Yusuf Has Hacib’in “Kutadgu Bilig”i ile Abay Kunanbayev’in “Kara Sözleri”nde “Akıl”


 01 Şubat 2020


Giriş

Türk siyasetnâmesinin muhteşem eserlerinden Kutadgu Bilig ile Abay Kunanbayev’in “Kara Sözleri”nde “akıl” konusundaki ortak söyleyişler, konunun aktarım özellikleri açısından hangi özellikleri taşıdığı, hangi söyleyişlerde ve nasıl ortaya çıktığı konusu yazımızın temelini teşkil etmektedir. Bu konudan hareketle “kültürel ve uygulamalı akıl” açısından bazı değerlendirmeler yapılacak, “ortak duygu ve düşünce dünyası”nı yansıtan söyleyişlerin ne olduğu ele alınacaktır.

Yazının sonucunda Türk milletinin kültürel kodlarının hangi yollarla aktarıldığı ve aktarımın belirlediği yol, ortaya koyduğu ortak değerler irdelenerek kültürel aktarım konusuna dikkat çekilecektir.

 

I. Metinlerarasılık

Günümüzde metinlerarasılık meselesi edebiyat, dilbilimi, felsefe ve kültür araştırmalarında oldukça kapsamlı olarak yayılmakta ve bu ilim alanlarının araştırma sahasına dönüşmektedir. Dilbilim alanındaki “metinlerarasılık”, söyleyenin “kendi sözü” ile “alıntı söz” arasındaki diyalogla ilgili ilişkileri gösteren metnin karakteristik özelliği olarak kabul edilir. Özellikle edebiyatta postmodernist tarzdaki metinlerin kuruluşu, alıntılardan oluşmuş bir mozaiki andırır.

Genette, metinlerarası kavramını sınırlandırarak “İki ya da daha fazla metin arasındaki ortak birliktelik ilişkisi yani temel olarak ve çoğu zaman bir metnin başka bir metindeki somut varlığı” olarak tanımlar (Aktulum, 2007:83). Genette bunun içine sözcük sözcüğüne kullanılan ayraçlarla belirtilen alıntı yanında dolaylı bir alıntı olan “anıştırma”yı da yerleştirir. O, böylece kavramın sınırlarını da daraltır (Aktulum, 2007: 83-84).

İnsanlar yüzyıllardır yaşamakta ve düşünmektedirler. Bu sebeple her şey daha önce söylenmiştir (Aktulum, 2007: 18) görüşü metinlerarasılığın en kısa tanımıdır diyebiliriz.

İnsanlar yüzyıllardır yaşamakta ve düşünmektedirler. Bu sebeple her şey daha önce söylenmiştir (Aktulum, 2007: 18) görüşü metinlerarasılığın en kısa tanımıdır diyebiliriz.

Metinlerarasılığı en geniş kapsamıyla ele alan Rus felsefeci ve edebiyat kuramcısı M. Mihail Baktin/Bahtin’dir. Baktin’e göre edebî ilişkiler boş bir kâğıt gibi tertemiz bir hayat sürmezler: “Her somut söyleyiş, her zaman yönettiği ve mutabık kaldığı bir nesneye sahiptir. Diğer insanların değerlendirme, düşünce ve aksanları doğrultusunda bu ögeye nüfuz edilir. Başkalarıyla olan diyaloglarda bu ögelerin/ kelimelerin ifade edilişiyle bağlantılı olarak bir gerilmeden bahsedilebilir; bu, başlangıçta onlar arasındaki karmaşık ilişkilere girerek kaynaşma gösterebilir, ikincisi aksi gerçekleşip püskürtülebilir, üçüncüsü de kesişebilir” (Baktin, 1975: 89-90).

Metinlerarasılığın edebiyata girmesine vesile olan Fransız filoloğu postyapısalcı Julia Kristeva’dır. Kristeva, metinlerarasılığı “metinler dinamiği” yani bir metnin diğer bir metinle diyaloğa girebilme yeteneği olarak yorumlar. Her metnin alıntılar mozaiği olarak kurulduğu ve alıntılama yoluyla bir metnin diğer metne nüfuz ettirildiğini belirten Kristeva, metinlerarasılıkta metnin bir kelime gibi işlev gördüğünü belirtir. Ona göre metinler verilen anlamı özelleştirerek ele alır, metinlerarasılık bu durumda metni işlemek şeklinde değerlendirilir. Metinde düşünceler birbirleriyle kesişir, birbirini etkisiz hale getirir ve başka metinler ortaya çıkar (Kristeva, 2004: 167).

Bart’a göre metinlerarasılık kültürel kodlarla bağlantılıdır (1989: 417).

Popova ise metinlerarasılık teorisinin kapsamca genişliğinden, bu alanda doğrudan edebi eserlerle bağlantısı olmayan araştırmalar ortaya çıktıkça örnek gösterme yolunun gelişmelere yol açtığından bahseder. Ona göre, bu sorumluluk bilinciyle kültürel süreklilik ve kültürel ardışıklığı sağlayan sözel olguların araştırılması gerekmektedir (Popova, 2004: 14).

Metinlerarasılık teorisini diyaloglar arası ilişkiler sınırlandırır. Gerçek metnin bir işareti de mutlaka vardır düşüncesi mevcuttur.

Philippe Sollers’e göre, her metnin yeniden okunması, vurgulanması, yoğunlaştırılması, yer değiştirmesi ve derinliği vardır ve bu özellikler birçok metnin kesiştiği yerde bulunurlar (Aktulum, 2007: 8).

Kültürel kodlarımızı gelecek nesillere taşıyan, dil ve kültürün yansıması olan metinler vasıtasıyla bir eserin yazıldığı yerin tarihi, kültürü, dünya görüşü, ideoloji ve felsefesini, insanları ile diğer insanları tanıştıran metinlerarasılık; yazımızda Kutadgu Bilig’deki ve Abay’ın Kara Sözler’indeki “akıl” konulu sözler çerçevesinde ele alınacaktır.

