AHMET BAYTURSINULI HAYATI, FAALİYETLERİ VE ESERLERİ (1872/73? – 1937/38?)


 01 Eylül 2022


Ahmet Baytursınulı, 5 Eylül 1872 (1873?) yılında Kazakistan’ın Kostanay iline bağlı Torgay ilçesi, Tosın kasabası Sarıtübek köyünde gözünü dünyaya açmıştır. Baytursınulı, Orta cüz Kazakları Argun boyuna mensuptur.

Çiftçi bir ailede dünyaya gelen Baytursınulı’nın babası Baytursın, köyünde ve çevre köylerde sevilen ve saygı gören biridir. Oğlunu okutmaya gayret eden baba, Ahmet’i Torgay şehrindeki iki sınıflık Rus-Kazak okuluna göndermiştir. Babasının sürgün edilmesi üzerine Ahmet’i okutmak için annesi ve amcası gayret ederler (Hüseyin, 2002: 223). 

İlk eğitimini köydeki ilim ve irfan sahiplerinden alıp okuma yazma öğrenen Baytursınulı (1882-84), ardından göçer köy okuluna, sonra Rus-Kazak okuluna (1886) ve (1891) Orenburg öğretmen okuluna gider. 1895’te okulu bitirip öğretmenliğe başladığında “Turgayskaya Gazeta”da ilk yazısı “Kırgız Kazak Atasözleri”ni yayımlar (Iymahanbetova 2013). 

Aktöbe, Kostanay, Karkaralı’nın ilçelerindeki köy okullarında ve iki sınıflık okullarda yedi yıl öğretmenlik yapar (1896-1903). 1897 yılında Badrisafa Muhammed kızı ile evlenir.

Bu dönemde Rusça öğrenir. Edebî yazılar yazıp yayıncılık faaliyetlerine de başlayan Baytursınulı, Ombı’ya gider. O, halkına yol göstermek ve onlarda millî şuur uyandırmak amacıyla Krilov’un fabl ve hikâyelerini Kazak Türkçesine çevirir.

Kazak tarihi, etnografyası, folkloru ve dili üzerinde çalışmalar yapan Çuvaş Türkü Alektorov ile tanışmasıyla birlikte Baytursınulı’nın siyaset, eğitim, bilim ve kültür alanındaki düşünce dünyası değişir ve şekillenir (1896). Alektorov’dan Kazakistan dışındaki Kazakların nasıl yaşadıkları, Kazak ülkesi üzerindeki yayılma ve sömürü siyaseti gibi konularda bilgi edinir. Ayrıca Rus âlimi İlminskiy’nin çalışmalarının Kazakları eğitmek amaçlı değil misyonerlikle ilgili olduğunu öğrenir (Türk, 1999: 1). 

Bu gelişmelerin ardından Gaspıralı’nın temelini attığı ve Türkistan’ın hemen her bölgesine yayılan Usul-i Cedid eğitim sistemini izlemeye ve eğitimle ilgili konularda araştırma ve incelemeler yapmaya başlar. Kazak dili ve edebiyatının tarihî gelişimi ve modern Kazak edebiyatını oluşturma yollarını da araştırır. Halk arasından folklor malzemeleri derleyerek bu metinleri inceler, araştırmalar yapar. Kazak halkının sosyal ve kültürel hayatı konularını içeren makale ve şiirler yazar. Rus klasiklerinden tercümeler yapar. Rus edebiyatından hareketle dünya edebiyatını tanıma fırsatı bulur.

Baytursınulı, Karkaralı’da bulunduğu dönemde (1905-1908) Çarlık Rusyasının artan baskılarına karşı “Kazaklar bağımsız bir millettir” diyen aydınlarla birlikte bir dilekçe vererek ilk siyasi çalışmasını yapmıştır (1905). Dilekçede “Kazak halkına sosyal eşitlik verilmesi, Kazakların eğitim meselelerinin halledilmesi ve toprak haklarının korunması” sorunları dile getirilmektedir. Bu dilekçenin ardından dikkatler onun üzerine çevrilir. Öğrenciler arasında ayrım yaptığı iftirasıyla tutuklanır (1909). Hükûmete karşı girişimlerde bulunmakla suçlanarak Karkaralı’da hapse atılır, sonra Semey hapishanesine nakledilir.  Ardından Orenburg’a sürgün edilir (Oralbayeva, 1998: 92). 

