HaftanınÇok Okunanları
Emrah Yılmaz 1
FEYZA TUĞÇE FIRAT 2
KEMAL BOZOK 3
ZEHRA TAŞDEMİR 4
HİDAYET ORUÇOV 5
NIKA ZHOLDOSHEVA 6
Ayşe Solmaz 7
“Ölüm dediğin ‘‘kuş’’ oğul!
Aşar dağdan, seçer seçer can alır!”
Ahmet Tevfik Ozan
Yakup Hoca’yla ne zaman ve nerede tanıştık… Hatırlamıyorum. Tek hatırladığım ne zaman arasam ulaşabildiğim ne zaman Ankara’da Avrasya Yazarlar Birliği’ne ziyarete gitsem çayını içip sohbetiyle yeni plan ve projeler yaptığımız nezaket sahibi, samimi, dost bir yürekti.
Bizleri bir araya getiren büyük Türk dünyasının derdi, çilesi kadar sevinçleri ve mutlulukları, en çok da bu yüce millet için neler yazıp çizebileceğimizdi.
Yeni yeni görüştüğümüz dönemlerde bir zamanlar Yalova’da bir dostumuzun yer aldığım projesinde yaptıklarımızın, belediyedeki görev değişiklikleri yüzünden elimizde kaldığını ifade edince “Hocam gönder tek tek, yayınlarız” dedi. Şaşkın bir halde tekrar sordum. “Sen düzenle gönder, yayınlarız” dedi. Kardeş Kalemler dergisindeki yazı serüvenim hatta öğrencilerimle birlikte serüvenimiz sanırım bu sohbetle başladı. Sonra Yakup Hocaya, öğrencilerimizin basın yayın hayatıyla da ilgilenmesi gerektiğini, kendisini bölümümüze davet etmek istediğimi söyledim. Amacımın ne olduğunu sordu. Anlattım: “Kanaatimce bizim çocuklarımız sadece özel okullarda öğretmenlik yapmamalı. Bazıları Türk dünyasına gitmeli, bazıları Türk dünyasıyla ilgili kurumlarda görev yapmalı, bazıları da Türk dünyası üzerine basın yayın kuruluşlarında çalışıp bu işleri öğrenmeli. Bu işi de işin kaynağında olan birinden dinlerlerse harika olur, ayrıca Kardeş Kalemler dergisinin öğrencilerimize yüz yüze tanıtılması için de güzel bir fırsat olur”. Hocamızın yüreğindeki en hassas noktanın Türk dünyası olduğunu o zaman bir kere daha anladım. İtiraz etmeden kabul etti.
9 Nisan 2018’de “Türk Dünyası ve Avrasya Yazarlar Birliği” adlı konferans için hocamız bölümümüze geldi. Konferansından sonra neredeyse iki konferanslık bir sürede odamızda hocalarımız ve öğrencilerimizle sohbet etti. Öğrencilerimizin Kardeş Kalemler’de yazı yayımlama hevesi, o gün Yakup Hoca’nın konuşmalarından sonra yüreklerine düştü.
Hocamızın bu ziyaretinde taşradaki bölümlerin problemlerinden de bahsedildi. Hepimizin malumu olduğu üzere bir dili, bir lehçeyi kurallarıyla öğrenmenin yanında kullanabilmek için doğal ortamında bulunmak gerekir. Bizler ne yazık ki Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümleri olarak öğrencilerimizi Türk dünyasının farklı bölgelerine ve ülkelerine gönderemiyoruz. Öğrencinin maddi durumu biraz iyiyse kendi gücü nispetinde bir Türk dünyası ülkesine gidip gelebiliyor. Bu da ancak turistik bir gezi mahiyetinde oluyor. Öğrencilerimizi Türk dünyası üzerine yayınlar yapmaya teşvik etmek, birlikte çalışmalar yapmak onların büyük Türklük alemine olan ilgisini artırmak için bir yol. Bu yolla harekete geçip hevesli öğrencilerimizin katılımıyla Abay’ın eserleri üzerinde makaleler yazdırmak ve Kazakistan’daki hocalarımızdan yazılarını talep edip, bazı önemli makaleleri tespit ederek Türkiye Türkçesine aktartmak üzere Güljanat Kurmangaliyeva Ercilasun ve Soner Sağlam’la birlikte bir çalışma başlatmıştık. Yakup Hoca’ya bundan bahsedince “Onu ben yayımlarım” cevabını almak bu defa beni şaşırtmadı. Uzun bir süreçte hazırlanan eser, nasip bu ya, Abay’ın 175. anma yılına rastladı. 2020 yılında “Türk Dünyasının Bilgesi Abay Kunanbayoğlu – 175. Yıl” adıyla Bengü yayınlarından çıktı. Aslında Türk dünyasının farklı kuruluşlarının bir araya gelmesiyle neler yapılabileceğinin bir deliliydi de bu eser. Bu anlamda iyi ki hayallerimizi Yakup Hoca’ya anlatmışım dediğim bir eser ve bu vedayla birlikte hoş bir hatıra olarak hafızamızda yerini aldı.