 

II. Akıl Kavramı

Öncelikle “akıl” ne demektir konusundan başlamak gerektiği düşüncesindeyiz. Akıl, diğer varlıklardan insanı ayıran bir özelliktir. İnsanoğlu, neyi, ne zaman, nerede, nasıl yapacağı konusuna aklıyla kısacası “düşünme yeteneği” ile karar verir. Akıl kavramı, TDK’nın Büyük Türkçe Sözlük’ünde: “1. Düşünme, anlama ve kavrama gücü, vs. 2. Öğüt, salık verilen yol. 3. Düşünce, kanı. 4. Ruh. 5. Bellek” (tdk.gov.tr e-tarih 25.03.2018) açıklamalarıyla tanımlanmaktadır.

Farâbî aklı “insanın kendisiyle insan olduğu şeydir” veya “insanın sahip olabileceği hayırlı şeylerin en özel olanıdır” (2004: 148) şeklinde tanımlarken insan aklının üç derecesinden bahseder: “kuvve halinde akıl, fiil halinde akıl, kazanılmış akıl” (Uysal, 2004: 147). O, aklı işlevine göre altı gruba ayırır: “1. Avamî akıl, 2. Kelamî (teolojik) akıl, 3. Burhanî (analitik) akıl, 4. Ahlakî (etnik) akıl, 5. Psikolojik ve epistemolojik akıl, 6. Metafizik akıl” (Uysal, 2004: 148). Farâbî aklı, “insanın kendisiyle insan olduğu şeydir” veya “insanın sahip olabileceği hayırlı şeylerin en özel olanı”dır diyerek tanımlar.

Farâbî, “bilmediğimiz şeyleri kavrama, anlama ve öğrenmemize yarayan ve doğruya ulaştıran bilgi kaynağı” (2004: 148) diyerek aklın ahlakî yönü üzerinde de durur. Aklın bu yönü ile insanın hayatı boyunca yaşadığı tecrübeler olgunlaşır, gelişir ve ahlakî yargıları sağlamlaştırır. Eski yargılara yenileri eklenir. Bu “görüş sahibi” olma özelliğini ortaya çıkarır. Bu da insanı güvenilir bir fert haline getirir” (2004: 149–150).

Gazâlî, İhyau Ulûmi’d–Din adlı eserinde “akıl, ruh, kalp, nefs” gibi kelimelerle eş anlamlı veya yakın anlamlı olarak kullandığı aklı “[y] aratılıştaki bir huy/özellik ve kendisiyle eşyanın hakîkati idrak edilen asıl bir nur” olarak tanımlarken “zekâ ve uyanıklık, ahmaklık ve anlayışsızlık yaratılıştadır” (1975: 872) der. Ona göre insana has bir özellik olan aklın iki yönü vardır. “Eşyânın gerçeğini bilmek ve kalpte ilim sıfatına sahip olmak”. Ona göre akıl başlangıçta varsa, ancak o zaman sonradan geliştirilebilir (Deveci, 2007: 8).

Aydınlanmacılar, “akıl, insan hayatı için her şey demektir” derler. Akıl, akılcı düşünce anlamına gelir ve evrenseldir. İnsan aklına eğitimle şekil verilebilir. Aydınlanmacılarda ilerlemenin motoru hem akıl hem de akılla birlikte işleyen bilim ve sanattır (Atak, 2009: 56-57).

Aydınlanmadaki akıl anlayışı, gelişme, iyileş(- tir)me, ilmî ilerleme gibi konular üzerine kuruludur (Atak, 2009: 63).

Bireysel psikoloji okulunun kurucusu olan Adler’e göre birey, akıl yoluyla bütün işleri, davranış ve ifade biçimlerini anlayabilecektir (Kurt, 2012: 153). Konusu dört kavram üzerine (adalet devlet, akıl, kanaat) oturtulan Kutadgu Bilig’de Yusuf Has Hacib aklın Yaradan’ın yaratılana bahşettiği en önemli şey olduğunu ifade eder. Yusuf aklı “Aklın hareketi doğrudur, itibarı da büyüktür. Daima sağdan hareket eder, solu hiç yoktur. Doğru ve dürüst olan, aldatması olmayan, kabul edilebilecek tavır ve davranışlara sahip olan, uzun bir süre geçse bile doğru bildiği yoldan şaşmayan, yaptığı her şeyin esası doğruluk üzerine kurulan, sonuç vermeyen hareketleri ihtiyar, fakat kendisi genç olan, küçüklüğü sevimli, ihtiyarlığı sakin, kendisi yumuşak huylu, alçak gönüllü ve çok yararlı olan şey” olarak tanımlar (1869–1872).

Kutadgu Bilig’de bilginin kaynağı ve bilgiyi elde etme yolu olarak kabul edilen akıl Ögdülmiş ile temsil edilir (Akgün, 1996: 95). Akıllı olmak Tanrı vergisidir. Bilgi ise akıl yoluyla sonradan kazanılır. Bu iki kavram, bu iki güç insan hayatının anlam kazanmasını sağlar. İnsanı yükselten akıl, büyüten ise bilgidir (Akgün, 1996: 95). Akgün’e göre, “Yusuf Has Hacib, bilginin kaynağını akıl kabul eder, bilgi edinirken aklın sınırı vardır. Rasyonalist anlayışla akıl, bilginin depolandığı yerdir (1996: 97). Yusuf Has Hacib, akıl kavramını her zaman merkezde tutarak onu bilgi ve anlayış vasıflarıyla değerlendirir.

Koç, Kutadgu Bilig ve Baburnâme adlı eserlerden yola çıkarak “Türk Devleti’nde aklı” irdelediği makalesinde aklı “siyasi, idari ve askerî” başlıkları altında ele alır (Koç 2012: 61–72).

