HaftanınÇok Okunanları
TANER GÜÇLÜTÜRK 1
COŞKUN HALiLOĞLU 2
ERKUT DİNÇ 3
KEMAL BOZOK 4
HİDAYET ORUÇOV 5
Serdar Dağıstan 6
SAFFET YILMAZ 7
Geliyorum, geleceğim, gelirim,
Şemsten ve gökten doğan peygamberim.
Mağjan Cumabay
Geliyoruz, geleceğiz, geliriz,
Gök Türklerin zamanından eskiyiz.
Bilincinden saf ışıklar yayılan,
Ayteke’yiz, Kazıbek’iz, Töle’yiz.
Biz doğudan geliyoruz, geliriz,
Geçmiş günü hor görelim neden biz?
Süngüsünü göğe tutup, dorukta
Parıldayan Abılay’ız, Kene’yiz.
Geliyoruz, güneş gibi Abay’ız,
Özgürlüğü mutluluğa sayarız.
Dosta dostça gönlümüzü bir açsak
Hasma hasım olmaya da hazırız.
Biz ezelden şair ve kahramanız,
Hepsi bizde: cesur erkek, şair kız.
İçip kevserinden Ab-ı Hayat’ın
Şu dünyada hüküm süren bir halkız.
Ölüm döşeğinde, ölmeyen halkız,
Bin dalgayla yıkılmayan kıyıyız.
Düğün, dernek, şölen, ezgi ve destan,
Zevk denince, keyf-i sefa bir halkız.
Sanatta da, şiirde de zenginiz,
Ahdimizde sanki çelik demiriz.
Dağı gökte, kırı engin milletiz,
Deyin, hangi halkın gerisindeyiz?
Yutulmadan, devrilmeden gemimiz,
Rüzgârları yara yara geliriz.
Önümüzde dingin liman, ak şafak,
Halk yelkenin’ gökkubbeye çekeriz.
Geliyoruz, geleceğiz, geliriz!
Şangıtbay Obasında
Göbek kanı akıttığım toprağım!
Yatar şimdi, dım dızlak yerle yeksan.
Çalı yonttum bu yerde, saka[1] döktüm,
İrmekil[ 2] oynardık bu yerde daim,
Dargınlık gütmezdik burada ve de kin.
“Täutūkyr”[2] ve “sek sek”, “Kantalapay”[3],
Hiçbiri yok artık, gökyüzü sakin.
Bu yerde ne olmadı, ne geçmedi ki
Buradaydı hayatın yokuşu ve inişi.
Başladı tam da bu yerde hayatım,
Başladı hayatın bahar mevsimi.
Burada düştü nicesi ateşe, suya,
Artık bitti burada, küslük de dostluk da.
Bitti söz ve teşekkür, yemin ve yas da.
Kavuşmak ve tanışmak, vedalaşmak da.
Geçmezdi keder uğramadan buraya
Vefasızlar da vardı, vefalılar da.
Ateşli sohbet, oyun ve eğlenceler,
Yollarken kızı[5] ağlardı ablalar da.
Şimdi artık yıkık dökük bir yurt var,
Koca yurtta umutlar ve kaygılar.
Bitkinim, susarım çıt çıkarmadan,
Canım beşik! Sana kurban olsunlar.
Harap hâlde ak beşik, yatar şimdi,
Baykuş, harabeden feryat ediyor.
Sadakası çalınmış derviş gibi,
Yaşlarını sıkıp “Kuandık”[6] diyor.
Otoportrem
Bilmezsin ey insan, bir bozkırım ben,
Şu bozkırı gören bir çocuğum ben.
Yine eğlenirim, coşarım bozkırda,
Rastlaşmışım gibi çocukluğumla.
Temmuzda kavrulan bir çölüm işte,
Kurumuş dudağım, yalnızım bir de.
Bir damlacık suya hasret hâlimle
Çorak Karakum'la aynıyım işte.
Benzerim uçsuz bucaksız bir suya,
Şifayım çiftçiye de, çobana da.
Kıyıyı oyar, sahile vururum,
Umutla, düşle, temiz duygularla.
Başı kar, eteği abat bir dağım bak;
Yüceyim ezelden beridir, gör ve bak.
Dost olsan da beyhude, merhametim yok,
Düşman isen, düşmanlığımı görüp bak.
Buyum işte: Gönlü zengin bir Kazak,
Çetin yollar aştım, üstümde azap.
Yürüyorum göğsümü gere gere,
Tatmak için yazgımdakini yine.
Doğum Yerim!
Ey doğum yerim, kan akıttığım yer,
Diz çöküp bozkırını sulattığım yer,
Dünyaya ilk adımı attığım yer,
Savaşıp hayata tutunduğum yer!
Enini boyunu geç gördüm yurdum,
Arşa çıkanım, çiftçi, çoban yurdum.
Yayıldım dünyaya enginliğinle
Hakikatim, kutsalım ve umudum.
Güneşin her sabah Altay’dan doğar,
Atırav’a varır, sularda batar.
Ufku geniş, rızkı bol, merhametli
Ey doğum yerim, diyâr-ı bahtiyarlar!
Kovalarken kır çiçeklerini yel,
Taşır geceye neşesini bir el
Göz döndüren görkeminle mest oldum
Kazakistan, mucizem, doğduğum yer!
Kız Kovalama
Dört örme kamçı şak etti,
Arğımak[7] atı şahlandı,
Gözleri kızın çark etti,
Rüzgârlar ile yarıştı.
Yiğit de çıktı hızlanıp,
Yazma sardı başına,
Bir yumruk gibi sıkılıp,
Değdi eğerin saçına.
Topluca çarpan toynaktan
Yerin tozu yükseldi.
Halk dikilip bir taraftan
Gülüyordu, neşeliydi.
Ey Sırbay! İşte bak şuna:
Dört nal bozkır kovalıyor,
Bak söylenmeyen o sevda
Rüzgârdır, akıp gidiyor.
[1] Saka. Aşık oyununda atış taşı, “eneke”. Koyun ya da keçi kaval kemiğinden yapılan geleneksel Kazak çocuk oyunu taşı.
[2] “İrmekil”. Kazak çocukları arasında oynanan, dönerek koşma ya da kovalamaca tarzı geleneksel bir oyundur.
[3] Täutūkyr. Geleneksel bir Kazak çocuk oyunu. Tepelikte oynanan eski bir oyun ya da “yakalamaca tarzı bir grup oyunu”.
[4] Kantalapay. Kazak halkının oynadığı geleneksel ve eğlenceli bir çocuk oyununun adıdır. Oyunun adı çoğu zaman mecaz anlamda da kullanılır: karmaşa, kargaşa, kalabalık bir paylaşım ortamını ifade eder.
[5] Gelin..
[6] Kuandık. Özel isim.
[7] Argımak. Soylu at, yarış atı.