Ümit


 01 Mayıs 2024


Ümit

Ne yazgım ne de özgürlüğüm kaldı

Ancak bir ümit beni sardı:

 

Ukrayna’ya tekrar dönmek ümidi

Vatana tekrar bakmak sevinci

 

Göz atmak tekrar Dnepro’nun maviliğine-

Fark etmez-orada yaşamak veya ölmeye;

 

Tekrar göz atmak bozkıra, mezarlıklara,

Son defa dalmaya coşkulu arzulara.......

 

Ne yazgım ne de özgürlüğüm kaldı

Ancak bir ümit beni sardı.

 

 

Yeşil bir tepede...

 

Yeşil bir tepede,

Kiraz bahçesinde,

Köşeye iyice bir kulübe sinmiş

Sanki bir çocuk eğilmiş

Ve sessizce göz atıp durmuş,

Annesini görmeyi hayal kurmuş,

İşte  bu beyaz kulübeye

Sanki ana evladını görmeye

Güneş çıkıp parlamış

Ve kulübeyi mutluluk sarmış.

 

 

Kirazlar

 

Kirazlar parlıyor

Yeşil yapraklarda

Kirazlar göz kıpıyor

Küçük çocuklara.

 

Küçük kız ve oğlanlar

Ağacın altında zıplıyor,

Ellerini uzatıp

Ve neredeyse ağlıyor:

‘kiraz yemek isterdim

fakat yükseğe tırmanamam

Ah, onu koparmayı dilerdim,

Fakat ona ulaşamam!’

 

‘Ah vişne ve kirazlar

kırmızı ve olgunsunuz,

neden bu denli 

yüksek dalda yetişip kaldınız?!’

 

‘İşte bundan dolayı da

yüksek bir dalda yetiştik,

alçak yerde yetişseydik

Olgunlaşır mıydık?’

 

 

Duruyor ve baharı dinliyordum

Duruyor ve baharı dinliyordum,      

Bahar ise birçok şey anlatırdı,

Yüksek sesle şarkı söylüyordu

Ve tekrar gizli sessizliğe atılırdı.

 

O bana aşk şarkısından buluyordu

Gençlik, sevinç ve ümitle bağlı

O bana tekrarlayıp duruyordu

hayallerimde kalan anıları.

 

 

Tatar kızı.

Orada, şehirden uzak, çiğnenmiş yolda,

Sıcak taşlı bir bozkırda

Güzel bir Tatar kızı geliyor,

Bu bayan özgürce geziyor.

 

Cesur ve kumral başın üzerinde

Kırmızı küçük bir fes parlıyor,

İpekle dikili beyaz tülbenti

Esmer yüzünü örtüyor.

 

Bazen yüzünü kapatır, bazen açıyor, -

Bakışı  ise yıldırım gibi atıyor,

Kara kaşların altından nazı kaçıyor!

Bu tatlı cadı ne de güzel bakıyor!

 

Bahçesaray 

Bahçesaray duruyor büyülenmiş gibi.

Ay, gökten altın ışınlarını gönderiyor,

Şehrin beyaz duvarları parlıyor gümüş gibi,

Tüm şehir lanetli bir yer gibi dalmış, uyuyor.

 

Etraftakı minareler ve ağaçlar gümüş renginde

Sanki bu sessiz, uykulu cenneti koruyor;

Alacakaranlıkta ve üzüm yapraklarında

Sessiz bir dere gizlice akıyor.

 

Hava soluyor büyülü bir sakinlikle,

Uykulu şehrin üzerinde hafif kanatlı bir sesle

Kızıl  rüyalar, eski rüyalar uçuyor.

 

Ve ince bir kavağın tepesi

Yavaşça sallanıyor, fısıldıyor hafifçe,

Eski günleri hatırlıyor..

 

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 209. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 209. Sayı