HaftanınÇok Okunanları
Gülzura Cumakunova 1
HİDAYET ORUÇOV 2
HUDAYBERDİ HALLI 3
Emrah Yılmaz 4
KEMAL BOZOK 5
UFUK TUZMAN 6
Osman Çeviksoy 7
Kazak bilim dünyası, 20. yüzyıl başlarından itibaren toplumu bilinçlendirme ve aydınlanmanın dille bağlantılı olduğunun altını çizmiş, aydınlar bu alandaki faaliyetleri ile toplumu uyandırmaya ve bilinçlendirmeye çalışmıştır.
Bu dönemde aydınlanma hareketi, milletin çıkarları doğrultusunda bir araya gelen, ana dili bilinciyle hareket eden aydınlar tarafından sadece dil, tarih, milli kültür çevresinde değil aynı zamanda sosyal ve siyasi alanlarda ve manevi alanda da gerçekleştirilmeye çalışılmıştır.
Kazak aydınları bu süreçte Kazak halkının millet haline gelebilmesi ve özlenen medeni, kültürel hayatı yaşamaları için halkın bilinçlendirilmesi gerektiğini ve milli dil ve edebiyatın bu konuda önemli bir görevi yerine getireceğini ifade etmişler; dil ve edebiyatla yetinmemiş bilimin her alanında emek verip eserler üretmişlerdir. Bu aydınlardan biri Ahmet Baytursınulı’dır.
Ahmet Baytursınulı gazeteci, eğitimci, dil bilimci, terim bilimci vasfıyla bu alanlarda ortaya koyduğu fikirleri ve eserleriyle Kazak toplumuna yol göstermiştir.
Yazıda, Baytursınulı’nın dil bilim alanındaki çalışmaları ve dil bilimciliği değerlendirmeye çalışılacaktır.
Dil, insanlar arasında iletişimi sağlayan canlı bir varlık, sosyal bir kurum ve bir anlaşmalar sitemidir (Ergin, 1977: 1). Dil, bir insanın hayat serüveninde olduğu kadar bir milletin tarihten günümüze uzanan varlığında da en önemli yeri tutmaktadır. Çünkü dil, milleti oluşturan ve insanlara kimlik kazandıran bir araçtır. Kimlik ile dili birbirinden ayırmak mümkün değildir. Dil, kimliğimizi geliştirirken aynı anda kimliğimizi korur.
Önce aile içinde ardından da toplum çevresinde ana dilimizi öğreniriz. Çocukluktan edinip aynı millet içerisinde kullandığımız kültürel değerlerimizin içinde yer alan ana dili, kültürün taşıyıcısı olmasıyla da önem kazanır. Ana dilini eğitim öğretimle güçlendirirken yine dilden ayrı düşünülemeyen ve bir bütün olan düşünce öğretimini de sağlamış oluruz.
Ana bili bilincini, dili resmi olarak kullanarak yani dilin devlet dili olmasını temin ederek, yazı dilini düzenleyip okullarda öğreterek, okuma bilincini çocuklara ve gençlere vererek sağlayabiliriz.
Ana dili konusunda Ahmet Baytursınulı’nın yaptığı çalışmalara bakacak olursak şunları söylemek mümkündür: Baytursınulı, ana dili ile eğitim ve ana dilinin öğretimi alanlarında yazılarıyla toplumda millet olma sürecinin temelini teşkil eden “ana dil bilinci”ni uyandırmaya çalışmıştır. Kendi dilini unutan toplumların yok olacağını, dil kaygısına düşerek ana dili konusunda bilinçli davranmanın önemini vurguladığı yazılarıyla bugünkü Kazak dilinin bilim alanında işlenmesini sağlayan kişi olarak adını tarihe yazdırmıştır.
Onun ana dili bilinci oluşturma temelli makaleleri ve eserlerinden hareketle çağdaş Kazak dili ve edebiyatının temellerini attığı, dil öğretimi, alfabe, imla, terim bilimi, ders kitapları, halk eğitimi ve kültürü ile ilgili çalışmalar gerçekleştirdiği görülmektedir. Okuma kitabı olarak “Okuv kural”; terim bilimi ve dil bilgisi konularını işlediği “Til kural” ve “Til Tanıtkış”; alfabe öğretimi konusunda ‘Bayanşı’; konuşma, okuma ve yazma eğitimi konusunda ‘Til jumsar’ gibi eserlerini bu tür eserler arasında göstermek mümkündür (Biray 2014: 62-69).
