Tüylü Terlik


 01 Şubat 2023


TÜYLÜ TERLİK 

  Refika OKULU GÜRKAN

Düğün alış verişine çıkardığı oğluyla gelin kızına  “Siz gönlünüzce dolaşın, ben şu köşede oturup biraz soluklanayım.” diyen Canan, satıcının gösterdiği sandalyeye yığılır gibi oturdu. Oğlu Murat ve gelin kızı Feyza’nın ardından sevgiyle baktı. Gözü vitrinin ardındaki tüylü terliklere takıldı. Ayakkabıcı dükkânında sadece bedeni kalmış, ruhu çoktan yirmili yaşlarının Canan’ını bulmuştu.

            “Hanım efendi, terliklerden hangilerini beğendiğinizi söylerseniz öncelikle elimizdeki o modellerin numaralarını kontrol edelim efendim.”

“Tüylü terlik nedir Allah aşkına anne! Kesinlikle giymem ben bu uyduruk şeyleri! Hem o topuklarla nasıl yürüyeceğim ben? Kullanmayacağım eşyaları yığmaktan nasıl zevk alırsınız bilmiyorum. Şu dükkândan bir an evvel çıkalım lütfen!” 

“Hanımefendi beğenmediyseniz daha birçok çeşidimiz var, nereye gidiyorsunuz?”

“Daha çeşitleri varmış(!) kaz tüyü mü, kuş tüyü mü acaba?”           

“Sus kızım sus! Duyacaklar şimdi! Çok ayıp olacak dünürlere. Zaten öyle yavaş hareket ediyorsun ki kesin anladılar memnuniyetsizliğini, beni çok mahcup ettin çok, ifadeni düzelt lütfen, Feride Hanım yanımıza geliyor.” 

“Münire Hanımcım, güzel kızımız yoruldu herhâlde, isterseniz şu karşıki pastanede birer yorgunluk kahvesi içelim. Ardımızdan kovalayan yok a canım, dinlenince devam ederiz. İnsan hayatında her zaman düğün alışverişine çıkmıyor ya.” 

“Aman Allah’ım, ara verip tekrar mı devam edecekler? Kahvesi, çayı derken bu gidişle akşamı edeceğiz. Annem de hâlinden öyle memnun ki, utanmasa yarın da devam edelim diyecek.”

“Annecim lütfen müsaade isteyelim, bitsin bu işkence. Yoksa bak ben söyleyeceğim, dayanacak gücüm kalmadı.” 

“Feride Hanımcım estağfurullah yorgunluk ne demek böylesi hayırlı işlerde. Canan’ın heyecandan ayakları yere basmıyor. Siz nasıl isterseniz öyle olsun.”                                           

“Tabii ki Canan kızıma en iyisini isterim dünürüm, aslında sürpriz yapacaktım, mağazaya geçince görecektiniz ama madem bana bıraktınız o hâlde gitmeden söyleyeyim. Gelinlik için öncesinden bize birkaç model hazırlayacaklardı, gidince beğeneceğimiz modellere göre bakalım ki Canan kızımın işi kolay olsun, diye düşündüm. Hazır olunca arayacaklardı, dün haber geldi. Kahveden önce gidip onlara bir baksak mı o zaman? Kahveleri de Canan kızımız gelinlikleri denerken iki dünür karşılıklı oturup içeriz.” 

“Çok isabetli düşündünüz Feride Hanımcım. Ön sipariş ne iyi olmuş, Canan’ım da rahat rahat seçsin içine sinen gelinliğini.” 

Ben ne diyorum, annem ne söylüyor! İçime sinmedi desem sanki bir anlamı olacak. Volkan’a defalarca anlattım, düğün öncesi çarşı pazar işlerini beraber görelim, ben boncuklu, gipürlü sevmiyorum, annemle bile zevklerimiz farklı, kaldı ki müstakbel kayın validemle, üstelik ilk alışverişimizde beğenilerimiz uyuşmazsa nasıl yaparım, ne söylerim, dedim. Kahkahayla güldü, bütün alış verişinizi siz kadın kadına halledin, beni hiç karıştırmayın Canan, en son gelinlik seçerken gelirim ben, deyip çıktı işin içinden. İnsan bari yanımda olur. Tüylü terlik nedir? Hâlâ giyenler var mı bunları? Millet aya çıkıyor, biz tüylü terlik aramaya. Neyse ki gelinlik seçme faslında yalnız değilim. Volkan yanımda olursa annesine laf anlatır belki. Şu merasim de bir bitseydi. 

“İlk evladımızı evlendiriyoruz Münire Hanımcım, dostu var düşmanı var. Feride gelinine ucuz gelinlik giydirmiş ucuz düğün etmiş, dedirtir miyim hiç? Her şeyin en pahalısından feda olsun Canan kızıma! Şu gideceğimiz gelinlikçi bizim sülalenin üç nesil kızlarını, gelinlerini giydirmiş. En güzellerini hazırla diye sıkı sıkı tembih ettim günler öncesinden.” 

“Feride Hanım teyze ben çok teşekkür ederim ama gelinlik modelleri konusunda benim hayalim…”

“Bilmez miyim a kızım?  Hangi prensesti hani o masaldaki? Hah! İşte tam onun gibi kabarık, taşlarla süslü etekleri yerlere sürünen bembeyaz bir gelinlik hayalini bilmez miyim hiç? Biz de genç olduk yavrum! Hem laf arasında duymadım sanma, hanım teyze nasıl lakırdı öyle? Anne diyeceksiniz artık bizlere yavrum, anne.”                             

            “Ahh bu yeni nesil gençler dünürüm, tutturmuşlar bir hanım teyze. Bakma sen Canan’ın kusuruna. Aile oluyorsunuz artık güzel kızım, ben neysem Feride Hanım da bundan sonra öyle olacak senin için.”                                         

Kabarık mı? Taşlı mı? Prenses mi? Anne mi? Volkan neredesin? 

“Buradayım Canan, ben buradayım da sen neredesin? Elindeki tüylü terlik de nedir? Kaç defadır arıyorum ama açmadın telefonu. Bizim oğlanla gelin kız ne yaptı? Alışverişi bitirebildiniz mi? Seçebildiler mi gelinliği? Hem sen niye kenara çekilip böyle tek başına bir köşede oturdun?”

“Hangi terlik, affedersin gelinlik? Evet, seçtiler, yani herhâlde seçmişlerdir. Gençler kendileri seçsin deyip diğer mağazaları gezmeye onları baş başa gönderdim.” 

            “Sen de bu terliklerin arasında öylece onları mı bekledin hanım?”

“Yanlarındayız zaten Volkan, gelinim giyeceği terliği, gelinliği de müsaade edelim kendisi seçsin. Bak, işte geliyorlar. Yüzleri de gülüyor, ne güzel.”                                                                             

            “Babacığım Feyza tam istediği gibi bir gelinlik buldu. Anneme de düşüncesini sormak istedi ama o bizimle gelmedi.” 

“Anneni tanıyorsun oğlum! Görünen o ki, gelin kızımızın içine bir ukde bırakmak istemedi. İşleriniz bittiyse bir yere oturalım da yorgunluk kahvelerimizi içelim.”

“Baban ne güzel dedi oğlum, mazide yarım kalan kahvemi bugün ağız tadıyla içeyim. Sizden alışverişin, benden yılların yorgunluğu çıksın.” 

(AYB Türkiye Çevrim İçi Hikâye Atölyesi, Kasım 2022)

 

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 194. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 194. Sayı