HaftanınÇok Okunanları
KAYNAR OLJAY 1
SALIM ÇONOĞLU 2
Kader Pekdemir 3
İ. M. Galimcanova 4
Kardeş Kalemler 5
Osman Çeviksoy 6
Gülzura Cumakunova 7
Ziya Samedi, ardında birçok eser bırakmış velûd bir yazar; sahip olduğu mevkisini milletinin faydasına kullanan, korkusuz, gözü pek bir siyasetçi; üslubuyla, duruşuyla, yaptıklarıyla devletinin, milletinin çıkarlarını her şeyden üstün tutan bir devlet adamı; her hâl ve şartta yılmadan usanmadan davasının ardından giden bir dava adamı; mücadelesini kalemiyle sürdüren yılmaz bir savaşçıdır. 2014 yılı, Ziya Samedi’nin doğumunun yüzüncü yılıdır. Bu yıl içerisinde düzenlenen etkinliklerle Ziya Samedi Türk Dünyasında sevgi ve saygıyla anılmaktadır. Ziya Samedi, Kazak ve Uygur halkı için olduğu kadar Türk dünyası için de çok önemli bir şahsiyettir. Yazmış olduğu eserlerle şöhreti ülke sınırlarının dışına taşmıştır. Ziya Samedi, 15 Nisan 1914’te Kazakistan’ın Taldıkorgan, Yarkent ilçesinin Honihay köyünde doğmuştur. Çifçi bir ailenin çocuğudur. 1924 yılına kadar Yarkent’te bir ilkokula devam eden Samedi, Rus dilini öğrenebilmesi için Lonaçarinski isimli Rus ortaokuluna gönderilir. 1929 yılında ise Sopi Zervat isimli bir Uygur ortaokuluna kaydolur. Bu Uygur ortaokulunda Uygur şairlerinden Ömer Muhammedi, Hizim İskenderovlar Ziya Samedi’nin dil ve edebiyat öğretmenleridir. Onların etkisiyle Ziya Samedi de edebiyata ilgi duymaya başlar. Ziya Samedi Zervat’ta geçen okul yıllarından şöyle söz eder: ”1929’dan 1931 yılına kadar Zervat mektebinde geçen öğrencilik hayatım, benim çocukluk günlerimin en parlak dönemleri sayılır. Öğretmenler arasında ünlü Uygur şairi Ömer Muhammedi’nin bana olan tesiri oldukça fazlaydı. Ömer’in edebiyat dersini derin iştiyak ile dinliyordum ve onun gazetede çıkan yeni şiirlerini hevesle ezberliyordum. Ömer o zamandan beri, bana doğrudan usta olmakla kalmamış, çocukluk tefekkürümde büyük bir insan biçiminde şekillenmişti”1. 1930-1931 yıllarında eski Sovyetler Birliği’nde Stalin tarafından yürütülen acımasız siyaset, birçok aile gibi Samedi ailesini de etkiler. Halk yoksulluk ve korku içindedir. Aileler takip edilmekte, insanlar hapishanelere atılıp, işkence görmekte, sürgüne gönderilmektedir. Birçok aile bu yaşanılanlara katlanamayarak evini barkını bırakıp başka ülkelere gitmektedir. Ziya Samedi ve ailesi de Kazakistan’dan Doğu Türkistan’a göç ederler. Doğu Türkistan’da bağımsızlık mücadelesi devam etmektedir. Ziya Samedi, o sıralar henüz 17 yaşındadır. Tahsiline devam etmek istemektedir. Babasını ölümüyle ailesine bakmak zorunda kalan Ziya Samedi, Gulca’nın zengin tüccarlarından Hapiz Bay isimli birinin yanında tezgâhtar olarak işe başlar.2 1934 yılında Doğu Türkistan’da Aprel Özgerişi (Nisan Değişimi) diye adlandırılan bir hareket başlar. Edebiyat, eğitim ve sanatla ilgili faaliyetlere izin verilir. Ziya Samedi, aynı yıl Gulca’da açılan kısa dönem öğretmen yetiştirme kursuna devam eder. 1934 yılında yine aynı şehirdeki Umut mektebinde öğretmenlik görevine başlar. İlk şiirleri bu sıralarda İli gazetesinde yayımlanır. 