O, ilkokullarda ilk üç yıl ana dili ile ilgili eğitim verilmesi, diğer dillerin daha sonra öğretilmesi görüşündedir. Okullarda ana dili, okuma, yazma, din, milli tarih, coğrafya, matematik, biyoloji gibi temel bilimlerle ilgili derslerin olması ve bunların Kazakçayla öğretilmesi gerektiğini de (Baytursın 1914: 61) vurgulayan yazar, birçok makalesinde bu konuları işlemiştir.
O, ‘Kalam kayratkerleri jayınan’, ‘Jaňa mektepti şığaruv kerek boldı’ gibi makalelerinde okuma sevgisi, okumaya uygun eserler yazılması ile ilgili konuları işler.
‘Bastavış mektep’ yazısında ana dili eğitimi ve yabancı dil eğitiminin ana dili eğitiminden sonra verilmesi gerektiğini; ‘Mektep kerekteri’nde hızlı bir şekilde eğitim programlarının oluşturulmasının elzem olduğunu; ‘Bavlıv mektep’te eğitim yöntemleri ve türlerini; ‘Baytursınulı Axmettiň Arap elip-biyin jaktagan bayandaması’ adlı yazısında alfabe konusunu; ‘Jalkılav ayırıňkı ädis’ ile ‘Jalqılavlı-jalpılav ädisi’ gibi makalelerinde müfredat programları ve eğitim yöntemlerini ele alarak yapılması gerekenler hakkında bir yol haritası da çizer. Milli kimlik kazanmanın öncelikle ana dili eğitimi ile gerçekleşeceği konusunu bütün yazılarında vurgular.
‘Mektep kerekteri’ makalesinde meslek formasyonunu almış, eğitim yöntemlerini iyi bilen öğretmenlere duyulan ihtiyacı dile getirirken, «Şekispey, bekispeydi», ‘Kazak arasında okuv jumıstarın kalay jürgizüv kerek’ gibi makalelerinde de eğitim araçlarının eksikliği ve bir an önce tamamlanması gerektiğini, en büyük eksiğin de Kazak dilinde yazılmış kitaplar olduğunu belirtir. Bu konudaki ilk çalışmaları da yine kendisi yaparak Kazakça ders kitapları hazırlamıştır.
Sözcük öğretimi ve her dilin önemli konularından olan söz varlığı üzerinde de yazıları ve çalışmaları olan Baytursınulı, özellikle yabancı terimlere ana dilinin imkanlarını kullanarak türettiği karşılıklarla da bugüne kadar milli ilim dilinin önemli alanlarından olan terim biliminin kurucusu olarak anılmaktadır. Baytursınulı, bu konuda diğer Türk lehçeleriyle art ve eş zamanlı bağlantılar kurarak karşılaştırmalar da yapmış, Türk dilinin ortak terim alanı oluşturması konusundaki ilk çalışmalara da imza atmıştır.
Baytursınulı, ‘Türk kurultayı’ adlı yazısında ‘usul-i cedit’ eğitim sistemini esas aldığı öğretim sistemi, ses sistemli imla sistemi gibi konuları işlemiştir. Bu konuda Baytursınulı’nın Kazak eğitim sistemi için planladığı ve uygulamaya çalıştığı sistemin Gaspıralı’nın aydınlanma fikri ve eğitim sistemiyle ilgili görüşleriyle aynı olduğu görülmektedir. Ona ve Alaş aydınlarına göre dil demek millet demektir. İkisi birbirinden ayrı düşünülemez.
Bu çalışmalara baktığımızda, Baytursınulı’nın ana dili bilinci ve ana dili eğitimi alanındaki gayretlerini düşündüğümüzde ona Alaş’ın ilmi fikirlerinin teorisyeni demek hiç de hata olmayacaktır.
Onun ana dili eğitimi alanındaki çalışmalarının büyük bir bölümü dil bilimi ve onunla bağlantılı olan eğitimle ilgilidir. Yaptığı çalışmaların etkisi bugün Kazak dil biliminin her alanında devam etmektedir. Onun bu alanlarda yaptığı çalışmaları aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür.