Bundan sonraki süreçte Yakup Hoca’yla hem öğrencilerimizin Kardeş Kalemler’e gönderdiği yazı ve aktarmalar hem de birlikte yaptığımız çalışmalarda yolumuz sık sık kesişti. Hocanın hayalleri ve planları hiç bitmiyordu. Ondaki bitmez tükenmez enerji bize de geçmişti. Çünkü ne zaman Ankara’ya gitsem bazen yalnız bazen de başka hocalarımızın da katıldıkları çaylı sohbetlerde hocayla mutlaka görüşüyor, yeni konularda planlar yapıp projeler hazırlıyorduk. Bu sohbetlerde unutamadığım şeylerden biri de Yakup Hoca’nın her görüştüğümüzde dünya haritasını açarak Kardeş Kalemler dergisinin dünyanın birçok ülkesine gittiğini haklı bir gururla gösterdiği anlardır. Hatta bu yıl Nevruz bayramında bunu AYB’nin whatshap grubundan da paylaşarak “Türk dünyasının ortak edebiyat dergisi Kardeş Kalemler haritanın maviye boyanmış ülkeleri tarafından takip ediliyor. Görelim gelecek Nevruzda dünyamızı ne kadar mavileştirebileceğiz” demişti. Belki o göremeyecek, ancak bu hayalini gerçekleştirecek ekiplerin de gayretiyle her yıl genişleyen maviliklerle bizler görürüz inşallah.
Şubat 2021’de Kazakistan Büyükelçiliği’ndeki toplantıda birlikteydik. 24-27 Mayıs 2021 tarihleri arasında Pamukkale Üniversitesi Altay Toplulukları Dil ve Kültürleri Uygulama ve Araştırma Merkezimiz yönetiminde bölümümüz ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu ile Avrasya Yazarlar Birliği ve Türk dünyasından birçok üniversite, kurum ve kuruluşla gerçekleştirdiğimiz “Uluslararası Türk Dünyası Yunus Emre Sempozyumu”na davet ettiğimde Yakup Hoca “Ne yaparsanız katılırız” diyerek bizleri çok mutlu etmiş, Yunus kadar yüce gönüllü haliyle bildiri kitabını da basacağını söylemişti.
Ardından 24 Ekim 2021’de Ankara Kitap Fuarında Kazakistan standında bir araya geldik. Yapılan güzel işlerin sonucunda Kazakistan bizleri ödüllendirmişti. Bir bilim adamının, Türk dünyası sevdalısı insanların gönlünü almak için ne hoş bir uygulama. Bizler ödül töreni sonrasında da toplanıp “bundan sonra ne yapabiliriz”i konuştuk.
2021 yılı sonlarına doğru UNESCO Türkiye Milli Komisyonu, Avrasya Yazarlar Birliği’nin ve Merkezimizin birlikte hazırlayıp 15 Aralık 2021’de gerçekleştirdiği “Uluslararası Türk Dili Günü” toplantısında da sunulan yazı ve bildirilerin daha sonra Kardeş Kalemler dergisi sayfalarında yerini almasında da Yakup Hoca’nın emekleri unutulmaz. “Uluslararası Türk Dili Günü”nün ikincisini de 15 Aralık 2022’de aynı şevk ve heyecanla yapmıştık ve orada sunulan bildiriler de yine Kardeş Kalemler dergisinin sayfalarında bütün Türk dünyasına ulaştı.
Kardeş Kalemler dergisinin Eylül 2022 sayısı Ahmet Baytursınulı’nın 150. yılına armağan edildi. Kazakistan Büyükelçiliği’nde toplandık. Ardından Hocamız, aynı ay içerisinde “Ahmet Baytursınulı Hakkındaki Yazılar ve Makaleleri” adlı eserimi yine Bengü yayınlarından çıkardı.
Kasım 2022’de “Millet Mektebinin Yüreği Ahmet Baytursunoğlu” adlı eserimiz yayımlandı ve kitabın tusavkeseri ve anma törenleri için Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesinde “Repressiya ve Ahmet Baytursınulı” uluslararası konferansında misafirlerle birlikte kitabın yazarları Güljanat Kurmangaliyeva Ercilasun, Yeldos Toktarbay, Zangar Kerimhan ve Yakup Hoca’yla bir araya geldik. Eserin tusavkeseri bizlerden çok Yakup Hoca’yı mutlu etmişti. Hocanın her yayını sunarken ya da tusavkeserini yaparken gözlerindeki mutluluğu görmek hiç de zor değildi.
Kasım 2022’de Kazakistan Büyükelçimiz Erkebulan Sapiyev ve Yakup Hoca’yı Denizli’de Pamukkale Üniversitesinde de yaptığımız “Doğumunun 150. Yılında Büyük Düşünür Ahmet Baytursınulı” toplantısında ağırladık. Yakup Hoca yoğun programına rağmen bizleri kırmadı ve toplantımıza katıldı.
30 Ekim 2023’te de Yakup Hoca ve eşi Havva Hanım Denizli’ye gelmişler ve sadece birkaç saat görüşebilmiştik. Çok acele edip Ankara’ya dönmeleri gerektiğini söyleyerek kalmayı kabul etmemişti. Yakup Hoaca’nın her zamanki gibi yine acelesi vardı.