1935-1936 yıllarında Gulca’da Şark Mektebi’nin müdürlüğünü yapmıştır.1936 yılının sonlarında İli vilayetinin Uygur Medeni Akartış Uyuşması (Uygur Medeniyetini Yükseltme Derneği)’nın kültür ve eğitim bölümünde başkanlık görevine getirilir. İlk müzikli tiyatro eserini 1936 yılında, 22 yaşında yazmıştır. Garip ve Senem (1936) isimli bu eserden sonra Köyümçan Ana (Şefkatli Ana), Siri Éçildi (Sırrı Açıldı) başlıklı komedilerini yazar. Bu eserler o yıllarda sahnede sergilenir; halkın büyük beğenisini kazanır. Gerip-Senem piyesi, sevginin bitmeyen gücünü ortaya koyan bir destan niteliğindedir. Yazar esere kendine has üslupla, millî bir renk katmıştır. Eserde uzak bir geçmişteki manzaranın canlanışı, kahramanlarını anlaşılır ve samimi kılar; onlar sevgileri için, özgür yaşayabilmek için kötülükle ve hilelerle mücadele ederler. Bu eser 9 Mart 1936 yılında Uygur Medeniy Akartiş Uyuşması(Uygur Medeniyetini Yükseltme Derneği)’nda üçüncü yıl merasiminde sahnelenmiştir. Samedi’nin bu müzikali yazarken ünlü mukam (makam) ustası Rozi Tembir’in zengin makamlarını kullanması sebebiyle eser sahnelenirken Uygur klasik müziğinin çeşit çeşit örnekleri sergilenmiştir. Eserde yalnızca gerçek aşk ifade edilmemiş, insan severlik ve adaletli olma gibi değerler de Garip, Senem ve onları yetiştiren öğretmenlerinin karakterine yansımıştır (Xelilov 2008: 3). Yazar daha sonra Röşen (Qanlık Dağ)3 dramını da yazıp yayımlatır. Eserde İli vadisinde yaşayan Uygurların yaşamı, hükümran sınıflar ile Çinli yöneticilerin yapmış olduğu zulümler anlatılır. Eserin kahramanları Eysa ile Roşen bağımsızlık için değil, Çinli yöneticilerin zulümlerine, hurafelere karşı mücadele ederler fakat arzularına ulaşamazlar. Ziya Samedi yazmış olduğu eserleri ile Uygur halkını bilinçlendirmeye çalışmaktadır. Onun kültür ve eğitim sahalarında Uygur halkını bilinçlendirme çabaları, yapmış olduğu bu hizmetler suç sayılır, Stalin tarafından da kışkırtılan Çinli General Şin Şi-Sey Hükümeti tarafından arkadaşları ile tutuklanarak hapse atılır (19 Ekim 1937) (Kaşgarlı 1998:161). Ziya Samedi, arkadaşları Kasimcan Kamberi, Teyip Haci Sabitov ve daha on binlerce Uygur aydını, Uygur toplumunun ileri gelenleri, 1944 yılının sonlarına kadar hapishanelerde tutulurlar. Hapishanede geçen sekiz yıl yazar için boş geçmemiştir. O, bu zorluklarla geçen günlerde daha da güçlenir, kendisini tamamen mücadeleye adar. 1944 yılı Ekim ayında hapishaneden çıkarılan Ziya Samedi, Urumçi’den Gulca’ya gelir ve Kasım ayında İli vilayetinde patlak veren Üç Vilayet (İli, Çövçek ve Altay) Ayaklanması’na katılır. Üç Vilayet Ayaklanması’nın liderlerinden biri olarak büyük çaba sarfeder. Bu ayaklanmalar sonucunda 12 Kasım 1944’te Gulca’da Doğu Türkistan Cumhuriyeti kurulur. Doğu Türkistan Cumhuriyeti Hükümeti İli, Çövçek, Altay vilayetlerini Çin ordusundan temizleyerek idare etmeye başlar. Doğu Türkistan’ın güneyini de Çinliler idare etmektedir. 