Alfabe ile ilgili çalışmaları: O hem okula başlayacak çocuklara hem de okuma yazması olmayan büyüklere okuma yazma öğretme amacıyla eserler yazmış, Arap harfli Kazak alfabesini ıslah etmiştir (Kendirbai 2002: 1138). Ayrıca bu alfabeyi sistemli hale getirmiş, sadeleştirmiş, yabancı kelime ve terimlere ana dilinden karşılıklar bularak ilmi bir terminoloji oluşturmaya da gayret etmiştir. Kazakçanın fonetiği ve grameri konusunda da makaleler kaleme almıştır.
Kitaplarından kısaca söz etmek istersek şu şekilde sıralayarak açıklayabiliriz:
Okuv Kuralı/Okuma Araçları (1912, Orenburg): Eserde, usûl-ı savtiyye metoduyla düzenlenen Kazakça alfabenin yer aldığı Kazakça okuma kitabıdır. Kazakçayı uygulamalı olarak öğretmeye yönelik ilk yöntem kitabı olarak bilinir.
İçinde imla konusu, sesler ve ses uyumları yer alan ve bir antoloji niteliğinde olan eser, ilk okul öğrencilerine Kazak tarihi, edebiyatı ve Kazak dili, coğrafyası, tarım ve doğa bilimleri alanlarında bilgiler de vermektedir.
Türk dünyasının birliği konusunda önemli bir yer alan 26 Şubat-06 Mart 1926 tarihleri arasında Bakü’de yapılan Birinci Türkoloji Kurultay’ında Ahmet Baytursınulı’nın sunduğu “alfabe, Türk lehçelerinde terimler (Nerimanoğlu, Öner 2008: 260) ve imlada fonetik ilkelerin esas alınması gerektiğini ifade ettiği” üç bildirisi mevcuttur.
Ders kitaplarının ana dilinde kaleme alınması konusundaki çalışmaları da Kazak dil bilimi çalışmaları açısından ilk olma özelliğini taşımaktadır ve önemlidir. Onun yazdığı ders kitaplarını şu şekilde sıralayabiliriz:
‘Til-Kural/Dilin Kuralları’ adlı eser Kazak Türkçesinin ses bilgisi ve gramer kitabıdır. Kazak çocuklarına ana dili eğitimi vermek için hazırlanmış ilk ders kitabı olma özelliği taşımaktadır[1]. Eserin 1. kitabında kelime grupları, sesler ve sınıflandırılmaları, sözcük çeşitleri; 2. kitabında Kazakçanın şekil bilgisi[2]; 3. Kitabında cümle ve cümle çeşitleri, cümle ögeleri, cümle yapıları yer almaktadır[3]. Bu yapısıyla Kazak Türkçesi grameri olarak değerlendirilebilecek eserin çocukların ana dili bilinci edinmesi ve ana dli eğitimi alması konusunda önemli bir alana hizmet ettiği görülmektedir.
Diğer dikkat çeken bir konu, Ibıray Altınsarı tarafından başlatılan Kazak Türkçesinin yazı dili olma sürecinin Ahmet Baytursınulı’nın çalışmalarıyla devam ettirildiğidir.
Yazı ve imla konusundaki çalışmaları: Eğitim öğretimde yöntem, amaca ulaşmada takip edilmesi gerekli en kısa ve doğru yoldur. Eğitim, 19. yüzyıl sonlarına kadar medreselerde geleneksel yöntemlerle sürdürülüyordu. Bu yöntem, “kadimci eğitim sistemi’ adıyla bilinmektedir. Aydınlanma hareketleriyle birlikte, ‘usul-i cedit’ adı verilen yeni sistem eğitim sitemi uygulanmaya başlamış, Gaspıralı İsmail bu sistemin temsilciliğini yaparak “okuma yazmada ‘usul-i savtiye’ ve ‘usul-i meddiye’ yöntemlerinin kullanılması gerektiğini, belli programların yapılması ve her yaşa göre ders kitaplarının hazırlanmasının şart olduğunu” belirtmiştir (Taymas 1996: 163). Bu yöntemle ilgili ilk eser ve eğitimdeki ilk uygulama örnekleri Baytursınulı’na aittir (Oralbayeva 1999: 507). O, bu alanda “Bayanşı/Eğitimde Yöntem, Kazan, 1920”, “Til Jumsar, Kızılorda, 1928” adlı kitapları; ayrıca “Kay Ädis Jaksı/Hangi Yöntem İyi, Jaña Mektep Gazetesi, 1928”, “Jalkılav Ädis/Tümdengelim Yöntemi, Jaña Mektep Gazetesi, 1927”, “Jalkılavlı Jalpılavlı Ädis/Karma Yöntem, Jaña Mektep Gazetesi, 1928”, “Dıbıstardı Jiktev/Sesleri Sınıflandırmak, Kızılorda, 1927” adlı eserleri yazmıştır.
