Şiirler


 01 Aralık 2023


Burası benim için soğuk

Işığın keskin akışında

sönmüş bakış yok oluyor

ve renkli müzisyenler

bizim düğünümüzde

batan güneşin

melodisini çalıyor

hadi dans edelim iki gözümün çiçeği

çünkü güneş, nehrin diğer tarafındaki

kızılın alaçakaranlığında

çoktan batıyor

ve gökyüzü ağlıyor

acaba bu yağmur mu gözyaşların mı?

rüzgar melodisi bu

veya kan duası,

hadi dans edelim iki gözümün çiçeği

 dört yol ağızında

başka birinin sonbahar bayramında
ellerimle dokunuyor olacağım

senin vucüduna

ve karanlık bir gece olacak

ve kanımız

balmumu gibi sertleşecek

sarı, sakız benzeri bir

boş ve anlamsız gün gibi

işte bu tekne

beyaz çiçeklerle kaplanmış

burası bizim evlilik yatağımız

süt beyaz bir sisin içinde

ve dalgalar bizi sallıyor

ve biliyorsun dünya zemininin 

yapraklarla kaplanmış olduğunu

ve özlemle ağlar

sonbaharda gökyüzü.

(Ukrayna dilinden tercüme eden Olga Virnık)

 

SEYAHATE DAVET

(Bodler'den)

Evladım, kız kardeşim,

Gel, ikimizin ayrılmaz olacağımız

Yerlere gidelim.

(Şarl Bodler)

...sevgilim,bir tanem,

bu yağmurlu günde

el ele tutuşarak 

seninle seyahat edelim

dünyanın diğer ucuna;

orada bir halı var

yol boyunca döşeli,

oradaki yakılı köprüler 

Nehrimizin kıyılarının üstünde,

ve cennetin kokusu,

ve göz kamaştırıcı bir parıltı

çeker bizi kendi cezbine...

bak sevgilim:

gecenin beyaz kefeninde

altın renkli güneş batar,

elin elimde

ve açık gökyüzüne

tek başına bir kuş kendini atar...

ve sana şunu söyleyebilirim:

koştuğumuz bu  renkli dünya

bize ait,

hadi, uzun bir yolculuğa hazırlan

sonunda birlikte olacağımız yer orası.,inan...

yanımıza alalım

bir avuç elma yaprağı,

Trablus güneşinden bir parça

ve bir tutam sonbahardakı pelin otu,

ayrıca bu tuzlu yağmur gözyaşlarını

temiz ve ayıdın hayatta,

ve kanın ışıltısını

samsara'nın çarkında...

..aşağıya ineceğiz ilkbaharda,

yağmur yağdığında, değil mi?..

 

 

****

...işte  uyandım ve çığlık attım:

ne kadar herşey çürümeye meyilli,

ve  gittikçe yakından 

her tarafımı gölgeler sarıyor,

ve uçuşan beyaz yapraklar

güneşi kapatıyor...

hatırlıyor musun

bizim tertemiz suyun

derinliklerine daldığımızı,

ve dalgaların yükselişi

sanki Tanrı’nın bizim için seçtiği 

bir müziği  gibiydi…

neden gökyüzü çöle dönüştüğünde

toprak bana yabancı geldi?...

 

***

Ölüm sanıldığından çok daha yakın...

Aslında

hepsi boşuna

hayat ise kül ve rüya...

işte  bak:

pencerelerin siyah girintilerinde yırtıcı kuşlar

gökyüzünü kaplayıp

ok gibi uçar,

ışığın rengi ise 

acı ve kirlidir...

biliyor musun

günlerinin sayılı olduğunu

yolunun ise ölçüldüğünü,

ve yılların bir ağ üzerinde asılı 

diziliverdiğini,

eski bir sandıkta ise

Solotvın kilisesindeki[1] perdenin

artık ikiye bölündüğünü...

 

**** 

Sana varacağım

boş bakışının karanlık boşluğunda ,

ıssız gökyüzündeki yıldızların parıltısında...

yol kenarında duracağım

ve seni yolcu edeceğim

tek başıma

uzun gecenin arzusunda

Tanrı nehrinin kıyısında

boğulmuş gökyüzünün kubbesi altında...

seninle olacağım,

sen ise yetim kaldığında

gökyüzü ağlayacak

ve siyah pencereler dünyayı gizleyecek...