1946 Haziran’ında imzalanan 11 maddelik anlaşma uyarınca Urumçi’de birleşik bir hükümet kurulur. Ziya Samedi, bu hükümette görev alır. Anlaşma Çinliler tarafından tek taraflı bozulunca Üç Vilayet Ayaklanması’nın önderlerinden Ehmetcan Kasımi ile birlikte Urumçi’den Gulca’ya dönerler. Ziya Samedi’ye Gulca’da millî ordunun polkovniği (albaylık) rütbesi verilir (Kaşgarlı 1998:163). Millî Ordu Komutanlığı merkezinde bölüm başkanlığı ve “İnkılap Ta ı” (İnkılap Sabahı) gazetesinin yazı işleri müdürlüğü görevlerini yürütür. Ziya Samedi’nin bağımsızlık için vermiş olduğu mücadele, Uygur halkı tarafından takdir edilmiş kendisine iki kez “istiklal mücadelecisi” madalyası verilmiştir (Kaşgarlı 1986:163). Samedi, 1945-1946 yılları arasında Sürlük Minutlar (Korkunç Dakikalar), Xıtay Zindanlarida (Çin Zindanlarında) isimli dramları yazar. Bu eserlerde Gominda partisinin baskılarının azaldığı yıllarda halkın içinde bulunduğu sıkıntılı durum anlatılır. Uzun yıllar hapishanede kalan yazar, bağımsızlık için mücadele edenlerin yaşadıkları büyük işkencelerden, sayısız zorluklardan söz eder. 1949 yılında yeni Çin Halk Cumhuriyeti kurulur. Ziya Samedi askerlik görevini bırakır, tamamen eğitim ve kültür işleri ile meşgul olur. 1951 yılında Uygur Özerk Bölgesi Hükûmeti’nin yönetim kurulu üyesi olmuştur. Çin’in kuzey batısındaki beş eyaletin (Nişa, Çinxay, Gansu, Şenşi, Doğu Türkistan) edebiyatçı ve sanatçıları başkan yardımcılığı görevlerini yürütmüştür. 1951-1958 yılları arasında Sincan-Uygur Özerk Bölgesi kurulduktan sonra Uygur Özerk Bölgesi Eğitim Nazırı Yardımcısı, daha sonra Uygur Özerk Bölgesi Kültür Nazırı, Uygur Özerk Bölgesi Edebiyat-Sanat Derneği başkanı, Yazarlar Birliği başkanı, Sinca Edebiyatı4 dergisinin başyazarı, Uygur Özerk Bölgesi Dış İşleri İdaresi Müdür Yardımcılığı görevleri gibi hizmetlerde bulunmuştur. 1951-1952 yılları arasında Zülümga Zaval (Zulüme Zeval) isimli tiyatro eserini kaleme alır. Bu eserinde inkılâbın ilk yıllarında halkın nefret edilen zulüm boyunduruğunu kırarak yeni bir hayata başlaması ve zulmedenlerin yaptıkları için halk önünde hesap vermeleri anlatılır. 1953 yılında ise İli Deryasi Boyida (İli Nehri Kenarında) isimli senaryoyu yazmıştır. Bu eser Uygurca ve Çince yayımlanır. Üslup bakımından başarılı bir eser olan İli Deryasi Boyida’da bağımsızlık mücadelesinin verildiği ve katliamların olduğu dönemlerde Üç Vilayet Ayaklanması’nın evrelerini anlatır. Senaryonun girişi yazarın diğer tiyatro eserleri gibidir. İki yoksul genç, Sabir ve Bostan, birbirlerini severler ve birlikte bir gelecek düşünürler. Fakat onların bu umut ve arzularını çeşitli hileler ve zengin bir babanın oğlu olan Eset yok eder. Yoksulun zengin ile savaşı daima zenginin galibiyetiyle; seven ve sevilenin korkunç ölümleriyle bitmektedir. Fakat onların yanlarında yılmaz savaşçı Usta Raxman ve zenginin yaptıklarına hoşnutsuzluğunu isyan ile değil, belki anlık karşı çıkışlarla gösteren Kadir, Toxti, Ömer ve başkaları da vardır. Meydana gelen olaylar, Raxman’ın etkileyici sözleri, dostlarının yardımları Bostan ve Sabir’in hayata bakışlarını değiştirir. Onlar artık olaylara kendi kişisel duyguları ile bakmazlar; kendi özgürlükleri ve sevgilerinden çok halkın mücadelesini düşünmeye başlarlar. Hikâyenin kahramanları bağımsızlık için mücadele eden kişiler hâline gelirler. Sabir’in uyanışı yani sadece kendileri için değil, halk için mücadele edişi, âdeta ezilen binlerce çiftçinin duygularının uyanışıdır. Senaryonun ikinci kısmında Üç Vilayet Ayaklanması’nın bilinen isimleri Exmetcan Kasimiy, Abdukerim Abbasov ve başkalarından da söz edilir. İli Deryasi Boyida (İli Nehri Kenarında) senaryosu, tiyatro eserinin düzyazıya yaklaştığı bir eser niteliği taşımaktadır. Ziya Samedi bu eserle yeni bir türde kendisini sınamıştır. Ziya Samedi “Çin Yazarları Delagasyonu” ile birlikte 1956 yılında Hindistan’ın başkenti Delhi’de tertip edilen Asya Yazarları Kongresine katılır. Yazarın eserlerinden seçmeler Tallangan Eserler ( Seçme Eserler) ismiyle 1957 yılında Pekin Milletler Neşriyatı tarafından neşredilmiştir. 