Yakup Ömeroğlu Sagusu: Zamanın Kimsesizliği


 01 Eylül 2024

Bu sabah güneş boğuk doğdu buralarda günüme, 

Kalbimin demiri yandı yandı dağlandı can evimde

Sözcüklerim yandıkça harlandı öksüzce sordu gönüle

Bir yiğit geçti mi buralardan, göçtü mü Türkistan’dan?

 

Bu sabah otağımda, sözsüz ve hapansız bir fırtına koptu

Tufan mıdır, deli boran mıdır diyen çoktu ama bilen yoktu

Sükût etti beni benden, gözlerim aradı geceyi ama gün çoktu

Gözyaşı fısıldadı usulca: o yiğit geçti mi Kazakisatan’dan?

 

Bu sabah oldu yüreğim deprem, gönlüm enkaz

Nasıl kabuk bağlar bu yara ne desem ne söylesem az

Bir çift Türkî göz, gönülden akan söz etti Balkanı yaz

Çalar tek telli kopuz: bir yiğit geçti mi Kırgızistan’dan?

 

Gayrı etmez gönül, koptu bîçare saz haykıramaz türküler

O deyişler gitti, savlar uçtu, geldi yerine ağıt cana süngüler

Geçti Özbekistan’dan, Balkandan, Can Azerbaycan’dan nice yiğitler

Gözyaşı sordu ağlamaklı; O göçen yiğit Yakup mudur ey Hu?

 

Bu sabah dünya güneşsiz, bulutlar yağmursuz, Avrasya kimsesiz 

Geniz acı, sözler sancı, ses ise çekik gözlü yiğitten habersiz ve kalemsiz

İnanmak istemez akıl, fikir ise yitirmişçe sorar bilge Turan’a sessiz

Kopuz çalarak sagu der küçük bir bala: çekik gözlü bir atlı geçti Ankara’dan.

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 213. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 213. Sayı