Bunlar dışında da yazarın birçok dergi ve gazetede kaleme aldığı dil öğretimi ve imlayla ilgili makalesi vardır. Bunlardan da kısaca bahsedebiliriz: “Jazuv Tertibi, Aykap Dergisi, 1912” adlı makalede Kazaklar için eğitimin gerekliliği, ana dili öğretiminin önemi ve imla konusu işlenmektedir.
‘Jazuv Meselesi, Kazak Gazetesi-35. Sayı, 1913’ künyeli yazıda da yazı ve imla ile ilgili meseleler tartışılmaktadır. ‘Şahzaman Mırzaga, Aykap Dergisi, 1912’ adlı yazıda yazarın daha önceki ‘Jazuv Tertibi’ makalesini eleştiren Şahzaman Mirza’nın yazısına cevap verilmekte ve imla ve yazı meseleleri konusu irdelenmektedir. ‘Kazakşa Söz Jazuvşularga, Şora Dergisi, 1913’ başlıklı yazı da imlayı konu almaktadır.
Jana Mektep Dergisinin 1926 yılı 7 ve 8. sayılarında yazarın “1926 Bakü Türkoloji Kongresi”nde sunduğu bildiri hakkındaki değerlendirmelerini görmekteyiz.
Terim bilimi konusundaki çalışmaları: Kazak dilbiliminde terim yapma konusu ile ilgili ilk çalışmalar, 19. yüzyılın ikinci yarısı ile 1910’lu yıllar arasında daha çok iş dünyası özellikle de hayvancılık alanında halk türetmesi olarak değerlendirilebilecek terimleri kapsamaktadır. 1910-30 Yılları arasında Kazak Türkçesinin söz varlığından terim türetilmeye başlanmıştır. Bu türetmeler millî çizgileriyle tanınan ‘Alaş’ aydınları tarafından yapılmıştır. Yabancı terimler belli yöntemlerle Kazak Türkçesine aktarılmıştır. 1940-50 Yıllarında terimlerde Rusçanın istilâsı görülür. 1950-70’li yıllar arasında Kazaklar Sovyet halkıyla ortak terminoloji oluşturmaya başlarlar. Bu yıllarda Rusça ortak dil olarak tercih edilmektedir.1970 ile 1990’lı yılların ikinci yarısı arasında sosyal değişikliklerle birlikte terimleşme konusunda da hassas çalışmaların sayısı artmaya başlar. 1990’lı yıllar sonrasında yabancı terimlere Kazak Türkçesi karşılıkları bulunmaya başlanır, Rusça kelimeler Kazakçanın ses özelliklerine uydurularak Kazak Türkçesine aktarılmaya çalışılır, ana dilin imkanları kullanılarak Türkçe terimler türetilmesi de dikkat çeker[4].
Yukarıdaki gelişmeler ışığında ele alındığında Ahmet Baytursınulı’nın terim (pän sözderi/pän atavı) yapma ile ilgili çalışmalarından hareketle onun Kazak terim biliminin temellerini attığını söylemek mümkündür. Onun dil ve edebiyat alanında türettiği terimler bugün de kullanılmaktadır (Iymahanbetova 2010: 182-185). Sadece terim türetmekle yetinmeyen yazar, 12–18 Haziran 1924 arasında Kazak bilim adamlarının da katıldığı, Orenburg’da yapılan 1. Dilbilim Kurultayı’nda terim bilimin kuralları ve türetilenlerin ana dile nasıl yerleştirileceği konusunda düşüncelerini anlatmış; 1926 Bakü 1. Türkoloji Kurultayı’nda diğer Türk topluluklarının ilmî terminolojiyi kendi lehçelerinin imkanlarıyla türetmeleri, ana dilde kullanımını sağlamaları içeriğine sahip bir bildiri sunmuştur (http://old.abai.kz e-erişim 10.09.2014 ).