Kültürel Akıl (Kolektif Akıl veya Ortak Akıl): Macit, kültürel akıl tanımını şu şekilde yapar: “Akıl tecrübelerden başka bir şey değildir. Bu tecrübeler ne kadar çoksa nefs de o kadar akıllıdır. Tecrübe meydana gelmediği sürece bu akıl, ancak bi’l-kuvve akıldır” (Macit, 2013: 6). Kültürel akıl, herkeste var olamaz. O, araştırma ve düşünme yoluyla elde edilir, bunun için de bilgi olmak zorundadır. Macit, kültürel aklın dört temel unsuru olduğunu belirtir. Bunlar: “1. Tarihte iz bırakan düşünürler ve onların eserleri; 2. Türk tarihinde önemli rol oynayan, Türk milletinin mücadelesini veren siyasî şahsiyetler ve liderler; 3. Kültürel aklın sicilleri olan yazıtlar, arşivler ve amelî hayata ilişkin gelenekler; 4. Kültürel miras” (8–10).

Birey, sosyalleşirken toplumsal akıl veya toplumsal düşünceyi fark eder, ortak düşünceye uygun davranır. Toplumsal aklın ortaya çıkardığı şuur, toplum içindeki etki ve ilişki alanlarının kesiştiği alanda geçerlik kazanır. Bu tür bilinçlenme ile toplumsal şuur ve kolektif akıl ortaya çıkar. Birey, bu yolla kendisine ait bağlantıları ve toplumsal ilişkileri algılar ve anlamlandırır. Yani ortak akıl bu vasıtayla insanı yönlendirir. Bu kabul, ortak tasavvur ve şuurun yönlendirmesiyle hayat devam eder gider (Aytaç, 2003). 

“Kutadgu Bilig”de ve Abay’ın “Kara Sözler”inde, insanın gözlem ve tecrübelerine dayanarak ürettiği ve toplumsal aklı benimseyerek üretimine katkıda bulunduğu eserlerde ortak akıl, bilinç ve ortak kültürel yapının asırlar boyunca metinlerarasılık ilişkisiyle nasıl aktarıldığına göz atılacaktır.

Uygulamalı Akıl: “Amelî akıl, insanın tecrübe ettiği şeylerden yararlanmasını sağlayan melekedir” (Macit, 2013: 19). Birey, elde ettiği tecrübelerle, kendisine yol gösterenlerin desteğiyle ve çeşitli yöntemlerle iyi ve kötüyü seçer, davranışlarını ve tercihlerini belirler ve bunlarla bağlantılı olarak hayat tarzını düzenler.

Eserlerde kültürel kodların aktarılmasında (metinlerarasılık yoluyla), genellikle “kültürel akıl” ürünü olan unsurlar göze çarpmaktadır. Bu aktarmada her iki eserde de atasözü gibi, deyim gibi özdeyişler şeklinde kullanılan sözler tekrarlarla, gözlem, nasihat verici ve fayda sağlayıcı yönleriyle geçmişten bugüne ulaşan kültürel bir miras şeklinde ele alınarak kültürel taşıyıcılığı ve sürekliliği sağlamaktadır.

Makalede, Türk siyasetnamesinin büyük eseri Kutadgu Bilig ile Abay Kunanbayev’in “Kara Sözleri”nde “akıl” konusundaki metinlerarası aktarım özelliklerinin ne olduğu ve hangi söyleyişlerde nasıl ortaya çıktığına kısaca göz atılacaktır. Böylece “kültürel ve uygulamalı akıl” açısından bazı değerlendirmeler yapılacak, “ortak duygu ve düşünce dünyası”nı yansıtan söyleyişlerin ne olduğu ele alınacaktır. Sonuçta Türk milletinin kültürel kodlarının nasıl ve hangi yollarla aktarıldığı, bunun belirlediği yol, ortaya koyduğu ortak değerler incelenmeye çalışılacaktır.

 

III. Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig’inde ve Abay’ın Kara Sözler’inde akıl konusundaki metinlerarasılık:

Kutadgu Bilig’de “akıl” konulu beyitlerde işlenen içerik Abay’ın “Kara Sözleri”nde de karşımıza çıkmaktadır. Bu söyleyişlerde görülen metinlerarası alıntılar bu yazının asıl konusunu oluşturmaktadır. Hangi metinlerarası yöntemler kullanılarak bir alıntılama yapılmıştır, mümkün olduğunca bu konular ele alınarak kültürel aktarıma dikkat çekilmeye çalışılacaktır.

Metinlerarası ilişkinin en belirgin biçimi olan “alıntı ve gönderge” ile “gizli alıntı yani aşırma” Abay’ın Kara Sözleri’nde görülmez.

Gönderge metinle anıştırma yapılan bir metin arasında varlığını dışarıdan belirtecek bir dış bildiri dizgesi olmayan, çoğunlukla kişisel birikimle, çabayla elde edilen kullanımlarda daha çok telkin vardır. Yani bu tür metinlerarası ilişki, bir şeyin doğrudan anılarak değil hissettirilerek, bir sözcükle gönderme yapılarak anılmasıdır. Abay’ın Kara Sözleri’nde daha çok bu tarz göndergeler vardır. Bunlar daha çok “töresel”, “tarihsel” veya “sözsel” “anıştırma”lardır. Bu tür anıştırmalarda önceki bir söyleme gönderme söz konusudur. Bir diğer deyişle metnin yeniden yazılması söz konusudur. Buna yarım alıntı adı vermek veya “demek istenen” diye nitelendirmek de mümkündür.

Abay’da bu tür metinlerarası ilişkide “alaycılık” görülmez. Alt metnin anlamında bazen az da olsa değişmeler meydana gelir. Yine de temel anlamdan uzaklaşmalar söz konusu değildir.

“Kutadgu Bilig” ve “Kara Sözler”deki metinlerarası ilişkileri belli başlıklar altında şöyle değerlendirebiliriz:

 

1. İyi bir idarecinin akıllı olması gereklidir.

Yusuf Has Hacib, dünyayı idare edebilmek ve ona hakim olmak için bilgi yanında aklın da önemli olduğunu vurgular. Beyler, ancak akılları ile insanların başına geçmişler, ilaveten beylik hırsı ve hastalığının tedavisini de akılla yapmışlardır. Beylerin akıllı ve bilgili olması onların güçlü olmasını da sağlayan özellikleridir. Akıllı olmak, sadece beyler için değil vezir ve diğer yöneticiler için de geçerlidir.

