Yazarlık Duygusunun Aşılandığı Yer


 01 Nisan 2024

AYB on sekiz yıldır Türk Dünyası Edebiyatı ve yüksek Türk kültürü için hizmet veriyor. Şahsen bugüne kadar bu sürede AYB kadar etkinlik yapan başka bir sivil toplum örgütü tanımadım. Bu etkinliklerden birkaçını hatırlatmak bile bu yargımızı kanıtlar.

Kurulduğu günden bugüne kadar bütün Türk Dünyasına ve akrabalarımız olan topluluklara açılan ve sayısı belki de binlere varan yazarları bize ve birbirlerine tanıtan Kardeş Kalemler dergisi tek başına büyük bir cesaretin, takibin, sorumluluğun ve çalışkanlığın göstergesidir.

AYB’nin diğer çok önemli bir etkinliği ise Kaşgarlı Mahmut Uluslararası Hikâye Yarışmasıdır. Bu etkinlikle biz sadece ilk üçe ve mansiyona giren yazarları değil yüzlerce ilk kalem sahibini de tanımış olduk.

Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Toplantıları da yazarların buluşmaları ve birbirlerini tanımaları için son derecede önemli bir işlev gördü.

Belki de AYB’nin gerçekleştirdiği en önemli ve kalıcı etkinlik Bengü Yayınlarıyla sağlandı. Daha çoğu Türk Dünyası edebiyatlarıyla ilgili olmak üzere bugüne kadar dört yüzden çok kitap yayınlandı. Bu yayınlar sayesinde ulaşılması, uyarlanması son derece güç eserleri okuduk, yazarlarını tanıdık. Muhakkak ki Türk Dünyasının birbirlerini tanıması ve özellikle duygusal birliğin sağlanmasında edebiyat en önemli araçtır.

2007 yılında Kırgızistan’dan dönünce kendimi AYB’nin içinde buldum. Artık benim için   bu topluluk sıcak bir Ocak’tı. Gazi’deki zoraki derslerimden sonra   ayaklarım beni her zaman bu Ocak’a doğru sürükledi. Balgat’taki yerimizde cumartesi sohbetleri unutulmaz. Burada hepimiz için çok sayıda edebiyat ve kültür insanımızla tanışma ve dostluk kurma fırsatı doğdu. Eski ve yeni arkadaşlarımızla  günlük siyaset dilinin dışında yüksek karakterde bir dille sinerjik bir iletişim ağı kuruldu. Telefonlar, medya yazışmaları, geziler, ziyaretler içeriden ve dışarıdan gelen misafirlerin ağırlanması gün geçtikçe arttı ve bütün arkadaşlarımızla güzel, yararlı bir şeyler yapmanın yüksek memnuniyetini yaşadık. 

Bu arada AYB’nin Yazarlık Akademisi kuruldu ve ülkemizin en sıcak, en cazip, en samimi etkinliklerinden biri daha başlamış oldu. Akademi’nin düzenlediği “Yazarlık Atölyeleri” hâlâ devam eden sürekli ve ülkemiz, Balkanlar, Avrupa, Orta Doğu ve Türk Dünyasında  en tanınır kursların başında geldi.

Yazarlık atölyelerimiz başlangıçlardan beri “şiir”, “hikâye” , “ deneme” ve zaman zaman da “sinema ve senaryo” yazarlıkları olarak devam etti. Burada AYB’nin değerli ve üretici başkanı Yakup Ömeroğlu’nun ve ülkemizin değerli hikâye ve roman yazarı Osman Çeviksoy’un büyük emekleri oldu. Güzel şairimiz Ali Akbaş da uzaklardan her cumartesi gelerek şiir atölyesini yeni bir heyecan ve isteklilikle yürüttü. Kursiyerlerimiz daha önceki  zorunlu eğitim dönemlerinde duymadıkları şeyler duymaya ve şiirin ve kültürün içinde nefis saatler yaşadılar. Edebiyat Akademisi Başkanı Osman Çeviksoy Hikâye Atölyesi”ni yürüttü ve gerçekten titiz ve disiplinli çalışmalarıyla büyük hizmette bulundu. En yararlı ve gerçek anlamda atölye çalışmaları burada sağlandı. Buradan çok sayıda hakiki anlamda hikâyeci yetişti. Elbette bu arkadaşların bir kısmı atölyelerimize gelmeden de alanlarında yazıyordu. Ne var ki kursiyerlerimiz, yazdıklarının farkında olmalarını sıkı ve gönüllü atölye çalışmalarıyla daha da iyi öğrendiler. Metinler atölyelere yatırıldılar ve adeta ameliyat edildiler. Buna “terapik heyecan” diyeceğim ve bunun en doğru ve en iyi şekilde AYB atölyelerinde gerçekleştiğini söyleyeceğim.