Baytursınulı’nın 1909’da yazdığı Masa (Sivrisinek) adlı eser, Kazak aydınlarını olduğu kadar uyku halindeki Kazak halkını da uyandırır.

1912’de, Baytursınulı’nın Kazak alfabesi konusunda ilk örnek olarak kabul edilen “Oquw quralı (Ders Kitabı)” adlı kitabı yayımlanır. Yazar, bu tarihlerde “Şora” dergisinde ve “Qazaq (Kazak)” gazetesinde halka tanıtıp tartışmak istediği, güncel konularda makaleler yayımlar.

1913’te Orenburg’da, Kazak gençleriyle birlikte “Kazakların ilmî, edebî, siyasi ve sanatsal yönden yetişip gelişmesi, halkın eğitilmesi” maksadıyla, organizatörlüğü ve eleştirmenliğini de üstlendiği  “Kazak” adlı haftalık bir gazete çıkarmaya başlar. Dönemin idaresi ve siyasetine karşı çıkan yazılar yazdığı gerekçesiyle birkaç defa tutuklanır.  Gazete, 1917’de hükûmet tarafından kapatılır.

Kazakistan’da en büyük sosyal konulardan biri olan  “açlık” konusunu işlediği makalesi yayımlanır ve fazla ses getirir. 1921-22 arasında Eğitim Bakanlığı’na bağlı akademik merkezin başına getirilir. Dil öğretimi konusunda ders kitabı yayımlanır. Ayrıca “Stepnaya Pravda” Gazetesi’nde “Kazakların aydınlatılması” ve “açlık” konulu makalesi basılır.

Baytursınulı, bu yıllarda bazı komisyonlarda başkanlık (1921-1925) yapmak yanında Orenburg’daki Kazak Eğitim Enstitüsü’nde öğretmenlik (1921-1926) görevini de yürütür.  

Baytursınulı’nın Kazakistan’daki okullar ve eğitimle ilgili yazıları daha çok 1925-28 yılları arasında Kızılorda’da yaşarken, “Ak Jol” Gazetesi’nde yayımlanmıştır. 

O, Bakü’de yapılan “Sovyetler Birliği Türkologları Kurultayı”na davet edilir ve bildiri sunar (1926). “Yeni Mektep Dergisi”, “Türkçüler Kurultayı”, “Jelkek” ve “Enbekşi Kazak” gazetelerinde Kazakistan’daki gelişmeler, yeni oluşumlar ve Latin harfleri gibi konularda yazılar yazar. Sonrasında ıslah ederek hazırladığı Arap harfli Kazak alfabesi ve Ana dilin öğretim yöntemleri gibi makaleleri basılır (1927). 

Baytursınulı, 1925’te Komünist Partisi üyeliğinden ayrılır. Bilim ve öğreticilik faaliyetlerine yönelir. Bu yıllarda Älipbiy (Alfabe, Kızılorda) ile ilgili ders kitabını, Savat aşqış (Okuma Yazma Kitabı), 23 joqtav (23 Ağıt, Moskova), Ädebiyet tanıtqış (Edebiyat Bilimine Giriş, Kızılorda, Taşkent) adlı eserlerini yayımlanır. 

1926-28 Arasında Taşkent Kazak Pedagoji Enstitüsü’nde Kazak Dili ve Edebiyatı dersleri verir. “Kızıl Kazakistan Dergisi”nde eğitim öğretim ile ilgili konularda yazıları yayımlanır. Almatı Kazak Memleket Üniversitesi’nde (1928) Kazak Dili ve Edebiyatı profesörü unvanıyla dersler vermeye başlar (Oralbayeva, 1998: 94). “Enbekşi Kazak” gazetesinde imla ve yazı konularında makaleleri çıkarken gramer, alfabe ve ders kitabı olarak hazırladığı Til Jumsar (Dil Kılavuzu) adlı eseri de basılır. 

