Yönetmen Hasan Taş’a Teşekkür İçin: Bir Ömür Yorulmadan Koşmak


 01 Ekim 2019

Azerbaycan Demokratik Cumhuriyetinin kuruluşunun 101. Yılı ve Azerbaycan’ın milli marşının sözlerini kaleme alan Ahmet Cevad anısına TRT Avaz kanalı büyük bir konser düzenledi. Ankara’da Arı Stüdyolarında gerçekleşen konserin ardından ise Ahmet Cevad’ın hayatını anlatan belgesel yayına girdi.

Ahmet Cevad’ın, Nuri Paşa komutasında Türk Ordusunun Bakü’ye girişinin verdiği ilhamla kaleme aldığı “Al Bayrak” şiiri ilk kez bu konserde okundu. Çok heyecan vericiydi. Yine bu yıl Ahmet Cevad ailesi tarafından Cumhurbaşkanımıza ithaf edilen Bismillah şiirinin bestesi de muhteşemdi. Kısacası eserler, sanatçılar, solistler ve şef, bu programın anlam ve seviyesine layık yüksek düzeyde  sanatlarını icra ettiler. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Anadolu Üniversitesi Orkestrası ve Ankara Radyosu Çok Sesli Müzik Korosundan çok değerli sanatçıları yöneten Şef Mahmudov, Bakü’nün alınmasında büyük hizmetler gören bir korgenaralin torunuydu. Sanki o ruhla bu akşam eserlerini icra ediyorlardı. 

TRT Genel Müdürü, Kültür Bakan Yardımcısı, milletvekilleri, yazarlar, sanatçılardan oluşan çok seçkin bir topluluk programı izliyordu. TRT Avaz ve TRT Müzik kanallarında canlı yayınlanan program Azerbaycan televizyonu tarafından da aynı anda yayınlanmaktaydı.  Eminim hem Türkiye’de hem Azerbaycan’da ve yayının ulaştığı gönül coğrafyamızda çok değerli bir seyirci kitlesi yayını takip ediyordu.  Azerbaycan Ahmet Cevad’ın ailesinden nezaket timsali Nejat bey ve TRT Avaz Koordinatörü Sedat Sağırkaya’nın dostlukları ile iki yıldır bu etkinliklerin düzenlenmesine ayrı bir samimi ruh katmakta.

Ve elbette gecenin görünmeyen yıldızı, TRT’nin emektar yönetmenlerinden Hasan Taş’ın yılların tecrübesi ve kocaman yüreğiyle reji odasında bulunması, canlı yayınlanan bu programa çok büyük bir sinerji katıyordu.

Azerbaycan Cumhuriyeti’nin 100. Yılı kutlamaları için düzenlenen geçen yılki konseri de aynı samimiyet ve heyecanla Hasan Taş yönetmişti.

Geçen yıl da konser Ahmet Cevad’ın şiiri ve dahi bestekar Üzeyir Hacıbeyli’nin bestesi “Çırpınırdın Karadeniz” eseriyle tamamlanmış,  salonda ve ekranları başında pek çok güzel yürekli insan, gözyaşlarını tutamamışlardı.

Hasan Taş’ın “Çırpınırdın Karadeniz” eserini ekranlara taşıması çok eskiydi. İlk kez Nevruz canlı yayınında Azerin’e okutmuştu bu muhteşem eseri. Pek çok insan, "mutluluktan ağladık” diye bizleri aramışlardı. Çünkü ben de o canlı yayının sunucusuydum. 

Hasan Taş’ın yapım ve yönetimini üstlendiği Nevruz Canlı Yayınları, sosyal ve siyasi olaylara televizyon yayıncılığının nasıl yön verebileceğine dair güzel bir örnek olarak iletişim fakültelerinde ders olarak okutulabilecek önemde yayınlardı.

Yaşları uygun olanlar hatırlayacaklardır, bir dönem bölücü örgüt, bin yıllardan süzülüp gelen 21 Mart Nevruz bayramını, kendi etnik bayramları olarak gösterip adeta başkaldırı gününe dönüştürmüştü. Türkiye her yıl Nevruz’u endişeyle bekler hale gelmişti. Yıldan yıla Nevruz eylemleri artıyor ve yaygınlaşıyordu. Geleneğe yaslanarak halkı manipüle etme imkanı bulan militanlar, bunu sonuna kadar kullanıyorlardı.

Her geçen yıl daha da yaygınlaşan eylemler karşısında devletimiz, tarihçi, halkbilimci üniversite hocalarına illerde, okullarda, üniversite konferans salonlarında toplantılar düzenletiyordu. Hocalar, pek çoğu amirlerinin zoruyla getirilen veya yoklama tehditi ile toplanan öğrenciler Nevruz’un eski bir Türk bayramı olduğunu anlatıyorlardı. Gerçek buydu ama bu gerçek militanların Nevruz ateşi yerine  yaktıkları lastiklerin kara dumanları arasında kaybolup gidiyordu. Bu bilgiler çok az kişiye ulaştırılabiliyor onların da pek azı buna inanıyorlardı. Çoğunluk, devletin örgütün elinden ona büyük bir enerji kazandıran Nevruzu almak için halka böyle bilgiler yaydığını düşünüyordu. 

