HaftanınÇok Okunanları
MERYEM HAKİM 1
FATİH SULTAN YILMAZ 2
HİDAYET ORUÇOV 3
KEMAL BOZOK 4
Gülzura Cumakunova 5
HUDAYBERDİ HALLI 6
Emrah Yılmaz 7
“Hop-hopname”nin çalmadığı kapı, girmediği ev kalmadı, onu okuyanlar da sevdi okutanlar da. Zamanının hiçbir şairi kendini büyük Sabir kadar halka sevdirememiştir.”
Abdulla Şaik
Çalışmada, muhaceret basınında “Yeni Kafkasya”, “Odlu Yurt”, “Azerbaycan”, “Azerbaycan Yurt Bilgisi”, “Mücahit” dergilerinde M.E. Sabir hakkında yayımlanan makalelerin bir bölümüne ilk defa değinilmiştir. Millî edebiyatın inşası ve gelişiminde çok önemli rol oynamış olan Mehmet Emin Resulzade, Mirza Bala Mehmetzade, Ahmet Bey Caferoğlu, Abdulvahap Yurtserver, Mustafa Hakkı Türkekul, Selim Refik ve Mehmet Ali Resulzade’nin M.E. Sabir’in eserleri ile ilgili yazılarında ortaya koyduğu edebî ve teorik fikirler bugün de oldukça güncel ve önemlidir. Büyük hiciv ustasının muhaceret edebî çalışmaları üzerine inceleme yapan araştırmacıların makaleleri, Sabirşinaslığın incelenmesi tarihî, spesifik yönleri, üslup ve yöntemi bilimsel ve teorik açıdan incelenip değerlendirilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Mirza Elekber Sabir, muhaceret basını, muhaceret edebiyat çalışmaları, ideolojik mücadele.
Giriş
Bolşeviklerin 28 Nisan 1920 tarihinde ülkemize yönelik askeri saldırısı ve Cumhuriyetin yıkılmasından bir süre sonra Türkiye’ye yerleşen Azerbaycan Halk Cumhuriyeti liderleri neşrettikleri yayın organlarında totaliter Sovyet rejimi ve komünist diktatörlüğüne karşı muhtelif yönlerde amansız bir ideolojik mücadele başlattılar. Direktiflerle oluşturulan sözde Sovyet edebiyatının, sahte sosyalizm realizmi (toplumsal gerçekçilik) kavramının keskin eleştirisi, ideolojik mücadelenin önde gelen temalarından biriydi. 1923 yılında İstanbul’da yayına başlayan “Yeni Kafkasya” dergisinde, sonraları muhaceret basınının program ve misyonunu aynı azim ve cesaretle devam ettiren “Azeri Türk”, “Odlu Yurt”, “Bildiriş”, “Azerbaycan Yurt Bilgisi”, “Kurtuluş”, “İstiklal”, “Azerbaycan”, “Mücahit” vb. gibi gazete ve dergilerde yayımlanan makaleler yeni dönem millî edebiyat çalışmalarının oluşması ve gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Yıllar geçtikçe Sovyet edebiyat çalışmaları ile doğrudan çelişen millî edebiyat çalışmalarımızın sorunlarına ilişkin kavramsal bir bakış oluşturulmuş, onun ilkeleri ve bilimsel-teorik sonuçları belirlenmiştir. Bu son derece profesyonel ve sistematik çalışmanın sonucunda, Mehmet Emin Resulzade, Mirza Bala Mehmetzade, Ahmed Bey Caferoğlu, Abdulvahap Yurtsever, Mustafa Hakkı Türkekul, Selim Refik, Mehmet Ali Resulzade’nin makale ve kitaplarından oluşan zengin ve çok yönlü bir edebiyat çalışmaları eseri meydana gelmiştir. Kitab-ı Dede Korkut başta olmak üzere birçok destanımızın Katran Tebrizi, Mesheti, Hakani, Nizami Gencevi, Mehemmed Füzuli, İmameddin Nesimi, Kasimi, Şah İsmayıl Hatai, M. F. Ahundzade, Kasım Bey Zakir, Seyid Azim Şirvani, Celil Memmedguluzade, Mehemmed Hadi, Cafer Cabbarlı, Hüseyin Cavid, Ahmed Cevad, Almas İldırım, Emin Abid (Gültekin), Şehriyar ve bunlar gibi önde gelen sanatçıların hayatı ve eserleri üzerine eksiksiz ve kapsamlı araştırmalar bugün de güncelliğini koruyor ve Azerbaycan edebiyat tarihinin yeni, millî anlayışının özünü teşkil eder, yönünü belirler.
