Utanç


 01 Şubat 2023


UTANÇ

Nazan ZEYNELOVSKA

Soğuk bir kış akşamıydı... Evin temizliğini yapmış, sobayı yakmış, yemeği pişirmiş, sofrayı kurmuş yemeğe oturmak için esnaf olan eşimin dükkânı kapatıp işten gelmesini bekliyordum. Masadaki eksikleri tamamlarken birden kapı zili çaldı, eşim elinde dumanı tüten ekmekle yüzünde kocaman gülümsemesiyle eve geldi. Çok mutluydu, o gün işi bayağı rast gitmiş. Avuç dolusu parayı çıkarıp, biriktirdiklerimizin yanına eklememi söyledi ve elini yüzünü yıkayıp sofraya oturdu. 

Biz mutlu bir şekilde yemeğimizi yerken kapı zili tekrar çaldı. Eşim kapıya doğru yöneldi. Kapıyı açtığında bir kadının geldiğini gördü fakat onu tanımıyordu, beni çağırdı ben de elinde valizi olan kadına şöyle bir baktım gözüm bir yerlerden ısırıyordu ama çıkaramamıştım tam o sırada kadın;

 ‘’ Beni hatırlamadın mı? Zehra ben!’’ dedi. Zehra, der demez küçüklüğümüzde beraber koşup oynadığımız anılar gözümün önünden bir film şeridi gibi akıp gitti. Uzaktan akrabam, aynı zamanda en iyi çocukluk arkadaşım olan Zehra’ydı gelen. Küçüklüğümüzden beri görüşememiştik. Onlar ailece yurtdışına taşınmışlardı, uzun zaman görüşemediğimiz için irtibatımızı kaybetmiştik. Onu görünce çok şaşırdım kapıda hasretle kucaklaştık;

“Hoş geldin.’’ diyerek eve buyur ettim. Masaya bir tabak daha ekledim, akşam yemeğimize devam ettik. Sohbet etmeye başladık. Zehra, yurda kesin dönüş yaptığını, beni çok özlediğini ve merak ettiğini, adresimi de akrabalarımızdan aldığını söyledi.   Birkaç gün bizde misafir olarak kaldı. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamadık. O günler eski anıları yâd ederek geçti. Sabah kahvaltıdan sonra Zehra akrabalarını da ziyaret etmek istediğini söyleyerek evden ayrıldı. Birkaç gün sonra tekrar vedalaşmaya geleceğini söyledi. 

O gittikten sonra, dip köşe temizlik yaparken birikimlerimizi sakladığımız kutunun yerini değiştirmek istedim. Elime kutuyu alınca çok hafif geldi. Kutuyu açtım, bir de ne göreyim! Kutunun içi bomboştu. İçinde bulunan para ve birkaç altınım ortadan kaybolmuştu. Çok öfkeliydim, kendimi çok kötü hissediyordum. Uzaktan akrabam olan Zehra nasıl olur da bana bunu yapabilirdi. O, benim çocukluk arkadaşımdı! Ona evimi açmıştım, soframda başköşeye oturtmuştum, içimi açmış, derdimi dökmüştüm, eşimle hayallerimizi gerçekleştirmek için biriktirdiklerimden bahsetmiştim. Onun böyle bir şey yapabileceği aklımın ucundan dahi geçmemişti. Hayal kırıklığına uğratmıştı beni.

Ne yapacağımı bilemeden düşünürken akşam oldu. Eşim işten eve geldi. Ona olanı biteni kâh kızarak kâh ağlayarak bir çırpıda anlattım. Beni lafımı kesmeden dinledi. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Belliki o da bu işe çok sinirlenmişti. Sustum. Eşim, sesi titreyerek, üzülmememi söyledi. Ona;

“Nasıl üzülmem, nasıl?” diye sorunca, ellerimi avuçlarının içine alıp gözlerime bakarak;

“Özür dilerim!”dedi.

Şaşırmıştım.

“Birikimimizi ben aldım.” 

Hayretler içinde yüzüne bakarken, son aylarda işlerinin iyi gitmediğini, zarara uğradığını, beni üzmemek için belli etmediğini, bu yüzden biriktirdiklerimizi habersizce aldığını ve her şeyi yoluna koyacağını anlattı. 

O an utanç içinde olduğumu hatırlıyorum.  Arkadaşım hakkında düşündüklerimden dolayı utanç ve pişmanlık duyuyordum. Sonra da eşime çok kızdığımı hatırlıyorum. 

Birkaç gün sonra bir sabah, kapı çaldığında arkadaşımı elinde çiçek ve hediyelerle heyecanla beklerken buldum. Boynuna sımsıkı sarılıp hemen içeri aldım. Sofra kurup başköşeye oturttum. Bana misafirperverliğimden dolayı teşekkür ediyor, çiçeklerini ve hediyesini kabul etmemi rica ediyordu. O akşam onu uğurlarken kendime de bir söz verdim; bir daha gözümün görmediği hiçbir suçu kimseye yakıştırmayacaktım. 

Arkadaşımı uğurladıktan sonra akşam eşim eve sevinçle geldi; işleri umduğu gibi gitmişti. Gizlice aldığı birikimlerimizin bir kısmını getirip bana verdi. O da bana bir söz verdi; bir daha benden hiçbir şeyi gizlemeyecekti.

 (AYB Balkanlar Çevrim İçi Hikâye Atölyesi, Ocak 2023)

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 194. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 194. Sayı