1958 yılından sonra Çinli yöneticilerin Doğu Türkistan halkının hak ve hukukunu hiçe sayan siyaseti, Ziya Samedi gibi milleti için çalışan Uygur Muhtar Bölgesi Nazırı İbrahim Turdi, İli Kazak Bölgesi Oblastı Başkanı Abdurrehim Eysa, Uygur Muhtar Bölgesi Sanayi ve Ticaret Nazırı Abdul Eziz Karı’yı sosyalist ve komünist partiye karşı “beş kişilik çete” diye suçlar (Kaşgarlı 1998: 164).Yaklaşık beş ay süren bu suçlamaların ardından Ziya Samedi ve arkadaşları bulundukları görevlerden alınarak çalışma kamplarına sürgün edilirler. Milliyetçi ve hain suçlamalarıyla bütün siyasi hakları ellerinden alınır. Ziya Samedi 1961 yılında, Kasım ayında, Kazakistan’a göç eder, Alma-Ata şehrine yerleşir. Kazakistan’da yaşayan Uygur Türkleri ve Kazak kardeşleri onu sıcak bir ilgiyle karşılarlar. Kazakistan Hükümeti yazarın edebi faaliyetlerine geniş imkânlar sunar. Kazakistan Yazarlar Birliği’nin Uygur Edebiyatı bölümüne başkan olarak atanır. Yazar var gücüyle kalemini davasına silah yapar, birbiri ardına çok sayıda eser yazar. Sovyetler Birliğinde Uygur Sovyet edebiyatının geleneksel temsilcisi olur. 1965 yılında Laşman ve Bir Tal Papiros (Bir Tane Sigara) dramlarını yazar.1966 yılında Mayımxan romanını kaleme alır. Mayımxan romanı 1830 yılında ili Uygurlarının Mançu-Çin baskıncılarına karşı ayaklanmayı ve bu ayaklanmanın kahramanlarından Mayımxan’a atfen yazılmıştır. Yazar, Mayimxan romanında bir asır önce meydana gelen olayların kahramanlarını tarihin sayfaları arasından çıkarıp, bağımsızlık için verdikleri mücadeleyi okuyucunun gözleri önüne serer. Mayımxan romanına ismini veren Mayımxan, gerçek bir kahramandır. O, yoksul Uygur halkının Mançu Xıtay zalimlerine karşı ayaklanmasına katılır. İsyan bastırıldıktan sonra o ve diğerleri sırayla öldürülür. Halk onun için türküler söyler Tarihî olaya dayanan yazar, halkın yaşantısını, içinde bulundukları acıklı durumu, yerli işbirlikçilerin zorbalıklarını gerçekçi bir şekilde aktarmıştır. O dönemde bunlara razı olmayanlar merhametsizce cezalandırılmaktadır. İnsanları horlamanın ve aşağılamanın sınırı yoktur. Çiftçilerin ve zanaatçıların durumları öyle kötüdür ki mücadele edip, ellerine silah almaktan başka çareleri kalmamıştır. Mayımxan, Ehtem, Esker, Kolday dede, Ömer ve diğerleri mücadele ederler. Onların canlı tasvirleri ile yazar halkın bu yazgıya boyun eğmediğini, bağımsızlık için canlarını vermeye hazır olduklarını gösterir. Mayimxan romanı sinemaya “Ecdihar jili” (Ejderha Yılı) isimli bir sinema filmiyle aktarılmıştır. Hizmet Abdulin, Ziya Samedi’ye bu eserin mutlaka başka dillere çevrilmesini söyleyerek şöyle der: “Sizin bu kitabınız Uygur edebiyatının gelmiş olduğu büyük zirveyi göstermekle beraber insanlığın ortak sorunlarını ortaya koyan yüksek ruhlu bir romandır” (Aşırı 2014: 91). Samedi, 1967 yılında Yıllar Siri romanının 1. Cildini; 1968 yılında da Yıllar Siri romanının 2. Cildini yazmıştır. 