2018’den sonra lisansüstü öğrencilerimizin tezlerini kitaplaştırdık ve Bengü Yayınlarından yayımlanmasında yine Yakup Hoca’nın güler yüzlü yaklaşımı ve nezaketiyle karşılaştık.
26 Nisan 2023’te Avrasya Yazarlar Birliği’nin 18. Kuruluş günü olduğunu, Kardeş Kalemler’in 208. ve Dil Araştırmaları’nın 33 sayısını, Bengü Yayınlarının 490. kitabını, yazarlık atölyeleri, Kaşgarlı Mahmut Hikâye yarışmalarını, çevrim içi Türkçe kurslarını ve gerçekleştirilen birçok toplantıyı yine Yakup Hoca’nın AYB grubundaki notundan öğrendik ve kutladık. Sonra 16 Ağustos sabahı sizin paylaşımlarınızın yerini kederli, yürek yakan mesajlar aldı.
Hocamızı çok yoğun ve yorgun olduğu bir dönemde davet ettiğimiz halde hiç yüksünmeden, büyük bir nezaketle “Gelemem ama bir konuşma yaparım dediği” “Uluslararası Türk Dünyasında Değerler ve Kültür Aktarımı Sempozyumu (25-26 Nisan 2024)”nda çocuklara yönelik kültür aktarımı konularına ağırlık verdiği konuşmasıyla dinledik. Programımıza zor şartlar altında ve her türlü güçlük içinde Irak’tan bağlanarak katıldı. Bu toplantı vesilesiyle Yakup Hoca’yı son defa gördüğümüzü bilmiyorduk ki…
Veee. Temmuz ayı… Kaçıydı, ne zamandı hatırlamıyorum. Yakup Hoca’nın rahatsızlığını kızımdan öğrendim. Telefonla pek görüşmediğini, aramamamı da söyledi. Bir, bir buçuk hafta kadar bekledim ama duramayıp önce Osman Çeviksoy Hocamızı aradım. Telefonunu çok açmadığını, yazabileceğimi söylediler. Kısacık bir not yazdım. Hasta olduğunuz için arıyorum diyemedim. Sizinle görüşmem gereken bir konu var diyebildim. Tarih 27 Temmuz… Hoca birkaç saat sonra telefonla aradı. Kısa da olsa görüştük. Sesi çok yorgundu. Ancak hala işlerinin başındaydı. Hala dergiyle, kitaplarla, yayın konularıyla ilgileniyor, hala Türk dünyasının derdiyle yanıyordu. Birkaç hafta sonra geldiğimde iyi olursanız sizinle görüşürüz dedim ve telefonu kapattık.
Nereden bilebilirdik ki Yakup Hoca her işini tez tez gördüğü gibi bir anda gidiverecek.
Hayatımda çok az kişinin telefonunu rahatlıkla arar ve görüşürüm. Yakup Hoca’nın telefonu da benim için bu rahatça aranan telefonlardan biriydi. İnsanların insanlardan kaçtığı şu günlerde Ankara’da olduğumu duyunca “Hoca hayrola, geldin de bir çayımızı içmeye de mi uğramayacaksın?” diyen o dost sesi özleyeceğim.
Yakup Hoca, milleti, devleti, millî, manevî ve kültürel değerleri için, Türk dünyasının birliği için kültür elçisi olarak sessiz sedasız ve büyük bir nezaket ve fedakarlık içinde tabiri caizse karınca misali çalıştı. Sadece eser yayınlarıyla, toplantılarla değil insanların gönüllerine de hitap ederek yol aldı. Bugün gelinen noktadaki başarısı da gönülleri fethettiğinin bir göstergesidir. Eminim ki onun bütün bu çabaları ve emekleri karşılıksız kalmayacaktır.
Her ölüm erkendir, ancak Yakup Hocam sizinki sadece aileniz için, yakınlarınız için ve sevdikleriniz için değil bütün Türk dünyası için erken oldu. Bütün Türk dünyası için büyük bir kayıp oldu. Takdiri İlahi karşısında kör, sağır ve dilsiziz. Rabbim ailenize, çocuklarınıza sabır ihsan eylesin. Böyle güzel yürekli bir babaya sahip olmak, bütün Türk dünyasında böyle güzel anılan bir babaya sahip olmak her kula nasip olmaz. Onlar sizinle hep gurur duyacak, sizi hep hayırla yad edecekler.
Bizler sizi her daim gönlümüzün güzel bir köşesinde misafir edeceğiz. Ben, sizin hep Ankara’da, Avrasya Yazarlar Birliği’nde oturup çay içerek sobet ettiğinizi, planlar yaptığınızı düşünecek ve sizi o anlardaki halinizle hatırlayacağım. Sizin yaktığınız meşalenin, Türk dünyası diye diye çarpan yüreğinizdeki ateşin, Türk dünyasının her bölgesinden gençler tarafından taşınacağından ümitliyim.
Bizlere hakkınızı helal etmiş olmanızı dilerim. Bizden yana helal olsun. Ruhunuz şad, mekânınız cennet olsun.