Muhaceret basınının ve muhaceret edebiyatının en çok incelediği edebiyatçılardan biri de şiirde yeni bir yol açan ve bir ekol oluşturan Mirza Elekber Sabir’dir. Muhaceret basınında M. E. Sabir ile ilgili materyaller içeriğine ve amacına göre dört gruba ayrılabilir:
- Çeşitli sorunlara, Sovyet edebiyat araştırmacılarının eleştirisine, onların millî değerlere karşı önyargılı ve sahte münasebetine, toplum hayatındaki eksikliklerin edebî eserlere yansımasına, klasik edebî mirasın, ekol ve basının millî şuurun gelişmesindeki rolüne ayrılan yazılarda M. E. Sabir ile ilgili fikirleri yansıtan materyaller;
- M. E. Sabir’in hayatı ve yaratıcılığından ayrıca bahseden yazılar;
- M. E. Sabir’in yaratıcılığından örnekler, fotoğraflar ve karikatürler.
“Azeri Metbuatının Mühteser Tarihçesi” (1, 132-135), Mirza Bala Mehmetzade’nin meşhur “Azerbaycan Misagi Millisi” (2, 252-253, 267-271, 284-287, 300-303, 313-317), “Edebi Hakimiyyet Govğası” (3, 442-448), “Mektebler ve Ders Kitabları” (4, 111-112), Selim Refik’in “Son Dövr Azerbaycan Edebiyyatı” (5, 26-34), Ahmet Caferoğlu’nun “Azeri Edebiyatında İstiklal Mücadelesinin İzleri” (6, 291-305, 339-348, 361-371, 426-433) vb. gibi makalelerde çeşitli konulara değinilir ve o zaman yazarlar görüşlerini gerekçelendirmek için M. E. Sabir’in çalışmasına da atıfta bulunur.
Basın tarihinin gelişimini anlatan “Azerbaycan Matbuatının Mühteser Tarihçesi" başlıklı makalenin “İlk Rusiya İhtilalı ile Başlayan Dövr” bölümünde yazar, 1905 yılında sansürün kaldırılmasından sonra basın hayatının yeniden canlanmasından, “Hayat”, “Füyuzat”, “İrşad”, “Terakki”, “Debistan” gibi süreli yayınlardan bahsettikten sonra şöyle yazıyor:
“Tiflis’te yayınlanan bir mizah mecmuası olan “Molla Nesreddin” özellikle dikkate değer bir kayıttır. Bu Azerbaycan rönesans tarihinde en çok etki bırakmış mecmuadır… Meşhur Azerbaycan şairi Sabir “Hop-hop” şiirleri ile bu mecmuanın en güzel mizahi eleştirilerini yazmıştır.” (1,133).
Mirza Bala Mehmetzade’nin mirasının en parlak örneklerinden biri olan “Azerbaycan Misagi Millisi” makalesinde gazeteci birkaç defa M. E. Sabir’in eserine değinerek ve alıntılar yaparak görüşlerini defalarca dile getiriyor. Millî şuurun uyanmasında edebiyat ve basınının rolünü çok takdir eden M.B. Mehmetzade şairin:
Fəhlə, özünü sən də bir insanmı sanırsan?!
Pulsuz kişi, insanlığı asanmı sanırsan?!
“İşçi kendini sen de bir insan mı sanırsın?!
Pulsuz insan, insanlığı kolay mı sanırsın?”
ve
Aldı dolu eldən səru samanını, neylim?
