HaftanınÇok Okunanları
COŞKUN HALiLOĞLU 1
KEMAL BOZOK 2
HİDAYET ORUÇOV 3
Kardeş Kalemler 4
Emrah Yılmaz 5
BAYAN AKMATOV 6
MARUFJON YOLDAŞEV 7
16 Ağustos 2024 tarihinde Türk dünyası kara bir haber ile sarsıldı. Türk dünyası derken, Türk dünyasını boydan boya kastediyorum. Haber, Avrasya Yazarlar Birliği'nin başkanı kıymetli dostumuz Yakup Ömeroğlu ile ilgiliydi. Tedavi gördüğü hastanede vefat etmişti. Hasta olduğunu iletişim araçlarından 13 Ağustos tarihinde öğrenmiştim. Yorumlarda "bir müddettir menhus hastalıkla boğuştuğunu" yazıyordu. Yüreğim yerinden hoplamıştı. Telefona sarılıp aradım. Cevap alamadım. Bir mesaj yazdım. Geçmiş olsun dileğinde bulundum. Fakat konu, öyle kolay geçirilebilecek, atlatılabilecek değilmiş. Bunu almadığım cevaptan anladım. 16 Ağustos tarihinde Avrasya Yazarlar Birliği başkan yardımcısı Osman Çeviksoy hocamız aklıma geldi. Sorsam, kesinlikle bilgisi vardır, aydınlatır diye düşündüm. Aradım: "Hocamız Yakup bey nasıl old….." sözümü bitirmeden hıçkırıklı bir sesle cevap verdi, "Kaybettik… Allah rahmet eylesin". Şaşırdım, kahroldum. Bunu duyduktan sonra, her geçen dakika hüzünüm kat kat artıyordu. Türk dünyasının birkaç yerinde beraber olduğumuz günler gözlerimin önünden gelip geçiyordu.
Rahmetli, eşsiz, benzersiz bir değerdi. Yıldım yoruldum demeden hayatını ayakta geçirdi. Birkaç kişinin birlikte yapamayacağı projeleri tek başına başarıyla gerçekleştirdi. Veterinerdi. Zoolojide doktorasını yaptı. Fakat Sovyetler Birliğinin dağılma sürecini içine alan yıllarda bu meslekten yavaş yavaş uzaklaşarak Türkiye dışında yaşayan Türk halklarıyla yakından ilgilenmeye başladı. Bir ara Türkiye Yazarlar Birliğinin genel başkanlığını yaptı. Avrasya Yazarlar Birliğini, Türk dünyasının edebiyatçı birlikleri başkanlarıyla istişare ederek kurdu. 15 yıl kesintisiz olarak 200 sayıdan fazla Kardeş Kalemler dergisini yine kendisi kurduğu Bengü Yayınevi aracılığıyla yayınladı. Türk kütüphanesine, yine bu yayınevi aracılığıyla, beş yüzü aşkın kitap kazandırdı. Tanınmış bilim adamı Ahmet Bican Ercilasun ile uluslararası bir Türkoloji dergisi olan Dil Araştırmaları dergisini çıkardı. Türk dünyası edebiyatçılarını, yazarlarını, bir araya getiren kongreler, konferanslar yaptı. Birbirleriyle tanışmalarına vesile oldu. Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresi bunlardan biriydi. Kardeşlik dergisi adına 9 kez gerçekleştirilen bu kongrenin yedisine şahsen katılma fırsatımız oldu. Bu vesileyle geniş bir çevre edindim. Sonuncusu 2018 yılında Kastamonu'da yapıldı. Farklı ülkelerde yaşayan, faklı ağızlarda konuşan Türk milletinin önceden edebiyatla, sanatla birleştirmenin mümkün olacağına inanmaktaydı. Bu yolda atmadık adım, harcamadık çaba bırakmadı. Türk dünyasının her yerini gezerek gördü, dolaşarak inceledi. Kültürel imkanlarını değerlendirdi. Televizyonlar, radyolar için belgeseller, tarihsel, kültürel, edebiyat programları hazırlayıp sundu.