Bu çalışmalar, Stalin’in ilk dönemlerinde devam eder. Ancak Stalin göreve gelir gelmez Orta Asya Türk aydınlarını izlemeye başlar ve onları halk düşmanı, devrim düşmanı ve pantürkist olmakla suçlayarak ard arda ortadan kaldırır. Baytursınulı da bu kırgından nasibini alır ve 01.06.1929’da halk düşmanı suçlamasıyla tutuklanarak Arhangelsk’e sürülür. 

1931’de Rus yönetimi tarafından idam cezasına çarptırılır. Cezası on yıl hapis cezasına çevrilir ve Belamorkanal’a sürgün edilir (1931-33). O yılın sonlarında Rusya’nın Krivoşeyin ilçesi Jukov köyünde yaşaması şartıyla serbest bırakılır. Yazar, bir sene kadar burada kalır ve “Sarıarka Samalı” gazetesinde şiirlerini yayımlar.

Rus yazar Maksim Gorki’nin eşi E. P. Peşkova, Sovyet Komünist partisine “sürgündeki aydınların affedilmeleri içerikli bir rica mektubu” yazar ve Baytursınulı, Sibirya sürgününden kurtulur (1934). Ancak Almatı’da hiçbir işe kabul edilmez. Bilimsel çalışmalarına ve öğretmenliğine izin verilmez. Ve kendisiyle birlikte ailesi de açlığa terk edilir. 

Kazak Türkçesi gramerini bu yıllarda hazırlar. 1934 Aralığında merkezî müzede danışman olarak işe girer ve 1936’ya kadar burada çalışır. Arada da tercümanlık yapar.

1936-37’lerin “Kızıl Kırgın”ı onu da bulur; 1935-37 yılları arasında görüştüğü kişiler bahane edilirek 8 Ekim 1937’de tekrar tutuklanır. Bazı kaynaklara göre 8 Aralık 1937’de (Iymahanbetova, 2013) bazılarına göre de 9 Ekim 1938’de Torgay kasabası, Cangeldi köyünde kurşuna dizilerek katledilir. Bu tarihlerde adına da eserlerine de yasak getirilir, kitaplardan adı çıkartılır (Buran, 2010: 427; Türk, 1999:2). 1985’te yönetimdeki rahatlama ve sonrasında Kazak SSR Yüksek Mahkemesi’nin 4 Kasım 1988’deki kararıyla Baytursınulı’nın ve birçok edibin adları, “Halka hizmet etmekten başka hiçbir suçları yoktu” denilerek Kazak halkına iade edilir (Oralbayeva, 1998: 95).

Ahmet Baytursınulı’nın Kültürel, Edebi Faaliyetleri ve Eserleri

Kazaklar arasında 19. yüzyılın ikinci yarısında şair Abay Kunanbayulı’nın öncülüğünde, Çokan Velihanulı (1835-1865) ile Ibıray Altınsarin (1840-1889)’in desteklediği, halk arasında yayılan “aydınlanma” hareketi başlar. Baytursınulı da bu görüşler doğrultusunda eserler verir. İvan Krilov’un fabllarından tercüme ettiği “Kırk Mısal” o yılların yayınlarındandır. O, eserde Kazakları çalışma ve ilme değer vermeye teşvik eder. O, bu çalışmaları sebebiyle Abay’la birlikte Kazak yazılı edebiyatının kurucusu olarak kabul edilir. 19. yüzyıl sonu 20. yüzyıl başında Kazaklar arasında bir aydın sınıfı oluşmaya ve Usul-i Cedid okullarında veya Rus okullarında öğrenim gören Kazak gençleri yetişmeye başlar. 

Türkolog, edebiyat tarihçisi, dilbilimci, derlemeci, yazar, gazeteci, şair ve tercüman olan Baytursınulı, halkı bilinçlendirme amacıyla eğitim öğretimle uğraşır; güçlü, bağımsız ve refah içindeki bir Kazakistan için çabalar (Alibekiroğlu, 2005: 17).