Hocalar, Anadolu’da unutulmuş olsa da Nevruz’un Türkler tarafından kutlandığını göstermek için Türk Dünyasında da kutlandığını anlatmaya çalışıyorlardı. 

Devlet için milli hassasiyetleri olan insanlarımız için Nevruz, fevkalade sinir bozucu bir gün haline gelmişti.

Taa ki, TRT Avaz’da Hasan Taş’ın yapım ve yönetmenliğini yaptığı Nevruz canlı yayının yapıldığı yıla kadar bu durum artarak sürdü. 

İşte o yıl, pek çok ülkeden canlı yayınla Nevruz kutlamaları TRT ekranlarına geldi.

Çok büyük bir fedakarlıkla çalışmıştı Hasan Taş. Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Bosna-Hersek, Makedonya, Ankara ve İstanbul’dan Nevruz kutlamaları aynı gün ekranda buluşuyordu. 

Hasan Taş bu ülkeleri tek tek dolaşıp canlı yayının alt yapısını hazırlamıştı: Kimi yerde o ülkelerin televizyonları ile işbirliği halinde, kimisinde ayrı sunucu, kamera ve naklen yayın araçlarıyla yayının hazırlıklarını yapmıştı. 

Belki de TRT, dünya televizyon tarihinin en geniş alandan yapılan ortak canlı yayın programlarından birine imza atıyordu.

Ben de hem program danışmanı hem de canlı yayının sunucularından biri olarak bütün süreçleri Hasan Taş ile birlikte yaşayanlardandım. 

Başta yönetmen olmak üzere bütün ekip büyük bir şevkle çalışıyorduk. 

Coğrafya çok genişti ve saat farkları vardı. Şimdi Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin kuruluş yıl dönümü ve Ahmet Cevad’ı anma konserinin yapıldığı Arı Stüdyosu’nda sabah saat 5.30’da başlayan görevimiz aralıksız 16.30’a kadar sürmüştü. 

Tanrı Dağlarının eteklerinden Kırgızistan’dan Nevruz kutlamaları görüntüleri ekrana geliyordu.

Özbekistan Ali Şir Nevaî  Parkında muhteşem bir organizasyonla Nevruz kutluyordu. Müzikler, danslar, bayram kutlamaya gelmiş halkın kalabalığı ve Özbekistan Cumhurbaşkanının halkı selamlaması hepsi ekrandaydı.

Sümelekler kaynatılmış, koşeler hazırlanmıştı. Benim görevim daha çok bu gelenekler hakkında açıklamalarda bulunmaktı.

Kazaklar Hasan Taş’ın rica ve organizasyonu ile bizim için Kazak Nevruz adetlerini gösteren bir kutlama programı hazırlamışlardı. Çünkü Kazakistan’da Nevruz 1 gün farkla 22 Martta kutlanıyordu. Hasan Taş onları ikna etmişti: “bütün Türk Dünyası Nevruz canlı yayınında buluşuyor, siz de olun” demişti. Onlar da katıldılar.

Hele Azerbaycan’da Nevruz kutlamalarının başlaması. Türkiye’de pek çok insan nefesini tutarak yayını izliyordu. Daha sonra bize teşekkür ederken 4 -5 saat gibi çok uzun süreler yayını takip ettiklerini söyleyen insanlar oldu.

Azerbaycan’da başkent Bakü’nün en merkezi caddesinde Cumhurbaşkanı ile birlikte geniş bir kalabalık yürüyor ve Dede Korkut rolünde bir sanatçı Nevruz duası ediyordu. 

Hepimiz çok heyecanlıydık.

Üsküp, Bosna Hersek, Tanrı Dağlarından Şar Dağlarına Türk Dünyası Nevruz kutluyordu.

Ekranda Taşkent Meydanını izliyor sonra Almatı’ya bağlanıyorduk. Balkanlara Bakü’ye bütün Türk Dünyasından 11 saat Nevruz canlı yayını yapılıyordu.

Militanlar meydanlarda lastik yakıyor biz ekranda Türk Dünyasında Nevruz kutlamalarını konuşuyorduk.

İnsanlar o gün inandılar ki, Nevruz Türk bayramıdır. Bütün bölge halklarında bin yıllardır kutlanan özel gündür.

Hasan Taş’ın fedakar çalışmalarıyla ekranda gerçek Nevruz kutlamalarını gösterdikçe meydanlara yakmak için teker getiren militanların elleri yana düşmeye başladı.