 

“idi artuķ erdem kerek ög bilig,

ajun tutġuķa ötrü sunsa elig”1 (KB, 281)

“bilig birle begler bođun başladı,

uķuş birle el kün işin işledi”2 (KB, 1952)

“bu beglik igiñe otı ög bilig,

uķuş birle emle ay ķılķı silig”3 (KB, 1970)

“biliglig kerek beg uķuşluġ köni,

yüreklig hem öglüg bedüse üni”4 (KB, 2168)

“uķuşluġ kerek hem biliglig kerek,

tetiglik kerek hem siliglik kerek”5 (KB, 2188)

“ķamuġ erde üđrüm yalavaç kerek,

biliglig kerek sözke bilse yörüg”6 (KB, 2597)

“eşitti anıñ sözlerin kör ilig,

sözi erdi barça uķuş ög bilig”7 (KB, 3853) 

 

Abay da yönetici konumundaki şahısların akıl öğrenmek ve nasihat dinlemek gibi özellikleri olması gerektiğini, başkalarına akıl verecek konumda olmalarının ancak kendilerinin bu özelliklere sahip olmasıyla mümkün olduğunu vurgular.

Osı akıldı kim üyrenedi, nasihattı kim tındaydı? Birev-bolıs, birev- biy. Olardıñ aqıl üyreneyin, nasihat tıñdayın değen oyı bolsa, ol orınğa saylanıp da jürmes edi. Olar özderi de üzdik kişimiz, özderimiz birevge ülgi berip, aqıl aytarlıqpız dep saylandı.8 (Kibar, 2014: 35).

Kutadgu Bilig’e göre akıl, iyiliği sevmekle gelişir. Akıllı olmak aynı zamanda danışılacak kişi olmak anlamına da gelir. Akıl bu açıdan iyidir.

 

“uķuşluġ kerek keđ üdürse kişig,

biliglig kerek keđ bütürse işig”9 (KB, 327)

“ne eđgü-turur bu kişike öge,

ögi bolsa ötrü ataġu öge”10 (KB, 1995)

 

Abay’a göre de olumsuz huy ve işlerden kaçmanın yolu, iyiliğe ulaşmanın yolu ancak akıllı olmakla elde edilebilecektir.

…. ädepsiz, arsız, baylavsız, paydaşız, suramşaq, ösekşi, ötirikşi, aldamşı, keseldi – osınday jaramsız qılıqtardan saqtanıp, sol minezderdi boyına qorlıq bilip, özin ondaylardan zor eseptemek. Bul minez – aqıldılardıñ, arlılardıñ, artıqtardıñ minezi.11 (Kibar, 2014: 57, 59).

Abay’ın yirmibirinci Kara Sözü’nde de belirttiği gibi iyi insan olmanın yolu doğruluk, samimiyet ve akıldan geçer. Bu hasletler sonuçta adalet, şefaat ve bilgiyi ortaya çıkarır.

Belgili jävanmärtlik üş xaslat birlän bolar değen sıddıq, käräm, ğaqıl, bul üşin dän sıddıq, ğadalät bolar, käräm şafağat bolar.12 (Kibar, 2014: 111).

2. Akıl faydalıdır. Faydalı işler de akıllı insanlar tarafından yapılır.

Yusuf Has Hacib, aklın yerinde kullanılmasıyla ondan fayda elde edileceğini belirtir. Akıllı olmak iyiliklerin temelini oluşturduğuna göre zaten faydası da bu açıdan görülecektir.

 

“muñar meñzetü sözledi kör uķuş,

uķuş işke tutsa kör asġı üküş”13 (KB, 1844)

“uķuş bolsa asġı idi ök üküş,

ķamuġ eđgülük ülgi ol bu uķuş”14 (KB, 2454)

 

Abay, akıllı ile akılsız arasındaki farkı, yararlı işleri merak edip onlara ilgi duyarak bunlardan zevk almanın akıllılara has bir özellik olduğu, kendisine layık bir yer bulmadan boş ve değersiz şeylere ilgi gösterip bunlara kapılarak ömrünün mutlu ve kıymetli vakitlerini boşu boşuna geçirmenin de akılsızlara has bir özellik olduğu konusunu vurgulayarak belirtir. Akıllı kişi, yaptıklarıyla insanlara fayda sağlayacak, akılsız kişinin kendine bile faydası olmayacaktır.

Aqıldı kişi men aqılsız kisiniñ, meniñ bilüvimşe, bir belgili parqın kördim. Äveli – pende adam bolıp jaratılğan soñ, düniyede eşbir närseni qızıq körmey jüre almaydı. Sol qızıqtı närsesin izdegen kezi ömiriniñ eñ qızıqtı uvaqıtı bolıp oyında qaladı. Sonda esti adam, orındı iske qızığıp, qumarlanıpizdeydi eken dağı, küninde aytsa qulaq, oylansa köñil süysingendey boladı eken. Oğan bul ötken ömirdiñ ökinişi de joq boladı eken. Eser kisi ornın tappay, ne bolsa sol bir bayansız, bağasız närsege qızığıp, qumar bolıp, ömiriniñ qızıqtı, qımbattı şağın itqorlıqpen ötkizip aladı eken dağı, küninde ökingeni payda bolmaydı eken. Jastıqta bul qızıqtan soñ jäne bir qızıq tavıp alatın kisimsip, jastığı tozbastay, buvını bosamastay körip jürip, birer qızıqtı quvğanda-aq moynı qatıp, buvını qurıp, ekinşi talapqa qayrat qıluvğa jaramay , qaladı eken.15 (Kibar, 2014: 47, 49).

Akıl, fayda ve zararlı olanı insana gösteren, ilmi öğreten bir haslettir. Onsuz bunları başarmak mümkün değildir.

Aqıl aytıptı: “Ne düniyege, ne ahiyretke ne paydalı bolsa, ne zalaldı bolsa, biletuğın – men, seniñ söziñdi uğatuğın – men, mensiz paydanı izdey almaydı eken, zalaldan qaşa almaydı eken, ğılımdı uğıp üyrene almaydı eken, osı ekevi mağan qalay talasadı? Mensiz özderi nege jaraydı?” – depti. 16 (Kibar, 2014: 51).

