Yunus Emre de Kendilik Psikolojisi


 01 Ağustos 2021


                                              İlim ilim bilmekdür

                                                  İlim kendin bilmekdür

                                                   Sen kendüni bilmezsin

                                                Bu nice okumakdur

            Yunus, bu dörtlüğün birinci satırında bize “İlim bilmektir.”, “Bilmek ilimdir.”, “İlim ilimdir.” ve “Bilmeği bilmek ilimdir.” diyor. 

Dörtlüğün ikinci satırında ise ilmin kendini bilmek olduğunu ifade etmektedir. Öte yandan hem birinci satıra gönderme yaparak hem de ikinci satırda kendiliğin bir ilim olduğunu, kendini ve kendiliğini bilmenin ilim olduğunu, ilim bilmenin kendini bilmek olduğunu bize göstermektedir. 

Üçüncü satırda ise kendimizi ve kendiliğimizi bilmediğimizi bize işaret etmekte, neden bilmediğimizi sorgulamakta, kendimizi ve kendiliğimizi bilmemizin hayatımızı bilmekliğimiz noktasında yol göstermektedir.

Dördüncü satırda da, “bu nice okumaktır.” derken, ilim bilmenin, bilmek ilminin, kendini bilmek ilminin, ilim bilmenin kendini bilmek olduğunun, bunlar olmadan okumanın bir anlamının olmadığını işaret ederek, sorgulayarak ve yol göstererek bize bildirmektedir. 

Yunus bize bu dörtlükte kendiliğin, kişinin kendinden, kendini bilmekten çok daha öncelikli ve önemli olduğunu bildirmektedir. Ayrıca kendiliğin, kendini bilmenin bir ilim olduğunu da göstermektedir. Yine ilim, bilme, kendilik ve okuma kavramları hakkında anlattıkları, söyledikleri çok daha geniş, çok daha derin, çok daha büyüktür. 

Yunus’ dan 700 yıl sonra bir psikanalist olan Heinz Kohut kendiliği, “Tam anlamıyla bilinemeyen en üst ruhsal bölümdür.”, “İnsanın ruhsal evreninin merkezi, bu evreni oluşturan parçaların toplamından büyük ve yaşam gücünün kaynağıdır.” diye tanımlamaktadır.

            Freud; id, ego ve süper egodan oluşan üç parçalı çoklu bir ruhsal aygıt sunar. Bu ruhsal aygıtta id dürtüleri, ego düzeni, süper ego da denetimi temsil eder. Bu üçünün arasındaki birbirine karşıtlık çatışma ile uyumludur. Kohut’ un belirttiği kendilik ise insanın ruhsal evreninin merkezini oluşturan bir bütünlüğü temsil eder. Bu bütünlük, parçalardan büyük olduğu gibi bilinemeyen kendinden de büyük ve geliştirilebilir bir oluşumu bize gösterir. Bu anlatım Yunus’ un kendini, kendiliğini bilmekle tamamen örtüşmektedir.

                    

           

              Andan yigrek ne vardur kişi bile kendözin

              Kendözin bilen kişi kamulardan ol güzin 

           

              Kişi için kendi özünden değerli ne vardır

              Kendi özünü bilen kişi herkesten seçkin olur

             Yunus bu beytinde bize insanın kendisinin, kendi özünün, kendiliğinin ne kadar değerli, özel ve önemli olduğuna işaret etmektedir. Kendi özünü bilen kişinin bilmeyenlerden daha seçkin daha ayrıcalıklı olduğunu anlatmaktadır. 