Baytursınulı, Kazak Türkçesi ile ilgili birçok çalışma kaleme almıştır. Türkistan’da 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar tek bir yazı dili vardır. Bölge Rus idaresine girdikten sonra Türk boylarının lehçeleri yazı dili hâline getirilir. Yirmi civarında lehçe ortaya çıkar. Kazak Türkçesiyle ilgili çalışmalar, misyoner İlminskiy başkanlığında Kazak aydınlarından Ibıray Altınsarin (1841-1899)’in de katılımıyla gerçekleştirilir ve Kazaklar için Kiril harfli bir alfabe hazırlanır. Altınsarin, bu alfabe ile “Kazak Krestomatiyası” (Kazak Tarihi) adlı okuma kitabını yayımlayınca Kazak Türkçesi ilk defa yazı dili hâline gelir. Altınsarin, Rusların kültür politikası olmadığını, Kazakları Hristiyanlaştırmak siyaseti olduğunu fark eder; Kazak Türkçesi ile Arap harfli olarak “Şeriatü’l-İslam” adlı ilmihali yazar (Tamir, 1998: 431-432), Kazak bölgesinde okullar açılmasını sağlar. Daha çok da Kazak Türkçesi’nin yazı dili olması ve Kazak Edebiyatının doğuşu ile ilgili çalışmalara imza atılır.

Kazak dili ve edebiyatının temellerini atan, eserler veren, Kazak dil biliminin kurucusu olarak da kabul edilen bilim adamlarından biri Baytursınulı’dır. O, genel olarak “öğretim”le ilgili araştırmalar yapar. Onun dil çalışmalarını “alfabe ile ilgili olanlar”, “okullar için ders kitapları”, “yazı, imlâ ve terminoloji ile ilgili çalışmalar”, “halk eğitimi ve kültürle ilgili çalışmalar” olmak üzere dört gruba ayırmak mümkündür (Türk, 1999: 2). 

Baytursınulı, Arap alfabesini Kazak Türkçesine uyarlama çalışmalarıyla da bilinir. Bu alandaki görüşlerini “Oquw Quralı (1910)”nda yazmıştır. O, ilk defa Kazak konuşma dilinin sesleri ve ses yapısını 1912’deki bu alfabede esas alır. Alfabe, 1924’te Orenburg’da yapılan kurultayda Kazakistan Türkleri için resmî alfabe olarak kabul edilir. 1928’de Latin harflerinin kabul edilmesine kadar geçerliliğini korur (Buran-Alkaya, 2002: 252). 

Baytursınulı, yazdığı eğitim yöntemlerini okul kitaplarında uygulamış ve bu çalışmalarıyla Kazak dil biliminin kurucusu kabul edilmiştir. Bu çalışmalar “Kazak dil tarihi” çalışmalarının temelini oluşturmuştur. 

Baytursınulı, 1926’da edebiyatın teorik meselelerini irdelediği ilk bilimsel çalışması Edebiyet Tanıtqış (Edebiyat Teorisi)’ı Taşkent’te yayımlar.  Eserde dilin varlığı, kullanımı, edebî eserlerde dilin kullanılışı gibi konular ele alınmaktadır. Eser, Kazak estetiğinin temeli kabul edilmektedir. Eserdeki edebiyat terimleri Baytursınulı tarafından üretilmiştir ve bugün de kullanılmaktadır (Baytursınov, 1991: 340-461).

Baytursınulı, halk ürünlerini (destan, joktav, vs.) halk arasından derleyerek Kazak folkloruna katkıda bulunmuştur.

Baytursınulı, 1911’de Orenburg’da, kendi hayatını anlatmak yanında Kazak halkının yaşadığı eziyet, kıtlık, hürriyet ve bağımsızlık hasretini anlattığı aydınlanma ve uyandırma sembolü olarak kullandığı “Masa” (Sivrisinek) adlı ilk şiir kitabını yayımlar. Eserdeki şiirlerinin çoğunda halkı için, milletin bağımsızlığı ve özgürlüğü için çalışıp kendini feda eden kahramanlar anlatılır. Eserde, Puşkin ve Krilov’dan tercüme edilmiş şiirler de vardır.