Yainki çəyirtkə yedi bostanını, neylim?
“Aldı dolu elinden servetini neyleyeyim?
Yahut çekirge yedi bostanını neyleyeyim?”
mısraları ile başlayan şiirlerinden alıntılar yaparak köylü-ağa, işçi-patron ilişkilerini hicveder, işçi ve patronu gaflet uykusundan uyandırmaya çalışır (2, 286). M.B. Mehmetzade’nin Hadi’nin eserinin fikri, amacı ve mahiyetini ortaya çıkarmak için onu dönemin sanatçıları Hüseyin Cavid, Abdulla Şaik ve Mirza Elekber Sabir ile karşılaştırması, somut örneklerle fikir ve görüşlerini desteklemesi ilginç ve dikkat çekicidir. Mirza Elekber Sabir’i “gerçekçi ve mistik” olarak nitelendiren M.B. Mehmetzade, Hadi’yi “son derece idealist ve bazen de ütopik” olarak adlandırıyor: Hadi okula giden bir çocuktan ilham alarak sevinir, onun mutluluğuna umut dolu bir şiir ithaf eder, “Sabir bu türdeki şiirlere karşı çıkar ve bir dilenci çocuk bularak şöyle yazar:
Ey dərbədər gəzib ürəyi qan olan çocuq!
Bir löqmə nan üçün gözü giryan olan çocuq!
Əşkilə abrusu da rizan olan çocuq!
Mətlubi nan, qazandığı hirman olan çocuq!
“Ah derbeder gezip yüreği kan ağlayan çocuk!
Bir lokma ekmek için gözyaşlarına boğulan çocuk!
Gözyaşı ile gururu da dökülen çocuk!
Arzusu ekmek, kazandığı harman olan çocuk!
İnsan kimi bilinsə idi qədrü qiymətin,
Açmış olurdu məktəbi-milli cəmaətin,
Dərk etmək istəmir hələ bu feyzi millətin,
Qalsın nihan vədieyi-fitri-məharətin;
Ey ehtişami-milləti talan olan çocuq!
Ey dərbədar gəzib ürəyi qan olan çocuq! (2, 286)
“İnsan gibi bilinseydi kadir kıymetin,
Açmış olurdu mektebi – millî cemaatin,
Anlamak istemiyor hâlâ bu lütfu milletin,
Kalsın gizli emaneti fıtri-maharetin;
Ey ihtişamı, milleti talan olan çocuk!
Ah derbeder gezip yüreği kan ağlayan çocuk!”
Bolşevik Aliheydar Garayev, “Kommunist” gazetesinde yayınlanan makalesinde okullarda ve ders kitaplarındaki “milliyet” ve “Türkçülük” tehlikesinden bahsetmiştir. “Mektebler ve Ders Kitabları” adlı makalede müellif, M. E. Sabir’in millî mısralar içeren şiirlerinin herhalde A. Garayev’in hoşuna gitmediğini ifade ediyor. (s. 111). Yazıda, Bolşevik yazarın meseleye karşı milliyetçilik karşıtı bir tutum sergilemesini keskin bir dille eleştirir.
Azerbaycan muhaceret edebiyat araştırmalarının önde gelen temsilcilerinden Selim Refik, “Son Dövr Azerbaycan Edebiyyatı” başlıklı makalesinin “Halgçı Edebiyyat” bölümünde M. E. Sabir’in yaratıcılığını profesyonelce analiz eder:
“Sabir’in toplumsal hayatta dokunmadığı bir alan kalmadı. Fikirlerini kendine özgü bir tavırla nazmın kalıpları arasına yerleştirdi. Azerbaycan edebiyatına bir “Hop-hopname” armağan eden sanatkâr Eli Nezmi gibi şairlerin yetişmesine vesile oldu.” (5, 34)
Dünyaca ünlü Türkolog Prof. Ahmet Caferoğlu, “Azeri Edebiyatında İstiklal Mücadelesi” başlıklı yazı serisinin dördüncü bölümünde M.E. Sabir’in eserlerinden de bahsetmiştir (6, 431).