Onun ortak Türkçe konusundaki girişimleri olarak da değerlendirilebilecek şu görüşü önemlidir: ‘İhtiyaç duyulan sözcük, Kazakçada bulunmadığı takdirde Kazakçaya yakın ve akraba lehçelerden alınmalıdır. Buradaki asıl düşünce, akraba dillerin sözcüklerinin büyük kısmının ses ve şekilce aynı olmasa da aynı kökten geldiği, bu yüzden onların kolay anlaşılır ve işitmede de konuşmada da ana dili sözleri kadar yakın olduğu; Türk boylarının birbirleriyle sürekli ilişki içinde oldukları; buradan hareketle sözcüğün kökü aynı olmasa da bir dilin sözcüklerinin çoğunun diğer dillerin kullanıcılarına tanıdık geldiği gerçeğidir.’
Ahmet Baytursınulı da o dönemdeki diğer Kazak aydınları da milli kimlik açısından dil ve eğitim problemlerine önem verdiler. Çünkü Rusça, eğitim alanında Kazakçanın yerini almıştı. Kazakların eğitim seviyesi oldukça düşüktü. Bu aydınlara göre Kazak dilinin korunması milli kimliğin korunması demekti (Kendirbai 2002: 1137). Bu dönemin aydınları, dil, edebiyat, kültür, tarih ve sanat konularında kendilerini olduğu kadar halkı da yetiştirmeye ve bilinçlendirmeye çalışmışlardır.
Alaş hareketinin özellikle eğitim ve dil bilimi alanında teorisyeni olan Ahmet Baytursınulı’nın dil bilimi alanındaki çalışmalarını değerlendirdiğimizde onun milli bakış açısıyla Kazak dil biliminin temellerini attığını söyleyebiliriz. O, hem Kazak yazısını (alfabe) hem de imlasını düzenlemiştir. Çocuklar ve gençlerin milli çizgide ana diliyle eğitim alması konusunda yaptığı çalışmalarıyla ana dili eğitimi ve milli eğitim alanında ilkleri başarmıştır. Günümüz Kazak dil bilimi, terim bilimi, eğitim sistemi alanlarında ilkleri gerçekleştiren bir teorisyen, çok yönlü bir bilim adamıdır.
Bugün Baytursınulı’nın düzenlediği Arap harfli Kazak alfabesi Doğu Türkistan’daki Kırgız ve Uygur Türkleri tarafından kullanılmaktadır.
Baytursınulı, dili sistematik ve bütünsel bir yapı olarak ele almış, dili milletinin ortak bir mirası olarak değerlendirmiş, yine dili kimlik, kültür, coğrafya, sanat ve kendi halkının manevi faaliyetleri açısından da ilişkiler kurarak incelemiştir. Yaptığı çalışmalarda bu hususları göz ardı etmeyen yazar, çalışmalarıyla sadece Kazak dil bilimine değil aynı zamanda dünyadaki dil bilimi çalışmalarına da katkı sağlamıştır. O, Kazak dilini milli bir dil olarak araştırma alanına sokan ve bu konudaki ilk çalışmaları yapan bir bilim adamıdır.
Baytursınulı, ülkesinin bağımsızlığı, halkına ana dili bilinci ve millî bir ruh kazandırmak için çalışmalar yapan, fikirleriyle de eserleriyle de amacına ulaşmış bir bilim adamıdır. Bugün Kazak Türkçesinin dil bilimi, terim bilimi ve edebiyatı alanlarında hala onun terimleri kullanılmaktadır. Dile getirdiği konular ve bilgiler hala geçerliliğini korumaktadır. O, Türklük bilimi ve dil bilimi alanına adını yazdırmış başarılı bir dil bilimci olarak daha yıllarca da anılmaya devam edecektir.