Baytursınulı’nın çevirileri, Kazak edebiyatı içerisinde ayrı bir yere sahiptir. Adaptasyon ve konuşma dilinin hakim olduğu çevirilerdir. İlk çeviri türündeki eseri (Petersburg, 1909), “Qırıq Mısal” adlı kitabıdır. Tercümeleri içinde en çok Krilov’dan ve Rus edebiyatı deneme yazarları A. P. Sumarakov, V. İ. Maykov, İ. İ. Hemnitser, A. S. Puşkin, Lermantov ve lirik şair S. Y. Nadson’dan şiirler vardır. Bu çevirilerde amacı Kazak halkını ve çocuklarını bilinçlendirmektir. 

Baytursınulı’nın önemli eserleri genel olarak eğitim ve öğretim konusunu işlediği kitap ve makaleleridir. Onun eğitimle uğraşmasının sebebi, halkı bilinçlendirmek ve bu yolla bağımsız, kalkınmış bir Kazakistan’ın kuruluşuna zemin hazırlamaktır. 

O, ilköğretimde okuma, yazma, din, anadili, millî tarih, matematik, çiftçilik eğitimi, el sanatları, coğrafya, fen bilgisi gibi derslerin de okutulmasını ister. Onun bu görüşlerinde Usul-i Cedid eğitim sisteminin etkisi açıkça görülmektedir. 

Baytursınulı, Kazak basın ve yayın hayatının gelişmesinde de büyük rol oynamıştır. Güçlü bir gazete yazarıdır. Onun ilk yazısı 1911’de “Aykap” dergisinde ve “Şora” dergisinde yayımladığı yazılardır. Yazılarıyla topluma yol gösteren Ahmet Baytursınulı, Ufa’daki “Ğaliya Medresesi”nde okumuş bazı Tatar gençleriyle birlikte 2 Şubat 1913’te Orenburg’da milliyetçi kesime ait “Kazak” gazetesini çıkarmaya başlar. Kazak gazetesini “Halkın gözü, kulağı ve dili” olarak tanımlar. Burada 1917’ye kadar yazarlık yapar. 

Kazak Gazetesi, “Alaş” partisinin kurulmasına hizmet eder. Gazete bir müddet sonra “Alaş”ın resmî yayın organına dönüşür. Bolşevikler, 16 Eylül 1918’de “Kazak” gazetesinin (265 sayı) yayın hayatına son verirler.

1917 Temmuz’unda Orenburg’da “I. Genel Kazak Kurultayı” yapılır ve sonrasında Kazakların ilk partisi “Alaş” kurulur. 

Bu dönemde Sovyet hükûmeti bilgili, yerli kadrolara ihtiyaç duydukları için Kazak vekillerin idarî sisteme girmesi mümkün olur. Bolşeviklerle birlikte halka hizmet edip millî hedeflerini gerçekleştirmek için eğitim, süreli yayın, ilmî merkezler kurma yollarını aramaya çalışırlar. Stalin’in “Aydın Kıyımı”na kadar da bu gayretleri ve çalışmalarını sürdürürler.

A. Baytursınulı, Stalin döneminin başlarında (1928) tutuklanır. Eski “Alaş” Partisi üyeleri, yönetici ve memurları da “Sovyet hükûmeti düşmanlığı, devrim düşmanlığı, burjuva milliyetçisi olma, teröristlik” gibi suçlamalarla tutuklanır, hapse atılırlar (1926). 1930 ve 1932 yılındaki mahkemelerden sonra birçoğu sürgün edilir; bir kısmı da sınır dışı edilir. Ülkede kalanlar 1937-1938 yıllarındaki “Büyük Kıyım”ın kurbanı olurlar.