Muhaceret basınında M.E. Sabir’in hayatından ve eserlerinden ayrıca bahseden yazılar, büyük hiciv şairinin çalkantılı yaşamı, faaliyetleri ve silah arkadaşlarını daha yakından tanıma fırsatı sunuyor. Şamahı’da Sabir’in komşusu ve yakın dostu olan Muhammed Şerif Efendizade’nin “Sabire aid bir Hatire” adlı yazısı (7, 199-205) Sabir araştırmalarının zenginleşmesi açısından da ilgi çekicidir. Yazar, Sabir’in iki odalı dairesine elli adım uzaklıkta olan sokağın köşesindeki küçük bir dükkânda sabun yaparak geçimini sağladığını, çevrede mersiye okuyan biri olarak tanındığını, dükkânın karşısında yüksek sesle dua okuduğunu belirttikten sonra şairle ilk tanışmasını anlatır:
“Onunla 1905 yılında tanıştım. Aynı yıl Tiflis ve Bakü’de Türkçe gazeteler çıkmaya ve gazetelerde Türkçe intibahımıza dair yazılar (şiirler) yazılmaya başlamıştı. Sabir, herhâlde onları görünce onlar gibi hareket etme hevesine düşerek, bir gün beni dükkânın önünde durdurup Türkçe dil bilgisi kitabı istemişti. İstanbul’dan davet edilen öğretmenlerin (Şeyhzade Hafız Mehmed ve daha sonra Numanzade Ömer Faik efendiler) katılımıyla daha birkaç yıl içinde Şamahı’da “Usul-u Cedid” üzerine bir okul açılmıştı. Ben de o okulda okuduktan sonra yine aynı okulda öğretmen olmuş ve İstanbul’dan gazete ve kitap getirmeye başlamıştım. Bunu bildiği için Sabir benden o gün “İstanbul kitapları” istiyordu” (7, 199). Sabir tanınmış bir şair, maarifçi ve gazeteci olan Şirvanlı Seyid Azim’in ilkokulunda okuyor, mersiyeler yazıyordu. “İdeal ve yüksek mefkureli yazılara imza atan Mirza Abbasgulu Sehhet’in” vasıtasıyla Sabir 1906 yılında yayımlanmaya başlanan “Molla Nasreddin” manzumesini okur, dergiye yardım etmeye başlar. “Sabir’e mersiye yazmayı ve okumayı bıraktırarak şair yapan, mizahi şiirler yazmaya yetenekli olduğunu keşfettikten sonra ondan vazgeçmeyip ona konular veren, onu sabunculuktan kurtaran Sehhet’tir” (7, 200) yazılan bu hatıra da Abbas Sehhet’in “Molla olmak üzere Horasan’a gönderildiğini”, daha sonra Tahran’a, oradan da Beyrut’a gittiğini, Fransız, Rus dillerini mükemmel derecede öğrendiğini, Beyrut’ta tıp eğitimi aldığını, Rus şairlerinden Gogol, Puşkin, Lermantov’dan tercümeler yaptığını, onun çabalarıyla Şamahı’da “bir ilim ve edebiyat merkezi”nin hayata geçirildiğini, Sabir’e “Hop-hopname” ismini bulduğunu (7,201) da vurgular.