 

3. Bilinçli olmak akıllı olmakla ilgilidir.

Akıl sayesinde bilgiyi öğrenir ve bilinçleniriz. Akıllı olan kişi söyleyeceğini akıl yoluyla ve bilgiden elde ederek dile getirir.

 

“negü ter eşitgil uķuşluķ bilip,

saña sözledi söz biligdin alıp”17 (KB, 490)

“negü ter eşitgil uķuşluķ yeg er,

bođunda talusı biliglig beg er”18 (KB, 2117)

 

Elçinin akıllı, bilgili ve seçkin olması önemlidir, yöneticilerin de insanların en akıllı ve bilgililerinden seçilmesi gerekir. Bilgili insan akıl yoluyla bilgiye ulaşan bilgililerin en bilgilisi olacaktır.

 

“ķamuġ erde üđrüm yalavaç kerek

biliglig uķuşluġ talu keđ yürek”19 (KB, 2597)

“öküşte talu er uķuşluġnı bil,

bođunda beđüki biligligni ķıl”20 (KB, 2603)

“uķuşluġ kişidin kişilik kelür,

biliglig kişiler kişisi bolur”21 (KB, 2873).

 

Abay akıllı ile akılsız arasındaki farkı ısrarla vurgular. Ona göre akıllı insan meraklıdır, merak ettiğini arar. Bu, onu mutlu eder. Yani akıllı insan yararlı işlerle ilgilenerek bundan zevk alır. Bu onun bilgili ve bilinçli olduğunun da bir göstergesidir. Akılsız ise kendine layık bir yer bulamaz, boş ve değersiz şeylerle ilgilenir, ömrünü boşa geçirir. 

Aqıldı kişi men aqılsız kisiniñ, meniñ bilüvimşe, bir belgili parqın kördim. Äveli – pende adam bolıp jaratılğan soñ, düniyede eşbir närseni qızıq körmey jüre almaydı. Sol qızıqtı närsesin izdegen kezi ömiriniñ eñ qızıqtı uvaqıtı bolıp oyında qaladı. Sonda esti adam, orındı iske qızığıp, qumarlanıp izdeydi eken dağı, küninde aytsa qulaq, oylansa köñil süysingendey boladı eken. Oğan bul ötken ömirdiñökinişi de joq boladı eken. Eser kişi ornın tappay, ne bolsa sol bir bayansız, bağasız närsege qızığıp, qumar bolıp, ömiriniñ qızıqtı, qımbattı şağın itqorlıqpen ötkizip aladı eken dağı, küninde ökingeni payda bolmaydı eken. Jastıqta bul qızıqtan soñ jäne bir qızıq tavıp alatın kisimsip, jastığı tozbastay, buvını bosamastay körip jürip, birer qızıqtı quvğanda- aq moynı qatıp, buvını qurıp, ekinşi talapqa qayrat qıluvğa jaramay qaladı eken. 22 (Kibar, 2014: 47, 49).

 

4. Öğrenmenin yolu akıldan geçer.

Akıl insana öğrenmenin yolunu açar, onu bilgi sahibi yapar. İnsan bu iki özelliği kendinde taşıdığı sürece halk arasında itibar kazanır. Akıl, asalet; bilgi beylik yolunu açar.

 

“uķuşun aġar ol biligin beđür

bu iki bile er aġırlıķ körür”23 (KB, 289)

“kimiñde uķuş bolsa aslı bolur,

ķayuda bilig bolsa beglik bulur”24 (KB, 301)

“uķuş birle aslı atanur kişi,

bilig birle begler iter el işi”25 (KB, 303)

“uķuş bolsa aslı bolur bolsa er,

bilig bolsa beglik ķılur ķılsa er”26 (KB, 300)

 

Soylu ve akıllı insan her yerde başarı kazanıp yükselecek, itibar görecektir.

 

“uķuşluġ kişi urġı eđgü uruġ,

ķopar ķayda bolsa bu ķalmaz ķuruġ”27 (KB, 2189)

 

Akıl olmadan faydalıyı bulmak ve ilim öğrenmek mümkün değildir. Fayda ve bilginin yolu akıldan geçer.

Aqıl aytıptı: “Ne düniyege, ne ahiyretke ne paydalı bolsa, ne zalaldı bolsa, biletuğın – men, seniñ söziñdi uğatuğın – men, mensiz paydanı izdey almaydı eken, zalaldan qaşa almaydı eken, ğılımdı uğıp üyrene almaydı eken, osı ekevi mağan qalay talasadı? Mensiz özderi nege jaraydı?” – depti. 28 (Kibar, 2014: 51).

Akıl, kaçana da kovana da yani her tür sıkıntısı olana da yol gösterir.

 

“Qayrat pen aqıl jol tabar,

Qaşqanğa da, quwğanğa”29 (Kibar, 2014)

 

Bu süreçte akıl, gayret ve yüreğin birlikte tutulması, eşit değerlendirilmesi gereklidir.

“Aqıl, qayrat, jürekti birdey usta”30 (Kibar, 2014).

 

5. Akıl sahibi insan, mübarek ve iyi insandır.

Hürmet ve itibar, akıllı insana gösterilir. Bu da onu mübarek ve iyi insan yapar. Asil insan olmanın ve beylik yapmanın yolu da akıldan geçer.

 

“uķuşķa-turur bu aġırlık itig

uķuşsuz kişi bir avuçça tetig”31 (KB, 297)

 

Akıl ve vefa duygusuna sahip insanlar, insanların en asillerindendir. Onlar her zaman diğerleri için kendilerini feda edebilirler.

 

“uķuşluġ vefālıķ kişi tüzüni,

yuluġlar kişike kamuġ özini”32 (KB, 2875)

 

Akıl, insanları iyi seçmemizi sağlar. Aklın sağladığı bilgi de bir işi başarmanın yolunu açar.

 

“uķuşluġ kerek keđ üđürse kişig,

biliglig kerek keđ bütürse işig”33 (KB, 327)

 

Abay, akıl sahiplerinin faydalı ve zararlıyı ayırt edebilenler olduğunu, ilim öğrenenlerin de akıl yoluyla hareket ettiğini belirtir. Akıl olmadan bunların yapılması mümkün değildir.

