HaftanınÇok Okunanları
TANER GÜÇLÜTÜRK 1
HİDAYET ORUÇOV 2
KEMAL BOZOK 3
AHMET KARTAL 4
COŞKUN HALiLOĞLU 5
SEYFETTİN ALTAYLI 6
SAFFET YILMAZ 7
Öğr. Gör. Dr. Gökcan ÇELİK*
İslamiyetle birlikte Arap harflerini kullanmaya başlayan Kırgızlar, XX. yüzyılın 30’lu yıllarından itibaren Kiril alfabesine geçiş yapar. 1954 yılında Standart Kırgız Edebiyatı Planı oluşturulur ve Kiril alfabesiyle yazılan Kırgız Türkçesi, Doğu Türkistan Kırgız Türklerinin de resmi yazı sistemi hâline gelir (Uzun, 2008: 642-643).
Zengin bir sözlü geleneğe sahip olan Doğu Türkistan Kırgız Türkleri yazılı edebiyata geçişte şiire öncelik verir. Özellikle de 1949 yılında Çin’de gerçekleşen kültür devrimine kadarki feodal dönemde ağırlıklı olarak şiir türünde eserler göze çarpar. Şiir türünde öne çıkan temsilcileri Babık Moldo, Beçel, Aamat Ismanalı, Mametbek Kuluş ve İbray Mamet’tir. Bu isimlerin yanı sıra Eşmat, Cüzübakan, Ibrayım gibi Manasçılar da Doğu Türkistan topraklarında oluşan Kırgız edebiyatının gelişimine önemli derecede katkı sağlamış sanatçılardır.
1894 yılında Uluu Çat ilçesinin Kızıl Oy köyünde dünyaya gelen Babık dini eğitim alan şairlerdendir. Bu nedenle edebiyatta ‘Babık Moldo’ olarak tanınır. Çocukluk yıllarında Çince de öğrenir.
Gençliğinde Zuurakan adlı bir kıza âşık olan Babık Zuurakan’ın yaşlı ve zengin birisiyle evlendirileceği haberini alınca kızı kaçırır. Kızın kaçırılmasına tepki gösteren köy yönetimi Babık’a iftira atar ve onu Kaşgar’ın yöneticilerine şikâyet eder. Çareyi kaçmakta bulan Babık’ın böylece on yedi yıl sürecek olan sürgün hayatı başlar. İlk olarak Kırgızistan’a kaçan Babık, ailesinin ve sevdiği kadının hasretine daha fazla dayanamayarak 4 yıl sonra geri döner, ancak döndüğünde yakalanır ve Pekin’e sürülür. 8 yıl Pekin’de kalan Babık önce Moğolistan’a oradan da Kazakistan’a yollanır.
On ceti cıl caan kezdim caş çagımda (Gençliğimde On Yedi Yıl Dolandım) adlı şiirinde sürgün hayatını bütünüyle dizelere döken Babık, Türmödö (Hapiste), Kaygıluu coldu baskan bar (Kaygılı Yolları Yürüyen Var) adlı şiirlerinde geçirdiği zorlu yılları, ailesine ve sevdiği kadına duyduğu özlemi dile getirir. Samap keldim elimdi (Halkımı Özleyip Geldim), Kaynenem kaldı kakşalap (Kaynanam Hıçkırıklar İçinde Kaldı) adlı şiirleri de doğup büyüdüğü topraklara olan özlemini yansıtan şiirleridir. Bu şiirlerinde okumanın, öğrenmenin, eğitim almanın önemine de değinir, halkını okumaya ve bilim sahibi olmaya davet eder.
At-Başı caktı bet alıp (At-Başı’na Doğru), Aylasızdan men kaçtım (Çaresizlikten Kaçtım) adlı şiirlerinde kaçmaktan başka çaresi olmadığını anlatan Babık dönemin yöneticilerine de ağır sitemlerde bulunur. Dönemin yöneticilerinin mazlum halka karşı adaletsiz tavırlarını eleştirir. Babık’ın en bilinen şiirlerinden biri de Biykeçke (Hanımefendiye) adlı şiiridir. Bu şiirde Pekin’deki sürgünde hizmetkarlığını yaptığı Ma Dotey’in kızını ve o dönemde yaptıklarını anlatır. 12’li hece ölçüsüyle yazdığı bu şiirle Babık, Doğu Türkistan Kırgız edebiyatında bir ilke imza atar ve 12’li hece ölçüsünü kullanan ilk şair olur.
