Yakup Kardeşim


 01 Eylül 2024

“Türk Dünyasından getirilen toprak ve taşlar:

"Bilge Kağan Toprağı, Kültigin Toprağı, Tonyukuk Toprağı, Taşkent Toprağı, Semerkant Toprağı, Hazreti Yesevi Türbesi Toprağı, "Issıg Göl Toprağı, Tebriz Toprağı, Azerbeycan Toprağı, Nahçıvan Toprağı, Kosova Toprağı, Tuna Taşları, Kerkük Toprağı, Hakasya Toprağı, Şuşa Toprağı, Çıdır Düzü Toprağı, Gence Toprağı, Karabağ Zafer Yolu Toprağı, Mingi Tav (Elbruz/Kaf Dağı) Toprağı, Tanrı Dağları Toprağı.

Türk Dünyası ırmak ve göllerinden getirilen sular:

"Issıg Göl Suyu, Selenge Suyu, Orhun Suyu, Yenisey Suyu, Tuna Suyu, Karacay-Malkar Koban Nehri Suyu". Osman Oktay, Ufuk Tuzman, Sedat Sağırkaya'nın katkılarıyla getirilen ve birleştirilen toprak ve sular Yakup hocamızın kabrine ailesi ve sevenleri tarafından koyulmuştur.” 

***

Dün (17 Ağustos 2024) akşamüstü Cebeci Asri Mezarlığında sonsuz uykusuna uğurladığımız sevgili kardeşim Yakup Ömeroğlu’nun mezarı, onun bu dünyadaki 59 yıllık ömründe olduğu gibi, Türk Dünyasının toprağı ile karıldı, suyu ile yoğruldu. Başka hiçbir kabirde böyle Türkistan toprağına ve suyuna karılma, yoğrulma hatırlamıyorum. Şimdiye kadar yaşamış, onun kadar Türk Dünyasına hizmet eden tek kişilik bir ordu da hatırlamıyorum. Sağlığında AYB’nin hizmetlerini bahane ederek birkaç yazı yazmıştım kardeşim olarak gördüğüm sevgili Yakup’u takdir için. İyi ki de yazmışım.

Dr. Yakup Deliömeroğlu ile tanışıklığım Van Yüzüncü Yıl Üniversitesine asistan olarak girdiğimiz 1988 yılına uzanıyor. Demek ki 36 yıllık kardeşlik hukukumuz oluşmuş.  İki binli yılların başından itibaren ikimizin de Ankara’ya temelli gelişimiz ve Türk Dünyasına kendimizi adamamızla bağımız her geçen yılda güçlendi. Dil Araştırmaları Dergisini Ercilasun Hocamın editörlüğünde birlikte çıkardık. O benim hayatımda tanıdığım her yönüyle “mükemmel insan” diyebileceğim birkaç kişiden biriydi.   

Sondan başlayayım: Yaklaşık iki ay önce bir telefon konuşmamızda akciğerinde bir kitle bulunduğunu, biyopsi yapıldığını, yoğun olarak öksürmelerin kendisini rahatsız ettiğini söyledi. Bu durumundan kimseye bahsetmememi özellikle rica etti. Sonraki zamanlarda da üzülmesinler diye hastalığının dostları, sevenleri tarafından bilinmesini istemiyordu. Ondan sonraki günlerde her şey o kadar kötü ve hızlı bir şekilde ilerledi ki maalesef iki ay içinde onu kaybetmemizle sonuçlandı. Kemoterepi ile habis ur küçültülürken vücudun başka organları iflas etti. Kemoterapi alan tanıdıklarımdan “ölümden beter” sözünü çok işittim. Çünkü bile bile hastalıklı hücreler yok edilirken sağlıklı olanlar da yok ediliyor. Allah kimseye göstermesin. Şahsen ben onun yüzüne bakınca “Yakup Başkanım 120 yaşar” diye düşünürdüm. Yüzünde o kadar sağlık, huzur, mutluluk emarelerinin hepsi birden vardı ki... Ailesinde kanser hikâyesi yoktu. Çok mutlu ve huzurlu bir çekirdek ailesi vardı. Zorluklar karşısında kaygılanmaz, her sıkıştığında bir kolaylık yolunun açılacağına inanırdı. Tam inanmış bir insandı.  Fakat 8 yıl önce bırakmasına karşılık geçmişinde sigara içmişliği vardı. Muhtemelen bir yıl öncesinden belirtileri olmasına karşılık habis uru son incelemeye kadar doktorlar bile fark edememiş ve hastalık ilerlemişti. Teşhisten sonra da doktorları bile şaşırtacak derecede her şey çok hızlı kötüleşti. Ölümünden üç gün önce, yoğun bakıma alınınca, Eskişehir Türk Ocağı Başkanı Nedim Ünal ağabey herkesten dua isteyen bir paylaşım yapınca hastalığı dostları arasında duyuldu, ama artık vakit tamamlanmıştı ne gelirdi elden, geçici dünyadaki rızkımız bittiğinde hastalık bir bahane oluyordu.