Aqıl aytıptı: “Ne düniyege, ne ahiyretke ne paydalı bolsa, ne zalaldı bolsa, biletuğın – men, seniñ söziñdi uğatuğın – men, mensizpaydanı izdey almaydı eken, zalaldan qaşa almaydı eken, ğılımdı uğıp üyrene almaydı eken, osı ekevi mağan qalay talasadı? Mensiz özderi nege jaraydı?” – depti. 34 (Kibar, 2014: 51).

 

6. Akıllı insanlar, adil, utanan, insaflı insanlardır. Akıllı insan hürmete layık adil insandır. Abay’a göre ne yazık ki bu tür insanlar toplumda ya hiç yoktur ya da oldukça azdır. O, zamaneden şikayetlerini bu sözlerle dile getirir.

Esti kişini tavıp qurmetteyin deseñ, ädilet, uyat, nısapqa esti kisi elde joq. Quvlıq, sumdıq, aramdıq, amalğa eldiñ bäri de esti. 35 (Kibar, 2014: 61).

Abay, insanların görüp bildiklerini akıl ve adalete sınatmaları gerektiği fikrindedir.

“Ädilet pen aqılğa, Sınatıp körgen-bilgenin”36 (Kibar, 2014)

 

7. Akıllı insana uymak da akıllılıktır.

Akıllı ve bilgili insan doğruluktan ayrılmaz. O, herkese yoldaş ve danışman olabilir.

 

“ķılıķıñ köni tut ķılınçıñ silig,

uķuş bolsu yolıñ keñeşçiñ bilig”37 (KB, 5209)

 

Akıllının değerini yine akıllı insan bilmekte ve bilgiyi de onlar takdir etmektedir.

 

“uķuş ķadrini hem uķuşluġ bilir,

bilig satsa bilge biliglig alır”38 (KB, 470)

 

Beyin akıllı olması ve aklın kıymetini bilmesi çok önemlidir. Çünkü onların çok fazla düşmanı olacaktır.

 

“keđ öglüg kerek hem biligli uķuş,

biliglig kişiniñ yaġısı üküş”39 (KB, 1954)

 

…Estilerdiñ aytqan sözderin eskerip jürgen kisi özi de esti boladı. Ärbir estilik jeke özi iske jaramaydı. Sol estilerden estip, bilgen jaqsı närselerdi eskerse, jaman degennen saqtansa, sonda iske jaraydı, sonda adam dese boladı. 40 (Kibar, 2014: 55).

 

8. İlim akılla olur. Akıllı insan, bilgilidir. Halkın ileri gelenidir. Akıllıların sözünü dinleyen kişi de akıllı olur. Halkın bilgilisi ve seçkini olur.

 

“uķuşluġ kişidin kişilik kelür,

biliglig kişiler kişisi bolur”41 (KB, 2873)

“uķuşluġ biliglik kişi ol kişi,

kişide talusı bođunda başı”42 (KB, 2457)

 

İnsanların akıllı ve seçkini yönetici tayin edilmelidir.

 

“öküşte talu er uķuşluġnı bil,

Bođunda beđüki biligligni ķıl”43 (KB, 2603)

 

İnsanın yoldaşı ve danışmanı da akıl olmalıdır.

 

“ķılıķıñ köni tut ķılınçıñ silig,

uķuş bolsu yolıñ keñeşçiñ bilig”44 (KB, 5209)

 

Akıl ve ilim emek vermekle kazanılır. Akıl yoluyla faydalı ve zararlı ne varsa ayırt edilebilir, akıl gayretle birleşince de kötülükler durdurulabilir.

Aqıl, ğılım – bular – käsibi. …Kimde-kim sırttan estip bilüv, körip bilüv sekildi närselerdi köbeytip alsa, ol – köp jıyğanı bar adam: sınap, orındısın, orızsızın – bärin de bağanağı jıyğan närselerinen esep qılıp, qarap tabadı. Bulay etip bul hareketke tüsingen adamdı aqıldı deymiz. ….Payda, zalaldı ayıratuğınquvattıñ atı aqıl edi ğoy: Bir aqıl quvatı birlän munı toqtatıp bolmaydı. Häm aqıl, häm qayrat – eki mıqtı quvat qosılıp toqtatadı. Olekevi kimde bar bolsa, bağanağı eki quvattıñ ekevi de az bolsa, yaki biri bar, biri joq bolsa, bağanağı eki quvattar – bir bası qattı asav at, jügensiz tavğa ura ma, tasqa ura ma, suvğa ura ma, jarğa ura ma – quday bilsin, äytevir jolda körgen esti, aqılı durıs adamdar äli de suramay da qaladı. Sende erik joq. Eki etek jayılıp, eki köziñ aspanda, masqara bolıp ketkeniñ ölgeniñşe. 45 (Kibar, 2014: 137, 139, 143).

 

9. Aklın dediğine uymak gerekir.

Akıl bir şeye inanmadan, tamam demeden karşımıza çıkan işe inanmamak ve problemleri akılla yenmek gerekir.

 

“Aqıl senbey senbeñiz,

Bir iske kez kelseñiz.

Aqsaqal ayttı, bay ayttı,

Kim bolsa, meyli, sol ayttı – Aqılmenen jeñseñiz46”. (Kibar, 2014)

 

IV. Değerlendirme ve Sonuç

Metinlerarasılık bir metnin başka bir metne farklı anlamsal ilişkilere göre yerleştirilme biçimidir. Kutadgu Bilig ile Abay’ın Kara Sözleri ve şiirleri arasındaki metinlerarasılık “alıntı” ve “gönderge” biçiminde değildir. Bunlar, alıntı ve gönderme dışı sözler olarak cümlelerde yer alır. Abay’ın şiirleri ve Kara Sözleri’nde “alıntı”, “gönderge” ve “gizli alıntı” türünde bir metinlerarasılık yoluna başvurmamıştır. Onun eserlerinde Kutadgu Bilig’den yapılan alıntılar, genel olarak konu düzeyindedir. Metinlerarasılıkta buna birebir uygun olmasa da “yansılama” adını verebiliriz. Aslında Abay, “akıl” ile ilgili söyleyişlerinde Kutadgu Bilig’le benzerlikleri bulunan bir sunuş gerçekleştirmektedir. Kültürel kodlar, bu tür eserler vasıtasıyla taşınarak günümüze kadar ulaştırılmaktadır.