Pekin’deki sürgün yıllarında kaleme aldığı bir başka önemli eseri de Zuurakan adlı destanıdır. Bu destanda sevdiği kadın Zuurakan’a olan aşkını dile getirir.
Uzun yıllar sonra vatanına dönen Babık halkın adaletsizlikle, eşitsizlikle ve zorbalıkla verdiği yaşam mücadelesine tanık olur. Ömrünün kalan yıllarında bu temalar üzerinde şiirler kaleme alır.
Babık Moldo ile aynı dönemlerde yaşayan ve Doğu Türkistan Kırgız edebiyatında önemli eserlere imza atmış bir diğer isim Beçel’dir. Beçel’in asıl adı Mambetakun’dur, ancak üç yaşına kadar yürüyemediği için kendisine ‘Beçel’ denir ve bu lakapla tanınır (Artıkbayev, 2013: 628). 15 yaşında Sarı Moldo adlı bir molladan dini eğitim aldığı bilinen Beçel’in ozanlığı da o yıllarda ortaya çıkar. İrticalen şiirler söylemeye başlayan Beçel de Babık Moldo gibi şiirlerinde hayatın zorluklarını, bağımsızlığa, eşitliğe olan inancını ve mutlak suretle esaretten kurtulmak gerektiğini anlatır.
Toplumsal meselelerde fikrini açıkça söylemekten çekinmeyen Beçel, 1934 yılında Kumul’da gerçekleşen çiftçiler devrimine katılıp devrim hareketini başlatan Osmonaalı adındaki devrim liderinin yanında ön saflarda yer alır. Kurgakçılık (Kuraklık), Kembagaldık kurusun (Yoksulluğun Gözü Kör Olsun), Boz Aygır, Col alganım kandaydır (Bir Şekilde Oraya Ulaştım), Osmonaalını paaşa şayladık (Osmonaalı’yı Paşa Seçtik) adlı şiirleri o günlerde kaleme aldığı ve devrimci hareketin ruhunu taşıyan şiirleridir. Bu şiirlerinde Uygurlar, Kırgızlar v.b gibi azınlıkların eşitlik için verdiği mücadeleyi ayrıntılarıyla anlatır.
Beçel, İsakbek adlı baladında ise üç ay süren isyanın öncü isimleri İsakbek, Akmatcan, Dalelkanların uçak kazasıyla son bulan trajik hayatlarını konu edinir. Şiirde Doğu Türkistan Kırgız Türklerinin içinde ilk kez bir Kırgız Türkünün (İsakbek’in) general rütbesine kadar çıkabildiğini, onun Doğu Türkistan topraklarında yaşayan Kırgız halkının bağımsızlığı için kendini kurban edişini betimler.
1949’a kadar yazdığı şiirlerinde Beçel, dönemin zorlu şartlarını, iyi ile kötünün savaşını, eşitsizliğin hüküm sürdüğü devrin yöneticilerinin halka karşı olan zorbalığını tasvir etmeye çalışır. Aşk şiirleri de kaleme alan Beçel, bu tür şiirlerini kopuz eşliğinde ezgili bir şekilde dile getirir. Bu performansı halk arasında öyle beğenilir ki kopuzla söylenen aşk şiirlerine ‘Beçel’in ezgisi’ denir ve halk arasında bu şekilde yayılır. Küygön (Yanık) ve Seketbay en çok bilinen aşk şiirleridir.
1957 yılında Kızıl-Su gazetesinde yayımladığı Men cazayım (Ben Yazayım) şiirinden başka yayımlanmış şiiri olmayan Beçel’in şiirlerinin bir kısmı el yazması olarak muhafaza edilmiş bir kısmı ise sözlü olarak ağızdan ağıza yayılmıştır.