İnsan öğrenme, bilme, bildiğini bilme, karar verme, sonuç çıkarma, farkında olma, farkında olduğunun da farkında olma, kendi duygu, düşünce, davranışlarının ve bunların arasındaki ilişkinin de farkında olma, yer, zaman, mesafe ve sayıları bilme gibi yeteneklerle doğar. Yani sıfır bilgiyle dünyaya gelmez. Bunların isimlerini, kelimelerini, anlatım şekillerini ana diliyle birlikte öğrenir. Konuşmayı bilir, yürümeği bilir, ağlamayı, gülmeği bilir, yemeği içmeği bilir, kavramları bilir.  Kendini bilmeyi, öğrenmeyi bilir. İnsan doğuştan itibaren edilgin değildir, kendine sunulanlarla yetinmez. Meraklı, ilgili, atılgan, denemelere, girişimlere eğilimli ve isteklidir. Bağımsızlık girişimleri içindedir. Çocuğun anneden ayrılması ve ayrışması onu bağımsızlaştırır. Kendilik gelişmesini sağlayarak korkuları, gerginlikleri ve üzüntüleriyle başa çıkmaya yüreklendirir.  Kendine sunulanları özümser. Kendisiyle ve çevresiyle uyumu kararlı bir denge sağlar. Kendi gerçeği, kendiliği ile dış çevre gerçeği arasında ilişkiler kurarak kendisi ve çevresiyle bütünleşir. Bu bütünleşme süreci süreklidir. Gelişimin erken dönemlerinde kendine yeterlilik, güce sahip olmak, bütün haz duyularının hepsinden daha önemlidir.

Kendilik tasarımları yükseldikçe, kendilik gelişmesinde, kendilik nesneleri kişinin kendinden, kendiliğinden gelmeye başlar. Bilişsel yönden de özdeğer, öz için değerli bir bilgi kaynağıdır. Kendi olma, kendini kabullenme kendine güven duygusunu, kendine saygıyı geliştirir. Kendine saygı duyan kişi, başka insanlara da saygı duyar. Böylece kendileri ve kendilikleri ile ilgili bilgileri yeterinden fazla geliştirir.

 Kendilik duygusu yüksek olanlarda geleceğe iyimser bakış, ümit varlık, kendilerini ve kendiliklerini geliştirmeleri daha yüksektir.  Kendiliğin sürekliliği ortaya çıkar. İnsan kendi olurken diğer insanlarla benzeşmeye çalışır. 

                                           

Miskin Yunus aç gözüni

Uyar gafletten özüni

Ta bilesin kendözüni

Tanla seher vaktinde tur

 

Garip, yoksul Yunus gözünü aç

Kendine gel özünü uyandır

Ta ki kendi özünü bilesin

Gece sonunda güneşin doğma vaktinde dur

Garip, yoksul Yunus gözünü aç diye kendine bir uyarı, uyandırma ifadesi derken insana insanlığa da bir uyarıda bulunmaktadır. Bu, farkındalığı artırmaya yönelik bir uyarıdır. Kendine gel, özünü, kendini, kendiliğini uyandır. Kendi özünü, kendini, bilişini, kendi gerçeğinin kendinden geldiğini bilmenin önemini bize göstermektedir. Bütün bunları yapabilmek için güneşin doğduğu yerde, zamanda durmamızı önerirken insanın kendi içindeki karanlıklardan uzak durması gereğini demektedir. Karanlıklardan kurtulmamızı önermektedir.  

Kişinin gerçeğin arkasındaki gerçeği araması biliş ötesi bilgisinin gelişmesini sağlar. Bu da insanın neyi, nerede, nasıl ortaya koyacağının farkındalık bilgisini getirir. İnsanoğlu mantıklı düşünceden soyut düşünceye geçince bilgi kaynağını değiştirir. Kendiliğiyle ilgili gerçeklerin dışardan geldiği inancı kaybolur. Bunun yerini kendinden geldiği inancı alır. Genç de yetişkin de gerçeğin arkasındaki gerçeği arar. Dış görünüş gerçeğine aldanmaz. İleriye dönük düşünceler ve bilgiler üretir. Aynı zamanda geriye dönerek arkaik bilgi ve görüşleri hale ve güne taşır. İnsan girişimci, yaratıcı, ileriye dönük, kendi ve yaşadığı toplumla barışık olduğu ve yetiştiği sürece, kendini ve kendiliğini sağlıklı bir şekilde geliştirebilir. 