Abay’da bazen anlatı içinde anlatı (iç anlatı) yoluna da başvurulmaktadır. Bu, eserin konumunu tekrarlarken onun anlamına açıklık da getirir. Burada daha çok metnin anlamını destekleme söz konusudur. Burada benzer konularda hareket edildiği göz önünde bulundurularak metinler arası bir içerik alıntısından bahsedilebilir.

Her metinlerarası biçim bir yorum gerektirir. Bu yorumu yaparken yazıyla belirlenen anlamın stratejisini göz önünde tutmak gerekir (Aktulum, 2007: 199). Aslında Aktulum’un da belirttiği gibi (2007: 201) metinlerdeki göndergelerin, kapalı alıntıların metindeki anlamlarını çözmek, onların yeni kullanıldığı metinde bağlam açısından var olma nedenini anlamak için okurun hafızasına ve ilgisine ihtiyaç vardır. Yeni eserlerde gönderge ve anlam taşımaları yoluyla eski olarak değerlendirilen eserler, yeni eserlerin içinde tekrar hayat bulmakta, yeni anlamlarla donatılarak güncel hale getirilip okura sunulmaktadır. Bu yolla kaleme alınan eserler vasıtasıyla kültürel birikim ve kültürel kodlar da eskiden günümüze taşınmaktadır.

Bu konudaki diğer önemli bir husus da metinlerarası göndergelerin yeni bir metin içinde kazandığı anlam açıkça bildirilmediğinde, üstü kapalı olarak ihsas ettirildiğinde belirtilenleri anlamak, açığa çıkarmak; önceki metinlerle olan anlama veya işleve ait bağlantıyı sağlamak ve tespitlerde bulunmak, ancak okurun iyi bir kültürel birikime sahip olmasıyla mümkündür.

Sonuçta Abay, Kutadgu Bilig’de bahsedilen “akıl” ile ilgili kabullerimizi ve kültürel kodlarımızı asırlar sonra üstü kapalı olarak Kara Sözleri ve şiirlerine taşımış, bugünkü topluma aktarmıştır.

 

Kaynakça

Aktulum Kubilay (2007). Metinlerarası İlişkiler, Öteki Yayınevi, 3. Baskı, İstanbul.

Aktulum Kubilay (2013). Folklor ve Metinlerarasılık, Çizgi Kitabevi, Konya.

Bahtin M.M. (1975). Voprosı literaturı i estetiki. İssledovaniya raznıh let. – M.: Hudajestvennaya literatura.

Popova M.K. (2004). Fenomen pretsedentnosti i preemstvennost’ kul’tur.- Voronej.

Bart R. (1989). Ot proizvedeniya k tekstu / R. Bart // İzbrannıye rabotı: Semiotika. Poetika. – M.: Progress, 1989.

Abay Kunanbayev – Nasihatler (Kara Sözler) (2014). Çev. Zafer Kibar, SFN Yay., Ankara.

Abay Kunanbayev – Şiirler (2014). Çev. Zafer KİBAR; Türk Dünyası Vakfı Yay., İstanbul.

 

 

1 Dünyaya hakim olmak ve onu idare etmek için, pek çok fazilet, akıl ve bilgi lazımdır.

2 Beyler bilgi ile halka baş oldular ve akıl ile memleket ve halkın işini gördüler.

3 Beylik hastalığının ilacı akıl ve bilgidir; ey yumuşak huylu, onu akıl ile tedavi et.

4 Bey, bilgili, akıllı ve adil olmalı; şöhretinin yayılması için de cesur ve tedbirli davranmalıdır.

5 Vezir akıllı ve bilgili olmalıdır; bu iş için zekâ ve yumuşak huylu olmak lazımdır.

6 Elçi insanlar arasında mümtaz, akıllı, bilgili, seçkin ve çok cesur bir kimse olmalıdır.

7 Hükümdar onun sözlerini dinledi; dediklerinin hepsi anlayış, akıl ve bilgi ile dolu idi.

8 Bu aklı kimler öğrenir, nasihati kimler dinler? Biri vali, diğer, muhtar. Onlar akıl öğrenmek, nasihat dinlemek düşüncesinde olsalardı o mevkiye seçilemezlerdi. Onlar kendilerini başarılı, başkalarına örnek olacak ve akıl verecek yetenekte gördükleri için seçildiler (8. Söz).

9 İnsanları iyi seçebilmek için akıllı olmak ve işini iyi başarabilmek için de bilgili olmak lazımdır.

10 İnsan için akıl ne iyi şeydir; akıllı insanlara müşavir nazarı ile bakmalı.

11 …. edepsizlik, utanmaz ve dönek olma, kimseye faydası olmama, arsız, dedikoducu, yalancı, sahtekâr olma ve geçimsiz olma gibi kötü huylardan kaçınmak, bunları kendisine yakışmayan davranışlar olarak görmek ve kendisini bu hallerin dışında tutmak gerekir. Bu kaçınma huyu, akıllı, edepli ve büyük insanların huyudur (21. Söz).

12 İyi insan olmak üç şeyle olur: doğruluk, samimiyet, akıl. Bunlardan doğruluk adaleti, samimiyet şefaati, akıl ise bilgiyi doğurur.