Kaynaklar
Baytursın Ahmet (1914). Til-Kural (Kazak dilinin sarfı), 1. Yıl için, Orenburg.
Baytursın Ahmet (1915). Til Kural, Orenburg.
Baytursın Ahmet (1925). Til-Kural-1. Kitap, (Ses sistemi, türleri, dil öğretimi), 5. baskı, Kızılorda.
Baytursın Ahmet (1925). Til-Kural-2. Kitap, (Söz sistemi, türleri, dil öğretimi), 5. baskı, Kızılorda.
Baytursın Ahmet (1925). Til-Kural-3. Kitap, (Cümle sistemi, türleri, dil öğretimci), 3. baskı, Kızılorda.
Baytursın Ahmet (1925). Til-Kural-3. Kitap, (Cümle sistemi, türleri, dil öğretimci), 3. baskı, Kızılorda, 73 s.
Biray Nergis, Eynel Sema (2014). “Kazak Türkçesinde Terim Yapma Yolları -Ahmet Baytursınulı Örneği ile-, VII. Uluslararası Dünya Dili Türkçe Sempozyumu – Fırat Üniversitesi – Elazıg (16-18.10.2014), VII. Uluslararası Dünya Dili Türkçe Sempozyumu Bildiri Kitabı-1, 473-499.
Biray Nergis (2014). ‘Ahmet Baytursınulı Hayatı, Kültürel ve Edebi Faaliyetleri ve Eserleri’, Şäkärim – Ğılımiy-tanımdıq jurnal, 2/23: 62-69.
Ergin Muharrem (1977). Türk Dil Bilgisi -Eğitim Enstitüleri- Yüksekokullar ve Temel Bilimler Fakülteleri İçin; Minnetoğlu Yayınları, İstanbul.
İymahanbetova Rayhan (2010). Ğasır sañlağı – Ahmet Baytursınulınıñ şığarmaşılıq ğumırbayanı, Astana.
Kendirbai Gulnar (2002). ‘Alaş’, Türkler/18, Ankara, s. 1131-1155.
Kurmanbayulı Şerüvbay (2002). Qazaq Terminolojiyası Damuvının Kezeñdik Sıypatı (Monografiya), Elorda, Astana, s. 212; Zañ Terminderi – Qazaq Terminologiyası, gruppasaytov stud.kz, s. 12-13, (16. 08.2014).
Nerimanoğlu Kamil Veli, Öner Mustafa (2008). 1926 Bakü Türkoloji Kurultayı Tutanakları, TDK Yayınları, Ankara.
Oralbayeva N. (1999). “Ahmet Baytursınulı Tuñğış Ädistemeşi Ğalım”, Ulttık Ruhtıñ Ulı Tini, Gılım, Almatı.
Taymas Abdullah Battal (1996). Kazan Türkleri, Ankara.
http://old.abai.kz e-erişim 10.09.2014
[1] Baytursın Ahmet (1914). Til-Kural (Kazak dilinin sarfı), 1. Yıl için, Orenburg, 53 s.; Baytursın Ahmet (1925). Til-Kural-1. Kitap, (Ses sistemi, türleri, dil öğretimi), 5. baskı, Kızılorda, 39 s.; Baytursın Ahmet (1925). Til-Kural-2. Kitap, (Söz sistemi, türleri, dil öğretimi), 5. baskı, Kızılorda, 122 s.; Baytursın Ahmet (1925). Til-Kural-3. Kitap, (Cümle sistemi, türleri, dil öğretimci), 3. baskı, Kızılorda, 73 s.
[2] Til Kural, 1915, Orenburg.
[3] Baytursın Ahmet (1925). Til-Kural-3. Kitap, (Cümle sistemi, türleri, dil öğretimci), 3. baskı, Kızılorda, 73 s.
[4] Bu konuda daha geniş bilgi almak için bk. Nergis Biray, Sema Eynel (2014). “Kazak Türkçesinde Terim Yapma Yolları -Ahmet Baytursınulı Örneği ile-, VII. Uluslararası Dünya Dili Türkçe Sempozyumu – Fırat Üniversitesi – Elazıg (16-18.10.2014), VII. Uluslararası Dünya Dili Türkçe Sempozyumu Bildiri Kitabı-1, 473-499.