Akan[1], 1928’de tutuklanır, 1930’da on yıl süreyle Sibirya’nın Arhangelsk bölgesine sürgün edilir. Ardından Baytursınulı’nın çalışmaları durdurulur, eserleri toplatılır. 1934’te Gorki’nin eşinin hükûmetten genel af talep ettiği mektubu üzerine serbest bırakılır. Ülkesine döner. Üç yıl sonra (1937) tekrar tutuklandığında “Halk düşmanlığı” ile suçlanır. Yargılanır ve ölüm cezasına çarptırılır.

O, “millî bir edebiyatın oluşumu için çabalamak, Kazak Türkçesi ile ders kitapları yazmak, Kazak Türkçesi gramerinin esaslarını tespit etmek, Arap alfabesinden Latin alfabesine geçmeye karşı çıkmak, köy okullarının sayısını arttırmak, Kazakların kendi topraklarına, sularına sahip olması gerektiğini belirtmek, eski bir “Alaş Orda”cı olmak, Komünist partiye mensup olmamak ve ideolojisini yaymaya çalışmamak, Basmacılarla[2], özellikle de Zeki Velidî Togan ile bağlantı hâlinde olmak”la suçlanır.

Bazı kaynaklara göre 8 Aralık 1937, bazısına göre de 1938 yılında Torgay ilçesi Cangeldi köyünde kurşuna dizilerek katledilir (Alibekiroğlu, 2005: 93).

            Avezov’a göre Akan’ın ana dili, edebiyat, vatanseverlik, sanat, bilim, siyaset yolundaki çalışmalarını insanlar unutsa bile tarih unutmayacaktır (Baytursınov, 1991: 20). 

            Alaş Orda’nın güçlü kişiliği Baytursınulı ve özgürlük yolunda emek veren Kazak düşünür ve yazarları, yenilikçi çalışmalarıyla bugünün Kazakistan’ın temellerini atmışlardır. 

 

Kaynaklar.

Alibekiroğlu, Sertan (2005). Kazak Âlimi Ahmet Baytursunoğlu’nun Hayatı ve Eserleri, (Danışmanı: Doç. Dr. Vahit TÜRK), Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Gaziantep.

Baytursınov, Ahmet (1991). Aq Col, Calın, Almatı.

Biray, Nergis (2005). “Ahmet BAYTURSINULI’na Göre Kazak Türkleri Yazılı Edebiyatının Dönemleri ve Türleri”, Millî Folklor 68 (Kış ), s.67–77.

Buran Ahmet, Alkaya Ercan (2002). Çağdaş Türk Lehçeleri, TİSAV Elazığ Şubesi Yayınları, Elazığ.

Buran, Ahmet (2010). Kurşunlanan Türkoloji, Akçağ Yayınları, 2. baskı, Ankara.

Hüseyin, Prof. Dr. Köbey (2002). “Kazak Dil Bilgini Ahmet Baytursınov”, (Aktaran. Yrd. Doç. Dr. Ali Abbas ÇINAR), Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi, Sayı:14, s. 223- 233.

Iymahanbetova Rayhan (2013). “Ahmet Baytursınulı: Eserleri, Edebi Kişiliği ve Siyasi Faaliyetleri”,  http://turkiya.kz/?p=754&cpage=1  (e-tarih 31.03.2017).

Oralbayeva, Nurcamal (1998). “Ahmet Baytursunulı”. Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Dergisi, Sayı: 21, s. 90-96.

Türk, Vahit (2002). “Kazak Aydınlanma Hareketi İçerisinde Ahmet Baytursınov ve Çalışmaları”, Türkler, Ankara, C. 18, s.665–673.


 

[1] Akan/Akañ/Ahañ/Ahan: Ahmet Baytursınulı. Kazaklar sevip saygı duydukları insanların adını böyle kısaltırlar.

[2] Türkistan’ın bağımsızlığı için 1924’ten itibaren Kızıl Ordu’ya karşı silahlı mücadele vermiş, bir ara Enver Paşa’nın da komutanlık ettiği Türk örgütü.

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 189. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 189. Sayı