M. Ş. Efendizade okuyucularla Sabir’in Ali Bey Hüseynzade, Ahmet Bey Ağaoğlu ile görüşmelerine, Mehemmed Hadi ile ilişkilerine dair hatıralarını da paylaşır. O, Ali Bey Hüseynzade’nin Sabir’in edebi üslubuna etkisinden bahsederken “Tamamen yeni olan bir tarzdaki -yani söylemek istediği konunun tam aksini söylüyormuş gibi görünme- üslubunu seçmesine bir etkenin de Hüseynzade Ali Bey olduğunu göstermiştir. M. Ş. Efendizade şöyle yazıyor:
“Ali Bey İstanbul’dan Bakü’ye geldikten sonra Şamahı’daki teyzelerini ziyaret etmek için oraya gelmişti. Sabir ile ben de teyzeleri Mirza Mehdi’nin evinde ziyaret ettiğimizde bu üslup Ali Bey’den Sabir’e tesir etti ve Rus şairlerinden birisini buna örnek gösterdi” (7, 204). Yazar, yazının sonuna doğru Ağaoğlu ile görüşmesini hatırlar:
“Ağaoğlu Ahmet Bey’i ziyaretimizde de Ahmet Bey:
– Sabir siz misiniz, deyince:
– Evet, yoksa “Bangi döhül şeniden ez dur hoşet” (yani davulun sesi uzaktan hoş gelir) diye mi düşündünüz, demiş ve Ahmet Bey’i de güldürmüştür” (7, 205).
Eleştirmen, gazeteci Mehemmed Eli Resulzade “Azeri Edebiyyatında Sabir” (8, 334-340, 376-387) adlı makalesini “Sabir’in şiirlerindeki eleştiri ve neşeli ruhu göstermek maksadıyla” yazdığını bildirir. Bize göre yazar kendisine verdiği görevi hacimli ve güçlü yazılarında profesyonelce yerine getirmiştir: “Ölçülemez bir mizah anlayışına sahip”, “En acı ilaçları kendi hastalarına öykünerek veren bir doktor”, “Yalnız Azerbaycan ve Kafkas Türklerinin değil, tüm İslam aleminin ihtiyaçlarını ve eksikliklerin görmüş ve benimsemiş”, “milletin derdiyle yanan”, “benzersiz bir şair ve eleştirmen” olarak adlandırdığı Sabir’in hayatı ve yaratıcılığını kapsamlı bir şekilde araştırmış ve değerlendirmiştir. M. Eli Resulzade, Sabir’in şiirlerinin konu ve fikirleri, onun mirasından belirli örnekler vererek tahlil eder ve edebi-teorik düşüncelerini ortaya koyar.
Muhacir soydaşlarımızın Ankara’da neşrettikleri “Mücahit” (1955-1964 yılları, toplam 59 sayı) aylık toplumsal fikir dergisinde Türkiye’nin tanınmış toplum figürü, saygıdeğer edebiyat araştırmacısı Agah Sırrı Levent’in “Azeri Şairi Elekber Sabir” adlı makalesi yayımlanmıştır (9). Editörler bu yazının “Ulus”[1] gazetesinin 21.05.1962 tarihli sayısından alındığını kaydetmiştir. O, Sabir yaratıcılığının bütün problemlerini -fikir, içerik, dil, üslup, sanatkarlık meselelerini- en ince ayrıntısına kadar analiz edip değerlendirmiş, önemli bilimsel-teorik genellemeler yapmıştır. Agah Sırrı Levent, M. E. Sabir’in Türkiye sevgisini ve bağlılığını de çok takdir etmiştir: “Sabir haksızlığa ve keyfe göre yönetilme şekline de saldırmaktan çekinmemiş. İran’daki olayları izleyerek şahlara çatmış, Türkiye’deki Meşrutiyet Dönemi’nden sonra Türkiye Türkleri ile ilgilenerek “31 Mart Vakası”nı[2] önceden haber vermiş:
Osmanlılar, aldanmayın Allahı sevərsiz,
İranlı kimi yatmayın, Allahı sevərsiz
“Osmanlılar aldanmayın, Allah’ı seversiniz,
İranlı gibi yatayın, Allah’ı severseniz.”
diyerek bizi uyarmak istemiştir” (9, 19)
Yukarıda M. E. Sabir ile ilgili materyallerin içerik ve amacına göre tasnifinde şairin eserlerinden örnekler, fotoğraflar ve karikatürlerin de muhaceret basınında yer aldığını belirtmiştik. Bütün makalelerde şairin şiirlerinden sıklıkla alıntı yapıldığı ve kullanıldığı, bazen de şiirlerin bütünüyle verildiği söylenebilir. Sadece “Azerbaycan” (Ankara) dergisinin farklı sayılarında “Hop-hopname”den 15’ten fazla örneğin yayımlandığını söylemek yeterlidir.