……………………………………………………

Rabbin neredesin!?.

 

 

 

***

Hassas sevgilim,

kalbimin sevinci

sensiz benliğim yalnız ve bomboş

soğuk, kaygılı gökyüzünün altında...

bir bak:

bizim yolumuz

çiçek açmış bahçeden

bu  acımasız, gri kıştakı

parıldayan karlara dek

yanmış  mutluluğun çölünden

geçmekte.

işte ıssızlık ve umutsuzluk rüzgarı,

ve yorulmuş özlem...

 

tatlım benim

biz kaçıyorduk,

fakat bizim ayrılmaz olacağımız yere

kaçamadık..

orada iki siyah güneş 

ve ışık direkleri

yüksek gökyüzünü desteklemekte,

orada sarı çiçekler 

ve donmuş açık alan

ve başkasının aşklarına ışık tutan

kırmızı çelenkler.

 

Işığım benim 

işaretleri görüyorsun,

kimeraları yaratıyorsun,

ruhlarımız ise

dayanılmaz bir şekilde

karşılıklı titriyor…

söyle,

o zaman neden

bu yorgun günde

mutluluk kuşunu 

kanatsız 

göklere bıraktık.

 

Çiçeğim benim,

Ister misin

avuçlarımın içine 

yüzünü saklayıp

nefesimle ellerini ısıtayım,

ister misin

tüm sıcaklığımı 

sana vereyim, 

zira sen benim ruh eşimsin

bu dünyada…

ister misin

birlikte olalım

sonraki hayatta?..

 

Canımın içi

Yüreğimin sızısı,

biz tek bir hayatı paylaşamayız,

aynı nefesle nefes alamayız,

aynı sıcaklığı ikimize bölemeyiz...

yalvarırım

bırak beni…

 

 

****

 

Sen dedin 

Kan donuyor ve gün sönüyor,

ve güneş çok az, çok fazla üzüntü,

ve gece gözlerine dalıyor 

tıpkı boş kalbi alev alıyor,

ve kuşlar endişeyle kanatlarını çırparak havalanıyorlar...

 

ben ise sana diyorum:

işte çimenler başımızın üstünde hışırdıyor

ve elma çiçeği beyaz bir yatak seriyor

tutkunun ve aşkın çarşaflarında,

ve hayat arkamızdan manasız sonsuzluğa uçuyor.

 

sen dedin:

işte çiçek kavurucu çöl güneşinin altında soldu

ve yaz ortasında bir boş bahçede gölgeye dönüştü,

ve dünya bize kayıtsız gözlerle bakıyor...

 

ve ben ise sana diyorum:

bahar semfonisinin bitmez heyecanını hatırlıyor musun?

ve çam çerçevesindeki evi,

ve gecenin çılgınlığındakı çocukların kahkahalarını,

kumda ayak izlerininin kaldığı 

parıldayan tuzlu dalgalarda Poseidon'un[2] nazlı danslarını.

 

Sen dedin

her şey geçecek,

ve kasvetli sonbaharda sarı yapraklar 

usulca ayaklarınızın altına düşecek,

ve yabancı kışın beyaz karları olacak,

ve söndürülmemiş arzuların 

gri külleri dondurulmuş soğuk karanlıkta

belirsizliğe gömülmüş rüzgarla uçacak...

...

ben ise sana diyorum:

Seni bin yıldır tanıyorum

ve seni bin yıldır seviyorum.

 

(Ukrayna dilinden tercüme eden Tudora Arnaut)

 


 

[1]  Ukrayna’nın Jitomer Vilayeti Berdiçevsk İli Starıy Solotvin köyünde yer alan 1885 yılında inşa edilmiş  ahşap bir Kutsal Haç Kilisesi bulunmaktadır, 1885.Kilise, yerel öneme sahip mimari anıtlar arasında yer almaktadır.

[2] Poseidon Antik Yunan mitolojisinde en güçlü ve saygı duyulan tanrılardan biridir. Klasik çağda, Etrüsk ve Roma Neptün'ünün karşılık geldiği dünya sularının tanrı-efendisi olarak kabul edildi (Slavlara göre o Deniz Kralıydı). Mecazi olarak Poseidon bir deniz elementidir.

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 204. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 204. Sayı