1972 yılında da Yıllar Siri romanının 1. ve 2. Cildi birlikte yayımlanmıştır. 1930’lu yıllardaki ayaklanmayı konu edinir. Samedi’nin 1974’te Esirdin Esirge (Asırdan Asıra) isimli kitabı neşredilmiştir. Samedi, 1976’da Örük Gülligen Çağda (Kayısı Çiçek Açtığında), 1978’de Derdmenni Zarı (Dert Çekenin Feryadı) isimli romanlarını yazmıştır. 1979 yılında da Gani Batur isimli romanı ve Yillar Siri romanının 3. ve 4. Ciltlerini kaleme almıştır. Yazarın Örük Gülligen Çağda (Kayısı Çiçek Açtığında) romanında Sovyet gerçeği ve bu dönemdeki köy hayatı anlatılır. Sovyet gençleri Uygur köylerinin birinde yaşamaktadırlar. Onların her birinin sosyal hayattaki yerleri ve cemiyetteki herhangi bir işe nasıl yaklaştıkları hakkında bilgi verilir. Samedi için bu konu önemlidir. Çünkü bugünün gençleri yarının büyükleri yani bizim geleceğimizdir. Derdmenning Zarı (Dert Çekenin Feryadı) (1976) romanında Çin yönetiminin 19571960 yıllarında Doğu Türkistan Türklerine uyguladığı zulüm ve baskı anlatılır. Yillar Siri romanında Kumul çiftçilerinin ayaklanmasıyla halk hareketinin büyüyüşü anlatır. Gani Batur (1979) romanı, ismini Üç Vilayet Ayaklanması’nın kahramanı Gani Batur’dan almıştır. Romanda 1930-40 yılları arasında meydana gelen hadiseler anlatır. Gani, bir bahadır olarak yetişmiştir, herkes tarafından tanınan korkusuz bir kişidir. O, var olan adaletsizlikleri kabullenemez. İsyan başladığında onu hadiselerin içinde bir lider olarak görürüz. Ziya Samedi’nin Gani Batur’la ilgili bir roman yazmasının sebebi sadece onu tanıtmak değildir. O, halk ayaklanmasını her taraftan başlatmak istemektedir. 1970-80 yılları arasında Laşman ve İparxan isimli tiyatro eserlerini yazmıştır. Ziya Samedi’in sekiz bölümden oluşan İparxan isimli tarihî romanı, Uygur halkının geçmişindeki karmaşık bir dönemi aydınlatır. İparxan, Uygur halkının gurur duyduğu tarihî bir karekterdir. Romanda İparxan’ın vatanı için vermiş olduğu cesaretli mücadele anlatılır. Ehmet Efendi romanı 1992-93 yıllarında kaleme alınmıştır. Bu romanda 1944 yılında ortaya çıkan Üç Vilayet Ayaklanması ve bu ayaklanmanın lideri Ehmetcan Kasımı’nin hayatı anlatılır Samedi, ünlü Kazak yazarlarından S.Mukanov’un Kaşgar Kızı ve G. Müsirepov’un Kezdespey Ketken Bir Beyne adlı eserlerini de Uygur Türkçesine aktarmıştır. Gabit Müsirepov 1956 yılında Çin’e yapmış olduğu bir gezi sırasında Ziya Semedi ile tanışmıştır. O, Ziya Semedi için şöyle der: “Ziya Samedi Uygur edebiyatının usta yazarı olarak kalmadı, o insanlığın kültürü için mücadele veren aydın oldu.” (Aşırı 2014: 91-93). Yazar toplumsal işlerde de aktif görevler almıştır. Ziya Samedi, Uygur edebiyatının oluşmasındaki hizmetleri için Emgek Kızıl Tuğ Nişanı ve Kazak SSR Aliy Sovyeti’nin madalyası ile ödüllendirilmiştir. 1984 yılında da Kazakistan Yazarlar Birliği, Mayımhan adlı romanındaki başarısı sebebiyle M. Avuezov ödülünü Ziya Samedi’ye vermiştir (Kadirov 1986: 266). Kazakistan Hükümeti, edebi faaliyetlerinin ve eser sayısının çok olması sebebiyle Ziya Samedi’ye “halk yazarı” ünvanını vermiştir. 