Yakup Başkanım nüfus kağıdında 66 doğumlu görünmesine karşılık gerçekte 65 doğumlu ve 59 yaşında idi. Mesleği veteriner hekimlikti fakat kendini Türk Dünyasına, özellikle Türk Dünyası Edebiyatına vakfetti. Bütün Allah vergisi yeteneğini, ömrünü Türk dünyasına adadı. Kısa sayılabilecek tek kişilik bir ömre bir devletin, bir ordunun yapabileceğinden fazlasını sığdırdı.  Hayatı ile ilgili daha uzun bilgiye şu bağlantıdan ulaşabilirsiniz:https://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/yakup-omeroglu

Ben onun özel yanlarından bahsedeyim:

İnsanoğlu karakteri ile yaratılıyor, çalışması ve karakterini geliştirmesi ölçüsünde dünya ömründe hizmet edip gidiyor. Yakup Bey gibi bazı insanlar kendi ömürlerinin sonrasına taşıyorlar arkada bıraktıkları eserleriyle. Ben hayatımda yakından tanıdığım iki insana yaptıkları işler ve başarılarından dolayı gıpta ve takdirle baktım. Bunlardan birincisi Yakup kardeşim idi. -Diğeri Allah uzun ömürler versin Öcal Oğuz’dur -İkisinin ortak özelliği tek başlarına bir ordu oluşları ve ideallerinden taviz vermeden başarabilme yetenekleridir. 

Sanıyorum Yakup kardeşim daha gençlik yıllarında İsmail Gaspıralı’nın yarım kalan “dilde, fikirde, işte birlik” idealini tamamlamayı şiar edinmişti kendine. Çünkü bütün ömrünü aşkla ve şevkle bu yolda harcadı. İdealist olmak başarmak için sadece bir başlangıçtır ve yetmez. Karakterinizin ülkünüze sonsuz bir sevda ile bağlı kalmanızı sağlayacak türden olmasını, her türden insanla çizginizde ve idealinizde kırılmaya meydan vermeden anlaşabilme yeteneği gerektirir. Öncesine değinmeyeceğim, sadece son 20 yılı özetleyeyim: Aylık Kardeş Kalemler dergisi 18. yılında 212 sayıya ulaştı. Bu dergiyle 2500’e yakın Türk Dünyası şair ve yazarı kalem oynattı, eserlerini yayımladı. Aylık bir dergiyi 18 yıl düzenli olarak çıkarmanın meşakkatini çıkaran bilir. Her sayının nitelikli yazıyla doldurulması nasıl sağlanacak, baskısı kaç liraya mal olacak, hangi hayırsever, gönüldaş destek verecek, hangi kurumdan bir sayfalık reklam alınabilecek? Bengü Yayınlarının bastığı kitap sayısı beş yüzün üzerine çıktı.  Türk Dünyasıyla ilgili devletimizin desteğiyle çıkarılan eserlerin sayısı beş yüz var mıdır? Başka bütün yayınevlerinin Türk Dünyasıyla ilgili yayımladığı kitap sayısının toplamı kaçtır acaba? Onlarcası düzenlenen yazarlık okullarında yüzlerce yazar yetişti. Hikâye yarışmalarında Kardeş Kalemler birbiriyle kaynaştı. AYB sayesinde, yani kardeşim Yakup Ömeroğlu sayesinde binlerce şair yazar birbirleriyle tanıştı. Onun temel işlerinden biri de TRT Avaz’da başta olmak üzere TV ve Radyo programcılığı idi. Yakışıklı güler yüzü ile “selamların en güzeliyle” selamladı bizleri, bütün Türk Dünyasını yıllarca.

