halısı dış ülkelere ihraç edilmiştir. Türkmen halısı, Afganistan’ın 18 vilayestinde (ilinde) dokunmaktadır ama bunun 70%’i Türkmen’lerin yoğun yaşadığı Kuzey Bölgesinde dokunan halılardır. Ama şunu da unutmamak gerekir ki Afganistan’ın bu ihracatının 79%’ü Pakistan üzerinden diğer ülkelere satılmakta ve gönderilmektedir.
Birde Afganistan’ın öncü halı tüccarları aynı zamanda da milli tüccarları olan saygıdeğer Haci Mohammed Kul Bay, Haci Akmurat Bay, Haci Samet Bay ve Haci Kandil Bay gibi şahsiyetleri de aklımızın bir köşesinde daima tutmamız lazımdır. Ama günümüzde Şibirgan’ın Akça İlçe’sinde, halı sektöründe aktif olarak faaliyet gösteren ve başında Haci Sahi ‘’Eleç’’in olduğu ‘’Kerki Şirketi’’nin de Türkmen halısına katkılarını unutmamak gerekir. ‘’Kerki Şireketi’’ ilk defa Haci Abdulgaffar ‘’Eleç’’in başkanlığında kurulmuş olsa da, şu an yönetimi ve başkanlığını Haci Sahi ‘’Eleç’’ elinde bulundurmaktadır. (Ekteki resim ‘’Kerki Şirketi’’inin, Almanya’nın Hannover Şehrindeki halı fuarı ve sergisinde 2024’ün ‘’En İyi 8 Halısı’’ arasına giren nakışlarının resmidir.)
----
Türkmen Halısı Vasfında Söylenen Bir Şiir
‘’Cihan pazarında özünü tanıtan
Adını çıkaran, Türkmen Halısı
Uzaktan yaynadar dünyanın gözün
Kıpkızıl gül açar Türkmen Halısı
*****
Gelin kızlar, on parmağı hünerdir
Altındır, gümüştür hem sim o zerdir
Halının emsalı faslı bahardır
Gül gülistan olur Türkmen Halısı
*****
Londra’da, Germen’de zümrüt gibi geçer
Tüccarlar bakışıp, pahasın biçer
Türkmen’in adını aleme saçar
Gül gülistan olur Türkmen Halısı’’