HaftanınÇok Okunanları
Ayşe Solmaz 1
ONUR BELLI 2
OĞUZ ALPARSLAN ÇATAL 3
HATİRA Guliyeva 4
PAUL BADY 5
EDUARD MİJİT 6
HUDAYBERDİ HALLI 7
Rüya görmekten,
Gözlerimin sermesinden korkarım
Rüyamın yorumundan
Göz sermesinin belirtisinden korkarım
Küçükken
Rüyamda tavanımızın açık olduğunu gördüğüm de
Babam vefat etmişti
Avlu duvarımız yıkıldığında
Annemden ayrıldık
İlk evladım vefat ettiği gün
Sürekli gözüm sermişti.
Rüya görmemezlik için uykumu Ay’a hediye ederim
Gözümün sermesini duymayım diye uykuya boğulurum
Küçükken
Rüyamda kayıp olan mavi güvercinim geri döndüğünde
Annem yolculuktan dönmüştü
Sabahları saksağan öttüğünde
Ses-sedasız kayıp olan ağabeyimden haber gelmişti.
Çayımda ki posa dik durduğunda
Uzak bir köydeki akrabamız misafire gelmişti.
Şimdi rüyadan başka uyku yok
Rüyamı yorumlamaktan korkarım
Kabus gördüğüm diye
Kendi kendimi avundururum
Şimdi rüyamda mavi güvercin yok
Kapı önümde saksağan ötmüyor
Çayımda posa dik durmuyor
Fakat vahimden tüm tenim kıpırdıyor.
Ey yurdum
Senden nasıl haber gelir diye
Uyandırırım yine rüyamı
Görsem diye uzun yıllar görmediğim kardeşimi.
Rüyamda yine mavi güvercin geri dönse,
Çayımda ki posa dik dursa,
Kapım önümde saksağan ötse
Ne kadar mutlu olurdum ben yine.
18.06.2020
yalancı bahar
Güneşin bağrına yetiştirilmiş çiçekler
çiçekler mi ıslak rüyanda
karşılaşmazsa hâlâ gözler?
Bilirim sen gelmeden önce
rüyasını salip sokağa kızlar
rüzgarlara makyaj yaparlar.
Gözyaşları hâlâ kurumamış taş
titreyip altında güz yapraklarının
su gibi duru bağrını açar.
Işıltı ise de gözler
lakın soluk idi insanlar.
Denize giden uzun sokaklar
nursuz ve solgun suratını
gördüğünde aynada
düşüp dönerler.
Ey yalancı bahar
uykuya giden peri
ak libasa örtünüp
hâlâ uykuda yatar.
05.05.2020
dünya
1
Her şey ancak içimde,
ne var güllerin arkasında.
Berrak mi berrak suya örtünüp
rüyasında yüzen zamanin
dolgun kalçaları
gözüküyor kırılmış gedik aynada
2
Gözümde sen bir kuşsun
uçan tenimde,
yüreğimde bir tüysün
ölüm gibi süzülüp gelen üstüme.
3
Açılsa mektup, okunur kesin,
sonra süzülüp düşür dağ gibi geçmiş tarih sayfasına,
ancak saramış yapraklar girer kabir’e.
Eğer eline düşsem
açma beni,
gideyim öylece geldiğim yerme.
04.04.2020
kar
Yavaşça iniyordu yere
annemin bembeyaz yazması.
Ben doğduğumda
annem o yazmaya sarmış beni.
O zamanlar toprağımız
sakız toprakkti,
insanların gönlü gibi kara değildi.
Bembeyaz yazmalarda kundaklanmayan,
sakız toprak yiyip büyümeyen çocuklar,
kendilerine isim bulamadan yoruluyordu.
Tarih beni bekliyordu o kadar yakın yerde,
onun kanlı gözyaşlarına batan ninelerim,
bana doğru tülbentlerini bırakırdı
tülbentler yavaş-yavaş süzülerek düşerdi
Onun kara toprağı makbul görmeyen gül yaprakları
penceremde açmıştı olup kar gülü.
02.03.2020
İstanbul’daki balıkçı
Ey balıkçı
oltandan uzundur hayalin,
balıklardan çoktur dilekerin,
sessizliğin derin denizden.
Martılar aç
insanlardan usanmış vapur,
eriyip melhem olmuş sesler,
bir eminlik ister seninden.
Ey balıkçı,
kıyıdaki miskin kız,
derde çokmuş tenha dede,
gözleri yaşlı solgun genç,
kağıt peçete satan nine
ne kadar benzer sana.
Ama oltanda çırpınan balık yavrusu
can verdi sana
kendisine kaldı yarım can.
20.02.2020
özgeçmişi yok ruhumun
Çevirmeyi bilmez kimse ruhumu,
özgeçmişi yok aslı ruhumun.
Bazen ıslak yağmurun yumuşak teni gibi,
bazen çıplak rüzgar gibi,
bazen sahildeki yarım taş gibi,
bazen yırtılmış sigara dumanı gibi,
bazen vatansız dozmuş Uygur gibi
bazen çatı penceresi yok hayal gibi,
emekleyip yürüyor tenimde,
gecenin gonca olup açılan gözünde.
Sen yoksun hiçbir yerde,
sanki aynada iz kalmamış gibi,
ya da önceden hiç olmamış gibi,
lakın varsın daima kalbimin yarasi gibi.
14.01.2020
kampta ki annelere
Annem vefat ettiği o gün
Gökyüzüyıkılmıştı cam gibi,
hakka erken kavuştu diye
gözüme karanlık batmıştı.
Ama bugün
çiçek gibi dizip sabrımı
taktım hicran, özlemin boynuna.
Şükür dedim, fazla bekletmeden
seni yanina alan Allaha.
Uzun bembeyaz saten elbisen
kesilmedi zorlukta,
başındaki beyaz tülbenttin
çıkartılmadı horlukta.
Gözün arkada kalmadı
çocukların oldu yanında.
Yattın huzur içinde
tenin kavuştu toprağa, yanmadı ocakta.
Senin doğduğun, yaşadığın şu mahelle
şimdi insansız harabe,
yan komşun Zeynep, zamandaşın Rabiye
melek gibi anneler idi aslında,
götürüldü kampa,
kamplarda yanmakta onlar.
Ey anne
şükür dedim rabbime.
25.11.2019
sessizliğin hikâyesi
Adini fısıldadım denize tüm dillerde,
Sonuncu vapurun ağlama sesi duyuluyordu uzaktan.
Kara libas, kara peçe kara karınca gibi
geliyor dağılıp,
fakat (genç werther) refik idi yalnız bana.
Yürek gülüyordu yükselen köpüğünde kahvenin
lakin duyulmazdı onun sesi hiç bir yere.
Sessizliğin hikâyesi zayif ışık saçar,
başka kapıdan girerek benim içime.
Ben deniz suyu gibi damlıyorum rüyana,
ay ışığı damlar saat diliden tenine.
Ey kız,
sen konuşmayan bir dilde
sana yayılanince şafağı okurken,
denizin sabahtaki yansıması hazır olur yanında.
06.11.2019