Yakup kardeşim kendisi güzel bir insan olduğundan çevresindeki insanlar da güzeldi. İyilik ve güzellik birbirini çekiyordu herhalde. Avrasya Yazarlar Birliğinde rahmetli Eriman Topbaş başta olmak üzere, Hüseyin Özbay, Osman Çeviksoy, Ali Akbaş, Özer Revanoğlu ağabeylerimiz, hocalarımız yanlarına vardığınızda kendinize çekidüzen verme zorunluluğunu hissettiğiniz müeddep, saygın, sanatkâr ruhlu, çelebi insanlardır. Yaptıkları işi Türk Dünyası kardeşliği, sanat, estetik ve güzellik için yaparlar.  AYB yönetimindeki genç kardeşlerimiz Ufuk Tuzman, Ataman Kalebozan, Mustafa Kurt, Cemile Kınacı, Hüseyin Yıldız’ın ortak özellikleri aksakalların oluşturduğu sükût-estetik iklimine uyum gösterecek çalışkan ve üretken insanlar oluşlarıdır. Hepsi Türk Dünyası kardeşliğinin gönüllü fedaileridir.  Elbette AYB sadece Yakup Ömeroğlu başkanlığındaki yönetim kurulundan ibaret değildi. Fiili olarak destek vermeseler de Avrasya Yazarlar Birliğinin çalışmaları bütün Türk Dünyasının takdirini ve gönlünü kazanmıştır. Avrasya Yazarlar Birliğinin çekirdek ailesi sayılabilecek bir grup olarak her yıl Ramazan ayında bir iftarda bir araya geliyor birliğimizi pekiştiriyorduk. Ne kadar güzel bir huzur iklimiydi o bir araya gelmeler. 

Sağ iken de vefat edince de yetkili makamlarca kıymet bilinmek, değer verilmek konularına bu yazıda girmek istemem. Sadece güzel olanlara değinmeli, kardeşim “göçünü yeni topladı”. İlerde yazarım.  Fakat zamanla bir asır sonra kendisini minnetle andığımız Gaspıralı gibi Yakup kardeşim de ardında bıraktığı eserleriyle kıymeti artarak anılacaktır Türk Dünyası kardeşliği içinde, Turan coğrafyasında, Türkistan İllerinde. Vefatında bile Türk Dünyasında ülkemizde olduğundan çok fazla üzüntüyle anıldığını, haber yapıldığını gördük. 

Ölüm döşeğinde Kardeş Kalemlerin son sayısının çıkışını takip eden ve çıktığına mutlu olan bir insandı Yakup kardeşim. Sevenleri, kıymetini bilenleri tarafından güzel uğurlandı. Vefatından sonra da hizmetleri devam edecek. AYB adına Yakup Ömeroğlu başkanımın proje başkanlığında, benim yürütücülüğümde birlikte başlattığımız ve üç yıldır yoğun emek verdiğimiz, Ahmet Yesevî Üniversitesi tarafından desteklenen “Açıklamalı Kazakça-Türkçe Sözlük” projemiz yıl sonuna kadar bitecek Allah ömür verirse. Bu eserde 150 binden fazla madde başı bulunacak ve şu ana kadar yapılan en kapsamlı lehçeler arası sözlük olacak.  Allah tamamlamayı nasip etsin.

 Onun tek kişilik ordu gücü olmasa da oluşturduğu manevi iklimde Avrasya Yazarlar Birliği, onun ülküsü doğrultusunda çalışmalarını devam ettirecek.  Yokluğunda dağılmak yakışmaz. Hepimiz buna gayret edeceğiz.  Bütün Türk Dünyasının başı sağ olsun. Mekânı cennet olsun. 

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 213. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 213. Sayı