HaftanınÇok Okunanları
ERKUT DİNÇ 1
Sümer Tek 2
COŞKUN HALiLOĞLU 3
ZEHRA TAŞDEMİR 4
HUDAYBERDİ HALLI 5
Ülker Yusifova 6
OSMAN BEYHAN GÜMÜŞ 7
Ümit
Ne yazgım ne de özgürlüğüm kaldı
Ancak bir ümit beni sardı:
Ukrayna’ya tekrar dönmek ümidi
Vatana tekrar bakmak sevinci
Göz atmak tekrar Dnepro’nun maviliğine-
Fark etmez-orada yaşamak veya ölmeye;
Tekrar göz atmak bozkıra, mezarlıklara,
Son defa dalmaya coşkulu arzulara.......
Ne yazgım ne de özgürlüğüm kaldı
Ancak bir ümit beni sardı.
Yeşil bir tepede...
Yeşil bir tepede,
Kiraz bahçesinde,
Köşeye iyice bir kulübe sinmiş
Sanki bir çocuk eğilmiş
Ve sessizce göz atıp durmuş,
Annesini görmeyi hayal kurmuş,
İşte bu beyaz kulübeye
Sanki ana evladını görmeye
Güneş çıkıp parlamış
Ve kulübeyi mutluluk sarmış.
Kirazlar parlıyor
Yeşil yapraklarda
Kirazlar göz kıpıyor
Küçük çocuklara.
Küçük kız ve oğlanlar
Ağacın altında zıplıyor,
Ellerini uzatıp
Ve neredeyse ağlıyor:
‘kiraz yemek isterdim
fakat yükseğe tırmanamam
Ah, onu koparmayı dilerdim,
Fakat ona ulaşamam!’
‘Ah vişne ve kirazlar
kırmızı ve olgunsunuz,
neden bu denli
yüksek dalda yetişip kaldınız?!’
‘İşte bundan dolayı da
yüksek bir dalda yetiştik,
alçak yerde yetişseydik
Olgunlaşır mıydık?’
Duruyor ve baharı dinliyordum
Duruyor ve baharı dinliyordum,
Bahar ise birçok şey anlatırdı,
Yüksek sesle şarkı söylüyordu
Ve tekrar gizli sessizliğe atılırdı.
O bana aşk şarkısından buluyordu
Gençlik, sevinç ve ümitle bağlı
O bana tekrarlayıp duruyordu
hayallerimde kalan anıları.
Tatar kızı.
Orada, şehirden uzak, çiğnenmiş yolda,
Sıcak taşlı bir bozkırda
Güzel bir Tatar kızı geliyor,
Bu bayan özgürce geziyor.
Cesur ve kumral başın üzerinde
Kırmızı küçük bir fes parlıyor,
İpekle dikili beyaz tülbenti
Esmer yüzünü örtüyor.
Bazen yüzünü kapatır, bazen açıyor, -
Bakışı ise yıldırım gibi atıyor,
Kara kaşların altından nazı kaçıyor!
Bu tatlı cadı ne de güzel bakıyor!
Bahçesaray
Bahçesaray duruyor büyülenmiş gibi.
Ay, gökten altın ışınlarını gönderiyor,
Şehrin beyaz duvarları parlıyor gümüş gibi,
Tüm şehir lanetli bir yer gibi dalmış, uyuyor.
Etraftakı minareler ve ağaçlar gümüş renginde
Sanki bu sessiz, uykulu cenneti koruyor;
Alacakaranlıkta ve üzüm yapraklarında
Sessiz bir dere gizlice akıyor.
Hava soluyor büyülü bir sakinlikle,
Uykulu şehrin üzerinde hafif kanatlı bir sesle
Kızıl rüyalar, eski rüyalar uçuyor.
Ve ince bir kavağın tepesi
Yavaşça sallanıyor, fısıldıyor hafifçe,
Eski günleri hatırlıyor..