İlk Nevruz canlı yayının başarısıyla ikinci yıl bütün TRT kanalları Avaz yayınına bağlanıp yapım ve yönetimini Hasan Taş’ın yaptığı programı verdiler. TRT kanalları arasındaki adı konmamış hiyerarşiye göre Avaz kanalında yayınlanan bir programın diğerleri tarafından yayınlanması pek enderdir. Ama Hasan Taş, Nevruz programını bütün diğer kanallarda yayınlatmayı başardı. Çünkü bu yayından çıkan mesaj gayet açık ve netti: İşte yıllardır istismar edilen Nevruz, Türk kültürünün ayrılmaz bir parçasıdır.

O yıl Başbakanlık görevini yürüten Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan da Nevruz canlı yayınına Arı Stüdyosuna gelerek katıldı. Nevruz mesajını canlı yayında Arı Stüdysundan yayınladı. 

Türk devleti, bütün Nevruz kutlama etkinliklerini TRT’ye ve dolayısı ile Hasan Taş’a bırakmıştı.

İkinci yıl canlı yayın noktası 16’ya yükselmişti.

Tacikistan Cumhurbaşkanı TRT’nin Nevruz canlı yayınında Nevruz tebriklerini duyurmuştu.

TRT’nin Nevruz canlı yayını yalnızca meydanlardaki kutlamaları değil, bölge devletlerinin liderlerinin Nevruz mesajlarını duyurdukları bir seviyeye yükselmişti.

Bu yayınlarla Nevruzda lastik yakıp taşkınlık yapan, o güzel bayramı, barış ve kardeşlik gününü bir başkaldırı gününe ve sembolüne dönüştürmeye çalışanların bütün istismar araçları alındı. 

İlk Türk Dünyasında Nevruz canlı yayını 2004 yılında başlamıştı ve 5 yıl bu yayını Hasan Taş sürdürdü. Bu süreçte Nevruz normalleşti. Dönemin şahidi gazeteler arşivlerde duruyor, merak edenler için Nevruz Canlı Yayınlarının topluma nasıl bir etki yaptığı meselesi iletişim, siyaset bilimi gibi alanlara güzel bir tez konusu olabilir.

İşte o Nevruz programında büyük sanatçı Azerin, şiirin yazıldığı ve bestelendiği Azerbaycan’dan, Bakü’den gelerek “Çırpınırdın Karadeniz” eserini söylemiş ve yüreklerimizi coşturmuştu.

Sonra kanal yönetimleri değişti ve Nevruz programını başka yapımcılar verdiler. 

Ama Hasan Taş,  yayınlarıyla Nevruz’un kavga günü değil barış günü olduğunu anlattı.

Yayınlarıyla, Nevruz’u Anadolu Türklüğüne sevdirdi.

Yayınlarıyla, Türkiye’de Nevruz istismarcılarının ellerinden kozlarını aldı.

Belki de yıllar öncesinden biz bilmeden bu görev için hazırlanıyorduk.

Nasıl mı? 

Anlatayım.

İkimiz de 22-23 yaşlarında gençlerdik.

Hasan Taş, TRT’de yeni çalışmaya başlamıştı. 

TRT’de eski çalışanlar Hasan Taş gibi millî hassasiyetleri olan insanların bu kurumda çalışmalarını istemiyor ve ayrılmaya zorlamak için akıl almaz mobingler uyguluyorlardı.

Hasan Taş da bu baskılardan yorulmuş ve ayrılmayı düşünüyordu.

"Dayanılmaz bir hale geldi bunların yaptıkları" diyordu.

Bense her türlü baskıya direnip bu kurumda kalması gerektiğini anlatmaya çalışıyordum. Kızılay’da başlayan sohbetimiz yavaş adımlarla Ulus’a kadar sürdü. Ankaralılar bilirler bu mesafe yaklaşık 5 km civarındadır. Yine aynı hızla geri dönerken de aynı konuları konuşuyorduk. TRT’den yapılacak yayınlarla Türk milletine, kültürümüze ne büyük hizmetler yapılabileceğini konuşuyorduk. Biz milletimize hizmetin derdindeydik ve bunun için nelere katlanmamız gerekiyorsa o sıkıntılara tereddütsüz göğüs germeliydik.

O akşam Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin Kuruluşunun 101. Yılı ve Ahmet Cevad’a Saygı Konseri tamamlandıktan sonra görevini başarıyla yapmanın mutluluğuyla Hasan Taş, reji odasından çıkıp yanımız geldi. 

İlk defa onun belini biraz bükülmüş görünce "biz de yaşlandık galiba" diye geçti içimden. 

Sarılıp tebrik ettim. 

Yoruldun mu? Diye sordum. 

Yoruldum ama değdi, dedi.

Pervanenin ışığa uçması gibi bir şeydi bizimkisi.

Değdi be kardeş, yorulduk ama değdi.

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 154. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 154. Sayı