Sonuç ve Bilimsel Yenilik
Muhaceret basınında M.E. Sabir hakkında yayınlanan makalelerin bir kısmından ilk defa bahsettik. Bu kaynaklar, yazarların analiz ve kanaatleri büyük sanatkarın şahsi üslubunu, kendine özgü el yazısını ve en önemlisi ise yaşadığı dönemin, çevrenin problemlerine karşı tavrını ortaya koyması açısından oldukça önemlidir. Öte yandan ise M. E. Sabir hakkında muhaceret basınında yayımlanan makaleler, hem muhaceret basınında onun değindiği konular, fikirlerinin yönü hem de muhacir yazarların yaratıcılığı hakkında belirli fikirler yürütmeye olanak sağlıyor. Ünlü hiciv ustası ile ilgili muhaceret edebiyatı araştırmalarındaki kaynakların bu makalelerle ve bu araştırmayla sınırlı olmadığını, muhaceret edebiyat araştırmalarında M. E. Sabir’in hayatı ve yaratıcılığına dair değerli araştırmaların olduğu ve bu yönde araştırmaların bugün de başarıyla sürdürüldüğünü özellikle vurgulamak gereklidir. Filoloji ilimleri doktoru N. Cabbarlı’nın 25 yıl önce yayımlanmış “Sabir Mühaciret Edebiyyatşünaslığında” adlı makalesinde (“Edebiyyat Gazeti”, 30 Mayıs 1997) konuyu belirli bir ölçüde araştırmıştır. Araştırmanın daha kapsamlı versiyonu onun “Mühaciret ve Klassik Edebi İrs” (10) monografisinde yer almıştır. Filoloji ilimleri doktoru Prof. V. Sultanlı “Azerbaycan Mühaciret Edebiyyatı” (11) adlı kitabında M. E. Resulzade’nin Sabir yaratıcılığına karşı ilgisine değinmiş, filoloji ilimleri doktoru Prof. Teyyar Salamoğlu (Cavadov) 2016 yılında Bakü’de gerçekleştirilen “Azerbaycan Mühaciret Edebiyyatı: Reallıglar, problemler, vezifeler” II. Uluslararası Bilim Konferansı’nda “Azerbaycan Mühaciret Edebiyyatşünaslığı Mirze Elekber Sabir Yaradıcılığına Metodoloji Münasibet Kontekstinde” adlı bildirisinde Abdulvahap Yurtsever’in bu alandaki araştırmalarından bahsetmiştir (12). Tüm bu araştırmalar XX. yüzyılın başlarında Sabir mirasının araştırılmasına katkıda bulunan Abbas Sehhet, Seyid Hüseyn, Feridun Bey Köçerli, Yusuf Vezir Çemenzeminli, Tağı Şahbazi Simurg gibi isimlerin yanı sıra Sovyet döneminde Sabir araştırmacılığının incelenmesinde özellikle bir aşama katetmiş olan E. Şerif, E. Mirehmedov, M. Ceferov, A. Zamanov, M. İbrahimov, K. Talıbzade, E. Cefer, T. Hacıyev, M. Celal, Yaşar Karayev, N. Paşayeva, M. Memmedov, Terlan Novruzov, A. Memmedov (Bayramoğlu), R. Meherremova vb. önde gelen edebiyat araştırmacılarının çalışmaları ile muhaceret edebiyatı araştırmacılığı arasında bir tür köprü oluşturmuş ve bir bütün olarak Sabir araştırmacılığının zenginleşmesine yardım etmiştir.
Kaynaklar
[1] Türkiye’de 10 Ocak 1920 tarihinde çıkmaya başlamış, bir müddet “Halkçı”, “Barış”, 1974 yılından itibaren “Yeni Ulus” adı ile neşredilmiştir – T.A.
[2] II. Abdülhamid yönetimine karşı ilk isyan. T.A.