2008 yılında Kaşgarlı Mahmut’un 1000. doğum yılı UNESCO tarafından kutlanmasıyla birlikte Uluslararası Kaşgarlı Mahmut hikâye yarışmasını yürütmeye başladı. Yarışma dünya edebiyatı tarihinde benzerine az rastlanır yarışmalardan biriydi. İki aşamada yapılmaktaydı. Birinci aşamada, her ülkenin katılımcıları kendi aralarında yarışmaktaydı. Bu aşamada dereceye girenleri, yerel bir jüri komitesi belirlemekte, duyurmaktaydı. İkinci aşamada, kendi ülkelerinde ilk üç dereceye girenlerin hikayeleri Türkiye Türkçesine çevrilerek uluslararası bir komisyon tarafından değerlendirilmekte ve sonuçlar ilan edilmekteydi. Ödüller büyük bir törende dağıtılmaktaydı. Bu yarışma, Irak Türkmen edebiyatında hikayeciliğin yeniden kıpırdamasına, giderek daha da canlanmasına neden olan etkenlerden biri oldu. Onlarca yazarımız hikaye yazmaya bu vesileyle yöneldi. Bu yarışmada Kemal Beyatlı iki kez derece aldı. Genç yazarımız İlâf Köprülü hâlâ 18 yaşındayken, 2018 yılında düzenlenen bu yarışmada mansiyon derecesini kazandı. Ödülünü, Avrasya Yazarlar Birliğiyle Türksoy'un Kastamonu'da düzenlediği muhteşem bir törende aldı. O tarihten hikaye konusuna ciddi bakmaya başladı. Zamanla kitaplar dolduracak kadar hikayeler yazdı. İlk kitabını bizim önerimizle rahmeti değerimiz Yakup Ömeroğlu Bengü Yayınevi’nde basarak yayınladı. Aslında rahmetinin Irak Türkmenleri için yayınladığı bu kitap, ilk kitap değildir. Bundan önce de Erşat Hüzmüzlü hocanız, Kemal Beyatlı kardeşimiz gibi yazarlarımızla bizim için yayınladığı kitaplar da vardır.
Irak Türkmenlerine başka bir takdirle bakmaktaydı. Düzenlediği bütün uluslararası etkinliklerde bizi unutamazdı. 2022 yılında Balıkesir'de 23. Su-çıktı Şiir Akşamları şöleninde kendisiyle son olarak yüz yüze görüşme fırsatımız oldu. O tarihten sonra telefon aracılıyla görüşmelerimiz hep devam etti. Son telefonu unutulacak türden değildi, şu ana kadar kulaklarımda çınlıyor. İstanbul havalimanından aramıştı:
-"Kazancı bey hava limanından arıyorum."
-"Ohhhh hocam Bağdat'ta mısınız…"
-"Hayır Kerbela'da idim."
-"Efendim… "
-"Evet Kerbela'da idim, döndüm. İstanbul'a vardım. Şimdi İstanbul havalimanından arıyorum. Irak'a bir heyetle geldik, 48 saat kaldık. Irak'ta olduğumu duyarsın, haber vermedim diye alınırsın, dolayısıyla bildirmek istedim… " demişti.
Her görüşmemizde kendisini Irak'a davet ederdim. Türk dünyasının bütün köşe bucağını gördün derdin. Türkmeneli'yi, özellikle Kerkük'ü görmek istemez misin diye sitem ederdim. İlk fırsatta gelirim diye söz verirdi. Ama takdire tedbir yoktur. Değil bizim, bütün Türk dünyasının beklemediği bir anda kendisini kaybettik. Her şeyi kendine özgü bir insandı. Etrafındakilerle teamülü, konuşması, gülümsemesi bile. Olağan üstü bir idare yetisine sahipti. En zor durumlarda en dingin bir şekilde davranırdı. Yol gösterici idi, fikir üretici idi. Ürettiği fikirlerin nasıl ne zaman uygulamasını bilen bir insandı. Türk dünyası aşığıydı. Gücünü bu aşktan almaktaydı. Türk dünyasında konuşulan renkli lehçelerin bir çoğuna vakıftı. Gurur nedir bilmezdi. Öyle bir alçakgönüllülüğe sahipti ki, onlarca ödül ile onurlandırıldı, bir o kadar madalya ile taltif edildi, yine de dengesini yitirmedi. Liderlik peşinde olmadı. Avrasya Yazarlar Birliği'nde, arkadaşları ile gerçekleştirdiği atölyelerde yüzlerce kültür askeri yetiştirdi. Yine de aralarında bir asker kaldı. Bir türlü elinden silahını bırakmak istemiyordu. Hayatımızda bazı değerleri çınar ağacına benzetiriz. Rahmetli Yakup Ömeroğlu bir çınar değil "İki Çınar"dı, Öyle de kalacak. Ruhu şad olsun, mekânı cennet olsun.