Ben de 2020’lere kadar burada “Deneme Atölyesi”ni yürütmeye çalıştım. Şimdi adlarını sayamayacağım kadar çok arkadaşımızla deneme üzerine sanki denemeler yaptık. Ben ve diğer arkadaşlarım bu atölyelerde üstten bakıcı didaktik bir tarzı asla benimsemedik. Sanatın ve edebiyatın “retorik cambazlıklar”la , sloganlarla ve özellikle de propaganda söylemleriyle algılanamayacağını iyi biliyor ve dostça, kimi zaman “sıfır hiyerarşi” ayarında “kültürel değerlerin, bilimle sanatın ve özellikle  estetik anlayışın öne çıkarılması için “sevimli-verimli bir ortam” yaratmaya çalıştık. Bir anlamda yazarlığın teknik bilgilerden çok bir isteklendirme, dili ve onun edebiyatını benimseme, sevme ve hatta çok güzel ve mutlu zamanlar geçirme eylemi olduğunu hem kendimiz hem de kursiyerlerimiz için adeta bir yasa olduğunu kabul ettik. Ana bildirimiz şuydu: Atölye çalışmalarımızdaki ortak bakış açımız; güzelliği bir an önce yaşamak olacaktı, bize göre yazmak yaşamaktı, içimizdeki güzellikleri, estetik kaygılarla anlatmak hem güzel yazmak hem güzel yaşamak demekti. İnsanı ve insanla ilgili her şeyi (zamanı, tarihi, hâli, geleceği, sevinci, acıyı, aşkı) sıra dışı ve özgün yaklaşımlarla güzel ve etkili metinler halinde yazmayı hedefledik. Atölyemize gelen herkes kendini doğal olarak geliştirecek, yazacak, özgüvenini sağlamlaştıracak ve ille de mutlu olacaktır.

Yazı yazmanın daha çok bir keşif, bir tutku, bir isteklendirme süreci olduğuna inanarak içimizdeki metni keşfetmeyi ve başkalarıyla paylaşmayı hedefledik. Yazarlarımız pek çok sanal ve gerçek dergilerle, müstakil ve ortak kitaplarla okuyucuya ulaşacaktır.

Bizim için bir metnin nasıl yazılacağı kadar nasıl yazılmayacağı da önemlidir ve atölyenin anlamı da budur. Bilindiği gibi atölyelerde fazlalıklar, eğik ve bükükler tasviye edilir ve bununla “tesviye“ sağlanır. Bununla çalışmalarımızda güzelle güzel olmayanı kolayca ayırt etme düzeyine çıkmayı hedefledik.

 Ana hatlarıyla hatırlatmaya çalıştığım bu bildiride ortaya konulan ilkeler ve amaçlar fazlasıyla gerçekleştirilmiş bunun kanıtı olarak otuzdan fazla kursiyerimiz kitaplarını yayınlatmış ve yine yazarlarımız başta Kardeş Kalemler ve Kurgan Kültür Edebiyat   olmak üzere çeşitli süreli yayınlarda atölye mahsullerini yayınlamışlardır.

Çok değerli öykücü , şâir ve deneme yazarlarımızdan ilk aklıma gelenler  Ataman Kalebozan, Sema Tanrıverdioğlu Ersöz, Atalay Yağmur, Aynur Turan, Çağrı Küçükyıldız, Nüvit Karaoğlu, Merve Yılmaz, Akif Mollaoğlu, Bünyamin Zile, Binnur Tüzün, Güldane Berk , Azize Kaya, Ebabekir Cambolat, Emel Şakacı,  Ethem Göktürk, Funda Gökçen, Gül Bingöl Çolak, Ayşe Akay, Emine Ballı, Seda Nur Akyol, Rumeysa Atasayar, Kadriye Admış, Celal Uysal, Hatice Üzgül, Rabie Ruşid, Burcu Ali vb  atölyelerimizin yüz akıdırlar.

Avrasya Yazarlar Birliğini ziyaret eden çok sayıda yazar ve bilim adamı bu atölyelere devam eden kursiyerlerle sohbet etmiş bu da genç yazarlarımız için unutulmaz isteklendirme olmuştur.

Atölyelerimize renk katan bir etkinlik de “Mürekkebi Kurumadan” toplantılarıdır. Başlangıçta Hamamönün’deki Kabakçı Konağı’nda yazar adaylarımızın şiir, hikâye ve denemelerini okumaları güzel bir ortam yarattı. Daha sonra uluslararası ve dijital yolla yapılmaya başlanan atölye çalışmalarında zorunlu olarak online dizgesine geçildi.  Yukarıda sözünü ettiğimiz okumalar da “zum” da gerçekleştirilmeye başlandı.

Başta Yakup Ömeroğlu olmak üzere emek veren, gönüllerini koyan herkese teşekkür ederim.

AYB’nin ömrü uzun olsun.

Yeni yazarlarımızla gönenelim.

Sanatımız, edebiyatımız, bilimimiz, dostluğumuz kalıcı değerlere muhtaçtır.

İyi ki AYB çatısında çalışan gönüllü arkadaşlarımız var.

 

 

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 208. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 208. Sayı