80. Doğum gününde de, 17.6.1994 tarihinde, yazar Ziya Samedi için şükran günü tertip edilmiştir. Ziya Samedi ömrünün son günlerinde İstek ve Kısmet isimli eserini yazmaya başlar fakat tamamlayamaz. Bu kitapta yazarın Yarkent (Kazakistan)’te geçen çocukluk ve öğrencilik günleri, Uygurlara özgü hasletler, istek ve arzuları, vatanı Doğu Türkistan’da yapmış olduğu hizmetler, mücadeleleri, çekmiş olduğu sıkıntılar anlatılmıştır. Yazarın bu eseri özellikle gelecek nesillerin yetiştirilmesinde eğitici bir nitelik taşımaktadır. Ziya Samedi, 20 Kasım 2000 yılında vefat eder. Samedi’nin yazmış olduğu romanlar Özbek, Kazak Türkçelerine, Rusçaya ve başka dillere çevrilmiştir. Sonuç Ziya Samedi halkının mutluluğunu, kaygılarını, arzularını, faziletlerini temsil eden bir kalem erbabı, iyi bir yazardır. O, bütün hayatı boyunca Doğu Türkistan’a kalemiyle hizmet etmiş, Doğu Türkistan’ın sahip olduğu değerli şahsiyetleri, tarihî kişileri ve o coğrafyada meydana gelen acıları, sorunları yazmış, bağımsızlık için mücadele etmiş, bağımsızlığın kaybedildiği yıllarda eğitim alanında hizmet etmeye çalışmış; vatanından uzaklaşmak zorunda kaldığında da Doğu Türkistan’ın bağımsızlık davasına sırtını dönmemiş; tarihî olayları, gerçekleri, şahsiyetleri anlatmaya devam ederek Uygur halkının millî uyanışını canlı tutmaya çalışmıştır. Gençlik yıllarından başlayarak ömrünün her döneminde milletine söyleyecek sözü olmuştur. Ziya Samedi’nin romanları, tasvirleri, konunun işlenişi ve dili kullanılışı bakımından Uygur edebiyatının en iyi örneklerindendirler. Yazarın eserlerini okuduğunuzda Mayımxan ve İparxan’ın şahsında Uygur kızlarının cesaretlerine hayran kalır; 1930’lu yıllardan itibaren Kumul’da başlayıp bütün Doğu Türkistan’a yayılan mücadeleleri, 1933’te Kaşgar’da Doğu Türkistan Hükümeti’nin kuruluşunu, bu hükümetin cumhurbaşkanı Hacı Niyaz Hacı’nın şahsiyetini, Üç Vilayet İnkılâbı’nın evrelerini ve inkılâbın lideri Exmetcan Kasımi’yi yakından tanır; Gani Batur’a hayranlık duyarsınız. Bir Tal Papiros (Bir Tane Sigara) ve Derdmenni Zarı (Dertlinin Ağlaması) isimli eserleri okuduğumuzda bu eserlerin kahramanları Seley, Gülbahar ve İvrayimlerin çekmiş olduğu ıstıraplara, eşi benzeri görülmeyen aşağılamalara şaşırıp üzülürüz. O, halkının kültürünü ve edebiyatını iyi bildiğinden, geçmişin iyi geleneklerini korumaya, onları zenginleştirmeye ve yükseltmeye çalışır. Sömürgeci bir hükümetin Uygur halkının gelenek ve göreneklerini yok etme çabaları, Uygur halkının cesaretini ve bağımsızlık sevdasını kıramamıştır. Bu Ziya Samedi’nin eserlerinde açıkça görülür. Savaşları kazanmak için her zaman elinize silah almanız, ölmeniz gerekmez; hayatta kalarak, yaşamayı seçerek, yapabileceklerini uygun durum ve şartlarda yerine getirerek de, davaya insan yetiştirerek de savaşları kazanabilirsiniz. Ziya Samedi yaşamayı seçenlerden, ama bir ömrü boşa geçirmeden halkına hizmet için sarfedenlerdendir.
Kısaltmalar
age. Adı geçen eser
Kaynakça
Aşırı, Ahmetcan (2014) Koca Çınar, Kardeş Kalemler, Ağustos 2014, s. 90-93.
Kadirov, E. (1986) Ziya Samedi, Uygur Sovet Edebiyatinin Tarihi, Kazakstan SSR “NAYKA” Neşriyatı, Almuta.
Kaşgarlı, Sultan Mahmut (1998) Çağdaş Uygur Edebiyatı, Kültür Bakanlığı Yayınları, s.160-174.
Xelilov, Elişer (2008) Yazguçi Yoli-Mustekillik Küreş Yoli, Ziya Samedi İstek ve Kısmet, Mir Neşriyatı, Almuta.