Bağımsızlık, hürriyet, eşitlik için yanıp tutuşan bir diğer önemli şair Aamat Ismanalı’dır. 15 yaşında yetim kalan Aamat Ismanalı’nın omuzlarına genç yaşında ailesinin geçim derdi yüklenir. 1943 yılında İsakbek’in emrine girerek Sovyet saflarında yer alan Aamat Ismanalı Doğu Türkistan’ın bağımsızlığı için mücadele eder. 1945’te Taşkorgon’da başlayan isyana katılır. Taşkorgon’da muvaffak olunca yanındakilerle birlikte Oy Too, Cañısar, Kızıl Too’ya doğru ilerler ve Guomintang’a karşı isyan başlatır, ancak bu isyanda hayatını kaybeder. Otuz üç yıllık kısa yaşamından geriye halkının bağımsızlığı için kaleme aldığı şiirler kalır. Bağımsızlığa armağan edilmiş bu şiirleri erkek kardeşi Bektay saklar ve ağabeyinin şiirlerinden bazılarını 1985 yılında Sincan Kırgız Edebiyatı dergisinde yayımlar. Bektayga (Bektay’a), Bildirüü (Bildiri), Gomidan, Elim-cerim (Halkım, Vatanım), Arman (Ukde), Coluguşuu (Buluşma) adlı şiirleri bunlardan bazılarıdır. Aamat Ismanalı’nın şiirlerinin günümüzde Sincan İnsani Bilimler Akademisinin Milletler Edebiyatının Araştırma Bölümünde muhafaza edildiği bilinmektedir.
1893-1961 yılları arasında yaşayan ozan Mamatbek Kuluş da Doğu Türkistan Kırgız edebiyatında kalem oynatmış önemli bir şairdir. Kuluş, Armanda (Ukde İçinde), Cılkıçı (Yılkıcı), Menin ırım (Benim Şiirim), Ata-eneme (Anneme-Babama) adlı şiirleri ve Ata curtum (Ata Yurdum), Armanduu kündör (Kaygılı Günler) adlı manzumeleriyle tanınır. Bu manzumelerinde Sovyet baskısından Çin’e kaçan isyancıların Doğu Türkistan halkına yaptığı zorbalıkları dile getirir.
1918 yılında Calañ-Çiy’de fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen şair İbray Mambet de Doğu Türkistan Kırgız edebiyatının önemli temsilcileri arasında ismi zikredilmesi gereken şairlerdendir. 11 yaşında dini eğitim alan İbray, 15 yaşında eline aldığı kopuzla irticalen şiirler söylemeye başlar. Şiirlerinin önemli bir bölümünde Guomindang yöneticilerinin adaletsiz uygulamalarını anlatır. Siyasetin ikiyüzlülüğünü, dönemin idarecilerinin açgözlülüğünü ve menfaatleri uğruna her türlü hile ve entrikaya başvurduklarını anlatan şair, maddi imkansızlıklar içinde kıvranan halkın yaşantısını tüm çıplaklığıyla ortaya koyar. İbray Mambet bu şiirleri nedeniyle 1944 yılında hapse atılır, sonra da sürgüne yollanır. Sadece yöneticilerin değil cahil halkın bazı tutum ve davranışlarını da eleştiren şair, ağırlıklı olarak ailelerin çocuk yaştaki kızlarını yaşlı ve zenginlerle evlendirmesinin yanlışlığını dile getirir.
1984’te vefat eden şairin şiirlerinden bazıları 1985 yılında Ir bulagı (Şiir Kaynağı) adlı antolojide yayımlanır. 1994’te de “Turmuş Kaynamında” adlı şiir kitabı Sincan Halk Matbaasında basılır. Şairden geriye 200’den fazla şiir, 2 balada, 5 komedi ve 13 ağıt kalır (Artıkbayev, 2013: 630)
Devamı sonraki sayıda…
Kaynakça
Artıkbayev, K. (2013). XX. Yüzyıl Kırgız Edebiyatı Tarihi (Çev. Yrd. Doç. Dr. Mayramgül Dıykanbayeva), Ankara: Bengü Yayınları, I. Baskı
Uzun, G. (2008). Doğu Türkistan Kırgız Türkleri. Electronic Turkish Studies, 3(7).
Kırgızça-Türkçö Sözdük. I. Tom (A-J) / Tüz: Ekrem Arıkoglu, Cıldız Alimova, Rahat Askarova, Bilge Kagan Selçuk. Bişkek, 2017. s. 310.
* Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi, Yabancı Diller Yüksekokulu, Bişkek/Kırgızistan gokcan.celik@manas.edu.kg , ORCİD: https://orcid.org/0000-0003-0404-5591