 

Çeşmelerden bardağun toldurmadın korısan

Bin yıl anda tutarsa kendü tolası değil

 

Çeşmelerden bardağını doldurmadan bırakırsan

Bin yıl orada tutarsan kendisi dolmaz

Bu beyitte bardak doldurmak; kendini, kendiliğini, bilişini, zihnini, aklını geliştirmek, birikim sağlamak, hemen her konuda deneyim kazanmaktır. Kısaca insan olmaktır. İnsanın kendi olması, kendi olurken diğer insanlarla benzeşmeye çalışmasıyla olur. Kendi ile bütünleşirken, ailesi, yaşadığı toplum ve insanlıkla, insanla bütünleşir. 

İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerinden soyut ve irdeleyici düşünebilmesi, karar verebilmesi, sonuç çıkarabilmesi ve sorun çözebilmesidir. Bilgi arama ve işleme, geçerli çözüm bulabilme, güvenilirlik ve geçerlilik seçeneklerini ortaya koyma, kesin karara bağlama, benzer sorunları hatırlama ögeleri bu yetenekleri belirler. İnsan zihni yeni sorunlara çözüm yolları geliştirebiliyor, bulabiliyor ve uygulayabiliyorsa akıl gelişiyor demektir. 

Doğuştan itibaren çocuğun kendi içinden gelen ve dışarıdan aldığı uygun etkileşimler temel güven duygusunun gelişmesini sağlar. Bu da duygusal anlamda canlılığı, istekliliği, kendi olmanın hazzını ve dinçliğini getirir. Temel güven duygusunun gelişmesi, kendiliğin gelişmesine süreklilik kazandırır. Kişiliğin, kimliğin ve kendiliğin sürekliliği kişiler arası ilişkilerdeki etkileşime uyum ve canlılık sürecini sağlar. Kendilik bir yapı değildir. Oluşturulabilen, geliştirilebilen bir özelliktir. İnsan kendine verdiği emek kadardır.

Yunus Emre divanında ve nasihatlerinde toplam yüz otuz üç beytinde kendilikten, kendinden, kendi özünden bahsetmektedir. Biz bu yazıda yalnızca dört beyitten yararlandık. Yunusun tasavvufi anlayışını ortaya koymaya kalksak divanı kadar kalın bir kitaba erişilir. Yunus Emre’nin büyüklüğü burada da kendini göstermektedir.

           

 

                   

YARARLANILAN KAYNAKLAR:

 Altuğ, FB., İ. Özkan. Gençlerde irdeleyici düşünce yeteneğini etkileyen etkenler. Düşünene 

Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimle Dergisi. 1995,8(4),4-8

Çuhadaroğlu, F. Gençlerde benlik saygısıyla ilgili bir araştırma. XXI. Ulusal Psikiyatri ve 

Nörolojik Bilimler Kongresi(serbest bildiri), Ç.Ü.T.F. Adana 1985. s.107-108

Erikson, E. Childhood and society. Norton, NewYork, 1950

Erikson. E. Identity and the life cycle. International Universities Press, NewYork,1959

Freud, A. Normality and patholojy in child hood assesments f development. İnternational 

Universities Press, NewYork-1968

Kohut, H. Analasis of the self. İnternational -Universities Press, NewYork-1971

Kohut, H.Th restoration of  the self. İnternational universities Press. NewYork, 1977

Kohut, H.The anaıysis of the self. International Universities Press,NewYork,1983 

Mahler, MS. On human symbiosis and the vicissitutes of individuation. İnternational 

Universities Press, NewYork,1968 

Özkan, İ. Benlik saygısını etkileyen etkenler. Düşünene Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler 

Dergisi.1994, 7:3,4-9

Rosenberg, M. Conceining the self. Basic Books. NewYork, 1979 

Tatcı, M. Yunus Emre Şerhleri. H Yayınları. İstanbul-2008

Tatcı, M. Yunus Emre Divan-ı İlahiyat. Kapı Yayınları. İstanbul-2012

Tatcı, M. Yunus Emre Yorumları İşitin Ey Yarenler. H Yayınları. İstanlul-2019

                                                   

 

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 176. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 176. Sayı