13 Aklın buna benzer bir sözü vardır; akıl yerinde kullanılırsa, faydası çoktur.

14 Akıllı olmak çok faydalıdır; bütün iyiliklerde aklın hissesi vardır.

15 Akıllı insan ile akılsız insanın, bildiğim kadarıyla, önemli farklarını gördüm. Öncelikle insanoğlu yaratıldıktan sonra dünyadaki hiçbir şeyi merak etmeden duramaz. Merak ettiği şeyleri aramakla geçirdiği zamanlar, onun hayatının en mutlu zamanları olarak hafızasında yer eder. Bu sebeple akıllı insan yararlı işlere ilgi duyarak büyük bir hevesle peşine düşermiş ve her gün söylense kulak, düşünse gönül bundan zevk alırmış. Böyle geçen ömrüne pişmanlık da duymazmış. Akılsız kişi kendisine layık yerini bulmadan boş ve değersiz şeylere ilgi gösterir, onlara kapılarak ömrünün mutlu ve kıymetli vakitlerini boşu boşuna geçirirmiş. Bundan dolayı her gün pişmanlık duyması yarar sağlamazmış. Gençlik zamanında sefadan sefaya koşan, gençliği bitmeyecekmiş, hiç yaşlanmayacakmış gibi davranırlar. Sonunda hayat böyle devam ederken bir gün boynu katılaşır, eklemleri kurur, ikinci bir merak edilen şeye bakmaya, araştırmaya gücü gayreti kalmaz (15. Söz).

16 Akıl demiş ki: “Bu dünyaya ve ahirete neyin faydalı, neyin zararlı olduğunu bilen benim. Senin sözünü anlayaca  olan da benim. Ben olmadan faydalı olanı bulamazsınız ve zarardan kaçamazsınız. İlmi de öğrenemezsiniz. Siz ikiniz benimle nasıl boy ölçüşebilirsiniz? Bensiz sizler neye yararsınız? (17. Söz).

17 Dinle, şimdi akıllı ne der; bu sözü sana bilerek ve bilgiden elde ederek söylemiştir. 

18 Akıllı, insanların iyisi, halk arasında seçkin ve bilgili bey ne der, dinle.

19 Elçi insanlar arasında mümtaz, akıllı, bilgili, çok seçkin ve çok cesur bir kimse olmalıdır.

20 İnsanların en seçkini akıllı ve tam bilgili insanını halka amir tayin et.

21 Akıllı insandan akıllı gelir, bilgili kimse insanların insanı olur.

22 Bkz. 17. dipnot.

23 İnsan akıl ile yükselir, bilgi ile büyür; bu ikisi ile insan itibar görür.

24 Kimde akıl varsa o asil insan olur; kimde bilgi varsa, o beylik bulur, insanoğlu kara yer üzerine elini uzattı, her şeye bilgisi ile nüfuz etti.

25 Akıl ile insan asıl insan adını alır; bilgi ile begler memleket işini tanzim eder.

26 Akıl olursa, insan olsa-olsa asıl insan olur; bilgi olursa, insan yapsa yapsa beylik yapar.

27 Soyu iyi olan akıllı insan her yerde yükselir ve hiçbir şeyden mahrum kalmaz.

28 Bkz. 18. dipnot.

29 Gayret ve akıl birlikte olunca kaçana da kovana da yol gösterir.

30 Akıl, gayret ve yüreği eşit tut.

31 Bütün bu hürmet ve itibar akıl içindir; akılsız adam bir avuç balçık gibidir.

32 Akıllı, vefalı kimse insanların asilidir; o başkaları için her vakit kendisini feda edebilir.

33 İnsanları iyi seçebilmek için akıllı olmak ve işini iyi başarabilmek için de bilgili olmak lazımdır.

34 Bkz. 17. dipnot.

35 Akıllı olanı bulup ona saygı göstermek istersen, adalet, haya ve insaf açısından akıllı kişi çevremizde yok. Kurnazlık, kötülük, üç kağıtçılık ve hilekarlık açısından toplumun hepsi akıllıdır (22. Söz).

36 Adalet ile akıla gördüğünü bildiğini sınattırır.

37 Tavrın doğru ve hareketin temiz olsun; yoldaşın akıl ve müşavirin bilgi olsun.

38 Aklın kıymetini yine akıllı bilir; âlimin sattığı bilgiyi de bilgili alır.

39 Bey çok akıllı olmalı ve aklın kıymetini bilmelidir; bilgili insanın düşmanı çok olur.

40 Akıllıların söylediği sözleri dinleyip uygulayan kişinin kendisi de akıllı olur. Her bir akıl tek başına her zaman bir işe yaramaz. O akıllılardan duyup öğrendiği iyi şeyleri dikkate alsa, kötülüklerden sakınsa, o zaman akıl işe yarar, o zaman insan dese olur (19. Söz).

41 Akıllı insandan insanlık gelir; bilgili kimse insanların insanı olur.

42 Akıllı ve bilgili adam – adamdır; o insanların seçkini ve halkın ileri gelenidir.

43 İnsanların en seçkini, akıllı ve tam bilgili insanı halka âmir tayin et.

44 Tavrın doğru ve hareketin temiz olsun; yoldaşın akıl ve müşavirin bilgi olsun.

45 Akıl ilim ise emek vermekle kazanılır. …. Her kimse dışarıdan duyarak, görerek öğrenmeyi arttırırsa, deneyerek yerine uygun mu değil mi hepsini biraz önce bahsettiğimiz öğrenme yolundan hareketle bilebilir. Böyle davranan, bunu akıl eden insanlara akıllı diyoruz. ….. Faydalı ve zararlıyı ayıran güç akıldır. Sadece aklın gücüyle kötülükleri durdurmak yeterli değildir. Hem akıl hem gayret birlikte olursa kötülükleri durdurabilir. Bu ikisi her kimde var ise de az olsa ya da biri var biri yoksa başıboş huysuz at gibi dağa mı koşar, taşa mı çarpar, suya mı düşer, uçurumdan mı düşer, Allah bilir. Bunu yolda gören akıllı ve bilgili dürüst adamlar hala soramaz. Sende güç, irade yok. Sırt üstü yere yatıp iki gözünü gökyüzüne dikip ölene kadar rezil bir hayat yaşarsın (43. Söz).

46 “Akıl inanmadan inanmayınız, /Bir işe rast gelseniz,/ Aksakal dedi, bey dedi, / Kim olsa, tamam, o dedi: Akıl ile yenseniz.

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 158. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 158. Sayı